Bölüm şarkıları;
Yaşlı Amca/ Ve Ben
Son Feci Bisiklet/ Bu Kız
Nükleer Başlıklı Kız/ Pişman Değilim
Adamlar/ Koca Yaşlı Şişko DünyaMerhabaaa👋👋 Güzel bir bölümle daha karşınızdayım. Yorumlarda buluşalım lütfeeen, hepsini okuyorum. 🖤
İyi okumalar.
🌹🌹🌹🌹
"Biz şimdi sevgili miyiz gerçekten?"
Otuz iki diş gülümseyerek Adal'a sorduğum soru onu bir miktar şaşırtmışa benziyordu. Bakışlarını birkaç kez yol ve benim aramda gezdirdikten sonra "Saçmalama Pare. Yalan söyledim." dedi düz çıkan sesiyle. "Hem Allah aşkına sevgili olsak bundan haberin olmaz mıydı sence?"
Araba boş yolda ilerlerken benim gözlerim de Adal ve yol arasında mekik dokuyordu. Saatin geç olmasından olacak ki yolda bizden başka tek tük araba vardı. Restoranttan çıktıktan sonradan beri ben ağzım kulaklarıma varacak şekilde etrafa gülücükler saçıyordum. Adal'ın kurduğu cümleyi bir süre kendi terazimde tartıp bir miktar haklılık payı olduğuna kanâat getirmiştim. Ona hak verdiğimi belli etmek için kafamı aşağı yukarı salladım ve üzüntümü saklamaya çalıştığım sesimle konuştum. "Doğru, hakısın sanırım. Haberim olurdu illa ki."
Adal üçlü kolktukta maç izlerken ben de soyduğum elmayı bıçağa batırmış ona uzatacaktım ki hayallerim yerini şu ana bıraktı ve o bıçağı tam kalbime saplamak zorunda kaldım. Daha yolun çok başındaydım. Bu kadar heyecan yapıp olur olmaz hayaller kurmak için erkendi. Birkaç saat daha bekleyebilirdim bunun için. Kafamda Azer Bülbül'den Duygularım darmadağın çalarken bunu Adal'a çaktırmamak bir hayli zordu.
"Neyse kısmetse ileride İnşAllah." diye geveledim ağzımda. Kurduğum cümle daha sonradan gözlerimin pörtlemesine neden olurken içimden söylemediğim için kendime küfürler ediyordum. Gerçekten ağzımın yayı yoktu. Ben habire böyle pot kırarsam üçlü koltuğa da ben oturacaktım, golü de ben yiyecektim.
"Ne dedin sen?" dedi Adal şaşkınlıkla bana dönerken. Duymuştu da şaşkınlıkla mı bana dönmüştü yoksa duymamıştı ve gerçekten ne dediğimi mi merak ediyordu bilmiyordum. Umarım ikincisiydi. İnşAllah ikincisi olurdu. Nolursun ikincisi olsundu.
"Hiç." dedim hızlıca. "Hiçbir şey demedim. Ben bir ses duymadım. Bence sen yorgunluktan halüsinasyon görüyorsun. Başka bir açıklaması olamaz yani. Çünkü konuşmadım. Komuşsam haberim olurdu değil mi? Evet olurdu yani."
"Pare." dedi oldukça ciddi bir ses tonuyla. "Senin kapatma tuşun falan yok mu?"
"Bilgisayar mıyım ben yahu?" dedim ben de aynı ciddiyetle.
"Daha çok ayaklı bir radyo gibisin. Hani şu her şarkının arasına giren ve komik olduğunu sanan radyo sunucularından bahsediyorum. Bi sussa da şarkıyı dinlesek dedirtenlerden. Sen de bir sussan da kafamızı dinlesek."
Radyo! Radyoyu açmayı unutmuştum. Ben de diyordum ne eksik. Ciddiyetim bir anda kaybolup yerini neşeye bıraktığında elim radyonun tuşlarında gezinmeye başladı. Maksat sıçtığımı sıvamaktı. Radyo bahaneydi.
"İyi hatırlattın he."
Adal en sonunda kafasını birkaç kez iki yana sallayıp 'Ben kime ne diyorum?' der gibi gülüp yoluna geri dönmüştü.
Radyoda kâh Ferdi Tayfur çalmıştı, kâh Selena Gomez. Bu ikilinin aynı cümlede olması bile garipken peş peşe dinlemek bünyemde bir kültür karmaşasına neden olsa da bunlar beni yıkamazdı. Ben aynı şarkı listesinin başında Yıldız Tilbe, ortasında Lady Gaga ve sonunda Hadise dinleyen insandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O BENDE SAKLI
Novela JuvenilSen hiç imkansıza aşık oldun mu? Hayır hayır! gerçekten imkansıza. O oldu. O, ruhu bile olmayan birine aşık oldu. O Kafasında kurduğu mükemmel adama aşık oldu. Sonra ne mi oldu? Mürekkep aktı. Aktığı kağıt yandı. Yanan kağıt kül oldu. Küllerinden...