Birkaç saat sonra
Savaş: (Kapıyı tıklar) Ezgi?
Ezgi: ...
Savaş: Ben eve gidiyorum. Barışlarda gelecek, hadi sende gel.
Ezgi: Sen anahtarı al, kitle odayı. Burada kalırım ben...
Savaş: Olur mu öyle şey? Bekliyorum kapının önünde.
Ezgi: İyi tamam.
...
Zerya: Hoş geldin hayatım.
Savaş: Hoş buldum!
Oğuz: Baba! (Savaş'a sarılır)
Ezgi: Selam...
Zerya: Hoş geldin Ezgi, iyi misin?
Ezgi: İyiyim, teşekkür ederim.
Büge: Hadi gelin, yemek hazır!
Savaş: Neden her şeyi Büge'ye hazırlattınız, yazık değil mi kıza?
Barış: Durduramadık ki.
...
Savaş: Barış, bi' gelsene.
Barış: Yine ne oluyor arkadaş? (Gelir)
Savaş: Sende farkettin mi?
Barış: Neyi?
Savaş: Ezgi'yi işte. Bir garip sabahtan beri.
Barış: Sen onu evde yalnız bırakmıştın. Belki-
Savaş: Ezgi bana yalan söylemez! Söylemez işte...
Barış: Bak, sen de emin değilsin. Gidip sormaktan başka çaren yok.
Savaş: Off... Neyse ne.
Savaş Ezgi'nin yanına giderken duraksar ve kapıdan onları izler. Ezgi, Kumsal ve Oğuz'a yemek yediriyordu.
Ezgi: Hadi Kumsal, sıra sende. Aç bakalım ağzını... Aferin!
Barış: Ne oldu?
Savaş: Baksana. Ne güzel anne olurmuş Ezgi'den...
Zerya: Ne zaman yapacaksınız partiyi?
Büge: Barış hemen yarın yapalım diyor ama ben hafta sonu olsun istiyorum.
Zerya ve Büge, Savaş'la Barış'ı görür ve yanlarına giderler.
Zerya: Savaş, ne oluyor aşkım?
Savaş: Hiç... Ezgi'yi izliyoruz işte. Anneliği ne kadar hakediyor aslında.
Büge: Yaşadıklarını haketmedi...
...
Ezgi: İyiyim ben diyorum. Artık gelmene gerek yok.
Savaş: Bal gibi var. Kaç kere söyleteceksin bana daha iyileşmedin diye?
Ezgi karnını tutar.
Savaş: Ne oldu?!
Ezgi: Sancı bastırdı birden...
Savaş: ...İyi misin?
Ezgi: İyiyim, geçti.
Savaş: Ezgi, bir şey soracağım sana, ama doğru cevap ver.
Ezgi: Tamam, sor.
Savaş: Bana yalan söylemedin değil mi?
Ezgi: Ne konuda?
Savaş: Ne konuda olacak?
Ezgi: İçmedim.
Savaş: ...E-
Ezgi: Eminim.
Savaş: Gözlerin öyle demiyor.
Ezgi: Ne?
Savaş: Görmüyorum sanki halini. Ben seni gözünden tanırım. Akşamdan beri bir şey var sende. Sarhoş gibisin, içmedim diyorsun?
Ezgi: Daha fazla saklayamıyor insan içtiğini...
Savaş: Neden yalan söyledin?...
Ezgi: İyi bir gözlemcisin. Çok ağrı çekiyordum, sadece bir kadeh...
Savaş: Ne kadar olduğu önemli değil. Sadece beni çok üzdüğünü bil. Eve gidiyorum ben. (Ayağa kalkar)
Ezgi: (Savaş'ı durdurur) Dur, gitme! Çok özür dilerim Savaş, böyle gitme...
Savaş: Ben senin için haftalarca boşuna nöbet tutmuşum. Yinede sağol.
Ezgi: Öyle konuşma. Deme öyle!
Savaş: Ben sana bir daha nasıl güveneyim? On yıldan fazla oldu biz tanışalı, ilk defa yalan söyledin bana.
Ezgi: Çok özür dilerim... (Ağlayarak)
Savaş: (Gülümser) İlk defa sebepsiz yere özür diliyorsun benden. (Gider)
Ezgi: Savaş! Savaş gitme... (Ağlayarak)
Ertesi gün
Barış: Ses soluk çıkmadı mı Ezgi'den?
Savaş: Hayır. Keşke gitmeseydim onu öyle bırakıp... Ya başına bir şey geldiyse?
Barış: Korur o kendini, merak etme.
Savaş: Ya ben gittikten sonra içtiyse, ya Yağız'a gittiyse-
Barış: Aklına kötü kötü şeyler getirme. Kapalı mı telefonu?
Savaş: Hayır, meşgule atıyor.
Barış: Bir daha ara. Bıkar açar belki.
Savaş: (Arar) ...Kapatmış.
Barış: Nerede abiciğim bu kız? Gidelim bakalım eve tekrar, olmaz öyle.
Savaş: Yoksa?
Barış: Fukara'ya gideriz. Boş durmaktan iyidir.
Savaş: İyi tamam.
Barış: Bakma öyle. Düş önüme hadi.
...
Savaş ve Barış, Ezgi'nin evine gelmiş kapıyı çalıyorlardı.
Savaş: Ezgi! Evde misin?!
Güvenlik: (Gelir) Savaş Bey?
Savaş: Ezgi evde mi acaba?
Güvenlik: Bu konuda bir şey söylememem için tembih etti.
Savaş: Bakın, hayati bir mesele olabilir. Ezgi nerede?
Güvenlik: Eee... Evde ama ne zamandır hiç çıkmıyor.
Savaş: (Güler) Teşekkür ederim.
Barış: Ezgi! Evde olduğunu biliyoruz!
Bir anda evin önüne polisler gelir.
Savaş: Barış?
Barış: Memur Bey, bir sorun mu var?
Polis: Ezgi Yılmaz'ı tanıyor musunuz?
Savaş: Evet, yakın bir arkadaşımız.
Polis: Kendisi evde mi acaba?
Savaş: Evet ama kapıyı açmıyor.
Barış: Pardon, niçin gelmiştiniz?
Polis: Hakkında adam öldürme suçu var, tutuklamamız gerekiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli İkizler
General FictionSavaş: Barış, başka ihtimal yok. Barış: Aslında... Bir ihtimal daha var.