Yine her zaman ki gibi uyanmak zorunda kalmıştım. Hep aynıydı her şey. Yataktan oflayarak kalktım. Bugün Arda abim uyandırmadan uyanmıştım.
"Bakıyorum da kendin uyanmışsın minik" burnumu kıvırıp yanından geçtim. Pardon geçemedim.
"Hii" korkudan kedi miyavlaması gibi çıkan sesim ile Sarp abi gülmüştü.
"Sen abine burun mu kıvırdın bakalım" evet ne olmuştu yani.
"H-hayır abicim" ben içimden konuşunca adam oluyordum sadece.
"Tamamdır hadi kahvaltıya " en sevdiğim. Acaba Hazar gelir mi?
Kahvaltı yapmak çok güzeldi. Şuan önümdeki kızartma harikaydı.
"Mmmhhh enfes" ben kendimce mırıltılar çıkarıyordum.
"Lan Barış Hazar komutana baksana. Dudakları mı kıvrılmış sanki ?" Nee Hazar mı.? Kafamı hemen etrafta gezdirdim. Zaten bana baktığı için kolay bulmuştum. Sonunda görmüştüm onu. Yine her zaman ki asaleti ile oradaydı. Çok yakışıklıydı. Kızlar değil erkekler bile aşık olabilirdi.
"yok be saçmalama. Adam dip priz lan. Mimik oynamaz onda." Arda abimin dedikleri sinirimi bozmuştu. Ona kızgınca baktım.Tabi ne kadar kızgın bakabildiysem.
Bir an önce onun yanına gitmek istiyordum. Hızlı hızlı yaptım kahvaltımı. Abimler ne kadar yavaş dese de umursamadım.
Kahvaltıyı yaptıktan sonra eğitim alanına gittik. Yine yorulacaktık yaa.
Canım çıkmıştı işte yine.
"ya ben çok yoruldum yine" mızlanarak konuşunca arda abim yanağıma sıktı.
"Lan barış bugün en hafifi şeyleri yaptık." omzumu silktim. Yanımıza yabancı bir asker geldi. Arda abim ne var der gibi göz kırptı.
"Hazar komutan Barışı çağırıyor Arda abi" işte be sonunda.
"Neden durduk yere çağırdı ki komutan" bilmem der gibi dudağını büzdü asker.
"Tamam bakalım git gel sen. Neymiş karın ağrısı" kafamı sallayıp ayağa kalktım.
Komutanın kapısına gelince titrek bir nefes aldım. Heyecanlıydım. Tam kapıyı çalacakken birden kolumun çekilmesi ile ağzımdan şaşkınlık nidası çıktı.
"Hii." gözlerimi sıkı sıkıya kapatmıştım.
"Aç güzelim gözlerini" yavaşca açtım.
"Ama yaa korktum ben. Bak kalbime nasıl pıt pıt atıyor." elini kalbime getirdim. Derin nefesler alıyordum.
"Yerim senin o pıt pıt atan kalbini" elimi öptü. Yine heyacanlandım.
Elimi tutup koltuğa gitti. Oturduktan sonra beni kucağına ata biner gibi oturttu. Çok güzel bir pozisyondu bu. Dev adamın kucağındaydım.
"Söyle bakalım kimse dokundu mu? " dudaklarımı büzüp düşündüm.
"Hayır dokunmadı. Sadece Barış abim yanağıma sıktı." yine farklı bakmaya başladı. Sinir miydi o acaba.
"Ama bir kez yaptı gerçekten" yanaklarıma sıkı bir öpücük kondurdu.
"Tamam bakalım. Şu askerliğin bitsin. Zaten her gün sormama gerek kalmayacak"
"Neden ki" gülüp yanağıma sıktı.
"Çünkü bebeğim, dizimin dibinden ayrılmayacaksın. Gözümün önünde duracaksın" ayy her gün onunla olmak çok güzel olurdu.
"Gerçekten mi?" kafanısını salladı.
"Evet Barış. Sen benimsin derken şaka yapmıyordum. Kimsenin seni görmesini, sevmesini izin vermem. Sen benimsin sadece. Burada abilerinle iyi vakitler geçir." kafamı salladım.
"Hadi bakalım git sen." Ama daha muck muck yapmamıştık. Bakışlarımdan anlamış olacak ki güldü.
"Seni bir dahakine daha çok öperim. Şuan vakit yok bebeğim" offf..
"Peki soranlara ne diyeyim ki"
"Dolap Temizliği vardı onu yardım ettim dersin." ayağa kalktım. Kapının önüne geldim ve kulpu tuttum. Tam açacakken elimi üstünde kavradı. Şuan arkamdaydı. Ve ben popomda bir şeyler hissediyordum. Sertti hem. Büyüktü. Sonra aklıma gelen şeyle ellerim titredi. Bana kendine iyice yaklaştırdı. Şuan popomda onun şeyini hissediyordum.
"Az daha durursan duramam Barış" boğuk sesiyle kendime geldim. Galiba kendimi ona iktiriyordum. Terbiyesiz Barış..
Pıt pıt atan kalbimle koğuşa gittim. Herkes muhabbet ediyordu.
"Neden çağırmış seni komutan" Arda abim seslenince ona bakmadan cevap verdim.
"Dolap Temizliği için abi" Arda abim bir şeyler mırıldandı ama utancımdan kendimi örtünün içine atmıştım. Utangaçtım ben. Kesin yarın gülerdi bu hallerime. Off off.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Teen FictionTamamlandı!!! Askeri bir kurgudur!! Yetimhanede büyümüş, sevgiye muhtaç, kırılgan ve bir o kadarda sevimli Barış'ımız askere gidiyor. Ve kalbini aşka kapatmış, acımasız, sert biri olan Hazar Asaf'ta birliğin komutanı. Asaf, Barış'ın askeriye geld...