Ezgi birkaç aylığına New York'a gitmeye karar vermişti. Çünkü burada çok fazla anısı vardı. Artık depresyon halinden çıkması ve hayatına kaldığı yerden devam etmesi gerekiyordu...
Barış bebeği annesiz bıraktığı için karısına ve çocuğuna daha da bağlanır, onların başlarına bir şey gelmesinden korkuyordur.
O zamana kadar bu olay Fırat'a gelmiş, Fırat olayın cinayet olduğunu düşünmeye başlamıştı. Bu olayı araştırmak onun çokça zamanını alacakken, bugün Nazlı'nın doğum günüydü. Kızına doğum gününde onun yanında olacağına söz vermişti...
Barış bu sırada olayı sadece Sasha'ya anlatmıştı, Büge ve Can'a belli etmemek için çoğu zaman Sasha'nın yanındaydı.
Savaş hiçbir şey bilmediğini polislere anlatıp onları inandırdıktan sonra aynı zamanda Zerya ile ilgilenip Barış'a çözüm bulmaya çalışıyordu. Ezgi yurtdışına gittikten sonra şirkette çevirdiği işlerin yükü onun üstüne kalmıştı. Hepsiyle nasıl başa çıkacağını bilmiyordu ama bunlara kökten bir çözüm bulmalıydı.
Fırat işlerini hızlandırmaya çalışıp birkaç saatliğine eve gelir. Nazlı'nın doğum gününü kutlarlar ve Nazlı'ya en çok istediği bir hediye vermişler ve bir kedi sahiplenmişlerdi.
Sasha ve Barış beraber takılırken Barış'ın telefonu çalar. Arayan Savaş'tı ve iki ihtimal vardı, ya bir çözüm bulmuş ya da tüm çareler tükenmişti.
Barış telefonu merakla açıp konuşur. Savaş, Barış'ı yanına çağırıyordu ama neden olduğunu söylememişti.
...
Savaş: Heh Barış, hoş geldin.
Barış: Hoş buldum da... Bir şey bulabildin mi?
Savaş kafasını hayır anlamında sallar.
Savaş: Yapacak bir şey yok.
Barış masadaki bira şişesini eline alır ve içkiyi bardağa doldurur. Bardağı alır ve camdan dışarıyı izlemeye başlar.
Barış: Ben ömür boyu dört duvar arasında mı yaşayacağım yani?
Savaş: Ömür boyu değil. Sasha'nın da sana söylediği gibi, en fazla 15 yıl.
Barış: Ne fark eder? 15 yıl az buz bir şey mi sanıyorsun?
Savaş: Barış... Hapse girmemen için elimden gelen her şeyi yapacağım, mümkün olsa senin yerine ben girerim zaten.
Barış: Bir dakika...
Savaş: Ne oldu?
Barış: ...
Savaş: Barış, başka ihtimal yok.
Barış: Aslında... Bir ihtimal daha var.
Savaş anlamaz gözlerle Barış'a odaklanır.
2 saat sonra
Savaş ve Barış evden çıkarlar, planlarını uygulamaya başlamışlardı... Kimseye hiçbir şey belli etmeden evden çıkarlar, Barış, Savaş'ın evine doğru, Savaş'ta Barış'ın evine doğru yol alır.
2 saat önce
Barış: Hatırlıyor musun, birkaç yıl önce... Sırf doğum günümüz diye dünyanın öbür ucundan yanına gelmiştim, neyse boş ver onu, o gün seninle ilk defa bir hayal kurmuştuk. Hatta ben söylemiştim bunu sana, ilk önce hoşuna gitmese de sonradan sevmiştin...
4 yıl önce
Barış: Senle değişsek hayatları, sen Barış ol, ben Savaş. Çok iyi olmaz mıydı?
Savaş: Bence saçma, hadi öyle bir şey yaptık diyelim, senin çocuğun var. Beni babası zannetse ve bana baba dese hiç mi için sızlamazdı?
Barış: İlk defa hayal kuralım dedik.
Savaş: Aslında... Bir taraftan iyi de olabilirmiş. Yani bunu böyle eğlencesine değil de, fedakarlık için yapsak... Bayağı güzel olurdu.
...
Savaş o ânı hatırladığında Barış'ın ne demek istediğini anlar, şaşırsa da kendisinin dediği gibi, başka bir ihtimal yoktu.
5-10 dakika içinde Savaş Barış, Barış'ta Savaş'ın kılığına girmişti. İkisi de birbirini görünce şaşırmıştı, sanki aynaya bakıyorlar gibilerdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli İkizler
General FictionSavaş: Barış, başka ihtimal yok. Barış: Aslında... Bir ihtimal daha var.