Bölüm 36 - Büyük Kayıp.

66 7 21
                                    

dizifanx_2008

Okuma sayısı çokça azaldığı, yorum yapılmadığı ve uzatmak için yazacak konu kalmaması gibi sebeplerden dolayı bu kitabım yakında final olacak. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Cenaze biter ve topluluk dağılır. Savaş, Barış, Zerya ve Büge kalır. Savaş yeterince soğukkanlıydı fakat Barış mezarın yanından ayrılmıyordu. Zerya Savaş'ın omzunda ağlarken, Büge karnını tutarak Barış'ın yanına çöker.

Büge: Barış, hadi gidelim...

Barış: Ben hiçbir yere gitmiyorum... (Ağlayarak)

Savaş: (Barış'ın yanına gelir) Barış, hadi.

Barış: Siz gidin!

Zerya: Büge, çok yoruldun burada. İstersen bize gel.

Büge: Sağol Zerya, ama Barış'ı yalnız bırakmak istemiyorum.

Zerya: Sen bilirsin.

Savaş: Biz gidelim o zaman, çocuklar merak etti.

Büge: Tamam, görüşürüz...

Ertesi gün

Barış yataktan çıkmak bilmiyordu. Ne yiyor, ne içiyor, sadece ağlıyordu.

Büge: Can, bak, sana en sevdiğin tatlıyı yaptım!

Can: ...

Büge: Neden konuşmuyorsun anneciğim? Hadi, bir şey söyle.

Can: ...

Büge yatak odasına çıkar. Barış Büge'nin geldiğini görünce yattığı yerden arkasını döner.

Büge: Can'ı yine konuşturamadım.

Barış: Travma oldu çünkü...

Flashback

Can: Baba!

Barış: (Ayağa kalkar) Can? Ne oldu babacığım?

Can: Baba, hemen buraya gel!

Flashback sonu

Barış: Bana söylediği iki söz... O kadar acıttı ki canımı. Onun o korkusunu iliklerime kadar hissettim.

Barış'ın ağlamaktan sesi kısılmıştı. Bu yüzden zar zor konuşuyordu.

Barış: Ben annemi kaybettim Büge. Benim canım gitti...

Büge: Anlıyorum canım. Bende kaybettim annemi...

Barış: Aklımda tek bir soru var. Neden oldu?

Büge: Baban kalp krizi demişti-

Barış: O benim babam falan değil. Ayrıca ettiği tek kelimeye inanmıyorum. (Ağlayarak)

Büge: Bu sorunun cevabı... Galiba Can'da.

Barış: (Büge'ye döner) Ne?

Büge: Görmüş belli ki. Korkusundan konuşamıyor.

Barış: (Daha şiddetli ağlar) Götürmeyecektim onu oraya, annem buraya gelecekti!

Büge: Deme öyle... Bunun olacağını bilemezdin.

Barış: Anlamam lazımdı... Ben o eve her gittiğimde bir olay oluyor!

Büge: Yıpratma kendini bu kadar. Hasta olacaksın üzüntüden.

Barış: Ne yapayım Büge? Sen hiç böyle olmadın mı?

Büge: Olmadım, olamadım çünkü. Küçücüktüm daha, babam diğer odada öldürmüştü annemi.

Barış: Nasıl bu kadar sakin anlatabiliyorsun? (Tekrar ağlamaya başlar)

Büge: Yakında sende alışacaksın, sende benim gibi anlatacaksın

Barış: Hiç geçmeyecekmiş Büge! (Ağlayarak) Ben onun yokluğuna nasıl alışacağım?

Büge: (Sarılır) Geçecek aşkım, alışacaksın...

...

Zerya: (Savaş'ın yanına oturur) Aşkım?

Savaş: Hı?

Zerya: İyi misin?

Savaş: Neden sordun?

Zerya: Yemiyorsun, içmiyorsun, uyku uyumuyorsun.

Savaş: Annem öldüğü için olabilir mi?

Zerya: Ne bileyim, cenazede de ağlamadın, gözünden tek yaş gelmedi.

Savaş: Üzüntüden ağlayamamak ne demek, biliyor musun?

Zerya: Bilmiyorum, çünkü öyle bir şey yok.

Savaş: ...

Zerya: Savaş, çok içine atıyorsun. Dünden beri doğru düzgün tek laf etmedin, çocukların yüzüne bile bakmadın. Konuş benimle.

Kumsal: (Gelir) Anne!

Zerya: Efendim anneciğim?

Kumsal: Ben acıktım.

Zerya: Tamam, Sevda ablana söyle, o yedirsin sana.

Kumsal: Tamam!

...

Ezgi: Ne oluyor be?! Sabahın köründe baskına mı geldiniz?

Ezgi kapıyı açar açmaz Yağız onun boğazında yapışır.

Ezgi: N-ne yapıyorsun?!

Yağız: Sen Savaş'tan hamile mi kaldın lan?

Ezgi: Ne?!

Yağız: Sizin onunla çocuğunuz mu var? Konuş!

Ezgi: Yok... Bizim çocuğumuz falan yok, bırak beni...

Yağız: Bu ne lan o zaman? (Ultrason fotoğrafını gösterir)

Ezgi: (Yağız'ın kollarını bir hışımla çeker) Onu, kendini ölü gibi göstermeden önce düşünecektin. Benim hayatımda başka biri olamaz mı?

Yağız: Sus.

Ezgi: Susmuyorum!

Yağız: Susacaksın! (Silah çıkarır ve Ezgi'ye doğrultur)

Ezgi: Vay be! (Güler) O kadar çabuk mu unuttun beni?

Yağız: Ne diyorsun?

Ezgi: O sokaklarda bana kaç kere silah doğrulttular haberin var mı senin?

Yağız: Yeter!

Ezgi: Yetmez. Yetmeyecek!

Ezgi de silahını çıkardığında artık iki aşık değil iki düşmanlardı. Yaşadıkları onca olayı hiçe sayıp kim kimi vuracak diye bekliyorlardı.

Ezgi: Ne bekliyorsun?

Savaş Ezgi'nin evine geldiğinde kapının açık olduğunu görür. Kapıyı biraz daha aralar ve birbirlerini vurmak üzere olan Ezgi ve Yağız'ı görür.

Savaş: Ezgi!

Ezgi: S-savaş?

Yağız silahı Ezgi'den çekip Savaş'a doğrultur.

Ezgi: Savaş, git buradan!

Savaş: Sakin ol, bir yere gittiğim yok.

Yağız: Sen kimi sakinleştiriyorsun lan? Konuşmayacaksın onunla.

Ezgi: Kes! Beni korumak sana mı kaldı? Beni yakmaya çalışmadan önceydi o!

Yağız: Yine geleceğim. Bekle beni!

Ezgi: Defol git! (Öksürmeye başlar)

Savaş: İyi misin, ne yaptı o herif sana?!

Ezgi: İyiyim...

Savaş Ezgi'nin kızarmış boynunu farkeder.

Savaş: Boğmaya mı çalıştı seni?!

Ezgi: Geçti...

Gizemli İkizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin