BÖLÜM 10

43 12 17
                                    

Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?

-Oğuz Atay

Bazı insanların yalnızlıkları bile kalabalıktır.

Ben her halükarda yapayalnız olmaya mahkumum.

Dün geceden beri içimi kasıp kavuran kasvet günün aydınlanmasıyla iyice ruhumu yakmaya başlamıştı. Geceler düşünmek, gündüzler hissetmek için vardı. Fakat ben hangisinin daha azap verici olduğunu hala çözememiştim.

Sınıf arkadaşlarım sınıfı yavaş yavaş doldururlarken elimdeki karton bardaktaki salep hafif soğumuş, tam sevdiğim kıvama gelmişti.

Sabah erkenden evden çıkıp okula gelmiştim. Okulun koridorları bomboşken önce kütüphanede biraz vakit geçirmiştim. Sonra gelmeye başlayan öğrencilerle oradan çıkıp kantinden sıcak salebimi alıp sınıfa gelmiştim.

Anonim beni engellemişti. Onu bulmamdan korktuğu için beni engellemişti. Dünden beri kim olduğunu düşünüyordum ama kesinlikle aklıma kimse gelmiyordu. Sözel olduğunu bilebilmem tamamen şanstı. Söylediği takdirde alanının azalacağını söylediğinde iki şıkkım kalmıştı. Üç eşit ağırlık, iki sayısal ve iki sözel sınıfı vardı okulda. Eh, kurduğu romantik cümlelerden edindiğim çıkarımlarla bir anda kesinkes bir tavırla sözelsin demiş bulunuvermiştim.

Kimdi? Onu bulmamdan neden bu kadar korkuyordu? Bilmiyordum ve kesinlikle inanılmaz merak ediyordum. Eninde sonunda karşıma çıkacağını söylüyordu ve sanırım dün onu vaktinden önce bulmuş olabileceğimden endişelenip beni engellemişti. Eh, gönül rahatlığıyla engelimi kaldırabilirdi çünkü bulamamıştım. Onunla ilgili elimde ne vardı ki? Tek çocuk olması ve sözelci olması dışında.

Aslında bela tayfadan ya da okuldan başka biri olup benimle uğraşmadıklarından hala emin değildim ve açıkçası öyle olmasından köpek gibi korkuyorum. Ama eğer öyle değilse diye risk almaktan da alıkoyamıyorum kendimi.

Öyle cümleler kuruyor ki, içinde mahsur kaldığım bu karanlıktan beni kurtarabilir diye içim gidiyor.

Bilemezsin, demiştim. Kurduğu cümlelerin beni etkilediğini bilemezdi. Ama her cümlesi aslında içime işliyordu. Sadece şimdilik o bunu bilemezdi.
Eğer bir gün gerçek kimliğine beni tamamen ikna edip karşıma çıkarsa, öğrenebilirdi.
Sıcak salebimden bir yudum alırken sınıfa giren Hale, Enes ve Cihangir üçlüsüne baktım. Hale Cihangir'in kolunun altındaydı ve kısık bir sesle ona bir şey anlatıyordu. Cihangir ise gözlerini etrafta gezdirirken bir yandan da başıyla onu onaylıyordu. Sırasına geçerken kısa bir an göz göze geldiğimizde yine boş bakışlarımdan birini almıştı. Enes ise kimseyi takmadan hızlı adımlarla sırasına gidip başını ellerinin arasına alarak uyku moduna geçmişti.

VECEL •yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin