Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hayatımdan bir an'ın içine hapsolacak olsaydım eğer, bu an'ı seçerdim. İki dudağının arasından dökülen kelimeleri ruhuma sarar, kanayan yaralarıma bir nebze de olsa bant olduğunu hissederdim.
Suçlu bir suçsuz olarak hem mahkumiyetime boyun eğer; hem de özgürlüğüme kanat gererdim.
Özgürlüğüme... Haksız özgürlüğüme.
Elleri yanaklarımda, alnı alnımdayken tir tir titreyen kalbimin hala çalışıyor olabildiğine şükür ettim. Çalışıyor olduğuna şükür ettiğim bir diğer şey ise aklımdı.
O'ydu. Anonim Cihangir'di.
Anonim, kalbimin sahibi, benim en büyük haksızlığımdı.
Bağdaştıramadığım bir çok şeyin yanında, aslında çok bariz bir şekilde onun olduğunu fark ettim o an; elimdeki ip uçlarını görmeden bile.
Kedi meselesini açması, herşey karşılıklıdır teorime atıfta bulunması, aslında şaka yapar gibi dursa da bana şarkıyla ithaf yapması, sahildeki gece sarılmamız ve kokusunu duysam bile odaklanmadığım için farkında olmamam ve benim ona bir şiirle sessiz bir itiraf yaptığımda belki de benimle aynı hislerden olsa gerek beni terslemesi...
O'ydu.
Ve ben şimdi burada, onun kolları arasındayken ne yapacağımı bilemiyordum.
Dahası kalbimin bir başkasına attığını düşünüyordu çünkü ona sevdiğimi söylemiştim; o olduğunu söylemeden.
"Biliyorum..."
Diye mırıldandı. Yutkunușunu gördüm.
"Biliyorum beni sevemeyeceksin, biliyorum beni affedemeyeceksin de... Fezâ... Özür dilerim... Kalbim çok ağrıyor bu sevginin altında, özür dilerim."
Ne tepki vereceğimi asla bilemeden yüzüne bakakaldım. Yanaklarına yerleştirdiğim ellerim iki yanıma indi. Gözleri ellerimi bulduğunda onlara uzanmak istedi. İzin vermedim. İki adım geriye çektim kendimi. Düşünmem lazımdı. Düşünüp tüm olanlara bir anlam vermem ve ne yapacağıma karar vermem lazımdı.
Arkamı dönüp gitmek için birkaç adım attığımda kolumdan tutulup aniden arkama döndürüldüm. Daha ne olduğunu anlayamadan vücuduma dolanan kolların himayesine girmiştim bile.
Başım göğsüne denk geliyordu, kalp atışlarının bile paramparça olduğunu hissetmem normal miydi?
Dakikalarca o caddenin ortasında sarıldı bana. Geri çekilmek istediğimde dudakları kulağıma yaklaştı.
"Göreceksin küçük sürgünüm, seni kazanmak için her şeyi yapacağım. Sen benim kaderimsin ve ben kaderimden vazgeçmeyeceğim."
Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz?
Sorularınız yahut düşünceleriniz için instagram adresimi bırakıyorum, sevgilerimle.