BÖLÜM 17

39 12 3
                                    

İçten içe boğuluyor gibi hissettiğim zamanlardaki ilacım her zaman ki gibi sahil kenarıydı.

Üstüme üstüme gelen duvarlarla ne yapacağımı bilememiş ve bir pantolon ve bir kazak giyip üzerime de yeşil yağmurluğumu giyip dışarı atmıştım kendimi.

Hava hala esiyordu ve yağmur yağacağına emindim, ne var ki ıslanmak zerre umurumda olmamıştı. Hatta mümkünse hasta olup rapor almalı ve okula gitmemeliydim.

Sorunlardan kaçmak yerine onlarla yüzleşmek gerekirdi elbet fakat sorunlar ruhunu aştığında bu kadar sağlıklı bir karar verebilmen pek mümkün olmuyordu.

Yaşadığım en büyük sorundan da böyle kaçmıştım ben mesela. Arkama bile bakmadan. Sonradan bir pişmanlık sarmıştı elbet bedenimi ama yine de bazı şeyler böyle olmalıydı diyebiliyordum.

Birinin aradığını belli eden telefonumun tanıdık melodisi kulağıma dolduğunda ekrana baktım.

En ihtiyacım olduğu anlardan birindeyken yerinde yeller eserken; başka bir ihtiyaç anımda birden beliren teyzem.

Gülçehre Karaçalı.

"Alo, efendim."

"Fezâ'cığım müsait miydin?"

Her şeye rağmen sıcacık ses tonu kilometrelerce bile öteden çok iyi hissettiriyordu."Müsaidim teyzecim."

"Nasılsın, biraz geç oldu ama anca fırsat bulabildim işlerden. Bu aralar ekstra bir yoğunluğum var. Kusura bakma olur mu kuzucuğum."

Gözlerimi karanlık deniz suyunda gezdirdim."İyiyim teyze, bir sorun yok. Sadece... özledim seni. Ne zaman geleceksin?"

Yorgunlukla bir nefes çektiğini duydum teyzemin. Sabahtan akşama kadar çok yoğun çalışıyordu ve özellikle son zamanlarda temposu iyice artmıştı. Muhtemelen yine işten çıkmıştı ve o yorgunluğunun arkasından birkaç gündür konuşamadığımız için kendini aramakla yükümlü hissetmişti. Belki de öyle hissetmemişti ve sadece sesimi özlemiş de olabilirdi fakat zihnimden geçen o kötü düşüncelere bir yerde engel olamıyordum.

"Önümüzdeki iki hafta da böyle yoğun geçecek gibi ama sonra rahatlıyoruz birtanem. İşi teslim ettikten sonra bir aksilik çıkmazsa geleceğim yanına inşallah."

"Anladım. Dikkat et kendine, çok yıpratma kendini."

Aniden çakan bir şimşekle ortalık aniden aydınlandığında yerimde irkildim. Saniyeler geçmeden bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladığında teyzemin sesini zor duyuyor gibiydim.

"Bebeğim dışarıda mısın sen? Şimşek mi çaktı neydi o ses?"

Yağmurluğun şapkasını kafama geçirdim."Aşağıdaki sahile inmiştim teyze, merak etme yağmurluğum var ama hızlı yağıyor, biraz daha durursam epey ıslanabilirim."

"Tamam, kapatalım telefonu. Dikkatli ol hemen geç eve tamam mı bebeğim." Endişeli sesi kulağımı doldururken göremeyeceğini biliyor olsam da saçma bir hisle başımı sallamıştım. "Tamam teyze, görüşürüz."

Telefonu kapatır kapatmaz oturduğum banktan kalktım. Fakat birkaç bank ötede fark ettiğim bedenle dudaklarımın arasından bir şaşkınlık nidası fırlamıştı.

Başını otruduğu bankın arkasına yaslamış olduğu yerden bana bakıyordu ama beni gördüğüne emin değildim. Bacaklarını hafif geniş bir açıyla açmış ve ileriye uzatmıştı. Hızlı adımlarla yanına ilerlediğimde gözleri beni takip ediyordu.

VECEL •yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin