"Kahve ister misin bebeğim" Hazar ateşli gecenin yorgunluğunu kahveyle atmak istemişti."Yok çok yorgunum uyumak istiyorum ben" kısık sesi bile bas bas bağırıyordu gecenin ateşli geçtiğini. Kaç tur attıklarını Hazar bile bilmiyordu.
"Tamam güzelim." Hazar mutfağa gidip kahvesini hazırladı. Çok mutlu hissediyordu. Sevgilisini her yerde öpecek, sevicekti. Kimseden kıskanma gibi dertleri de olmayacaktı.
Kahvesini içip miniğinin yanına gitti. Miniği güzel bir uykuya dalmıştı bile. Aslında devam etmek istemişti ama sevgilisinin istememesi üzerine vazgeçmişti. Nasılsa artık onunla birlikteydi. Daha çok onunla birlikte olabilirdi.
Yanına kıvrılıp uzandı. Mis kokusunu içine çekti. Zamanında onu nasıl kırmıştı. Ama o günler geride kalmıştı. Artık onu sadece yatakta ağlayabilirdi. İyice sarılıp kendini rahat bir uykunun yerine bıraktı.
Barış kalçasına giren ağrı ile mızmızlandı. Dönmek istese bile yanında ki sevgilisi buna engel oluyordu.
"Offff piştim hazar yaa çekil" kolunu sert bir şekilde ittirdi. Hazar bu hareket ile sıçrayıp gözlerini açtı.
"Ne yapıyorsun barış" boğuk çıkan sesi ile barış gülümsedi. Nedense çok tatlı gelmişti gözüne.
Hemencik dudağına öpücük kondurup kaçtı. Hazar arkasından gülüp kendine yatağa attı. Bu çocuk onun sonu olacaktı.
Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Hazar, barışı kucağına alıp öpmeye başlamıştı. Kendisinin işi olduğu için akşama kadar göremeyecekti. O yüzden şimdi tüm günün öpücüğünü alacaktı.
"Immhh Hazar. Sızladı artık yaa" Barış sızlayan dudaklarını kapattı. Bir saattir aralıksız öpüşüyordu.
"Çek elini güzelim. Tüm gün öpemeyeceğim ama." üzgün sesi ile konuşan Hazara karşılık oflayıp açtı ağzını.
"2 dakika bak." işaret parmağını ona uzatarak uyardı.
Hazar önüne uzatan parmağını ısırdı. Barış acıyla yüzünü buruşturdu.
"Hazar ama acıttın" parmağını ağzından çekip parmağını ovuşturdu.
Hazar büzülen iki dudağını ağzının içine çekip sömürdü. Dayanamıyordu bu ufaklığa.
"Daha neler yapardım sana ama işe gitmem lazım." ayağa onunla birlikte kalkan Hazar ile barış sıkıca sarıldı komutana.
İki dakika daha öpüşen çift barışın mızmızlanması ile bitirdi.
Hazar askeriye gitmişti ve barış evde yalnız kalmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu ki. Sonra aklına gelen fikirle telefonunu alıp YouTube girdi ve hazarın sevdiği yemekleri yapmaya çalıştı.
Hazar da o sıra askeriye gelmişti. Tam koltuğa oturucakken aniden kapı açıldı. İrkilip kaşlarını çattı.
"Lan nasıl giriyorsun odaya" gelen kişi leventti. Çok endişeliydi. Nasıl anlatacağını bilmiyordu bile. O kadar korkuyordu ki Hazardan ama anlatmalıydı.
"Noldu oğlum sana yüzün bembeyaz oldu" yıtkundu levent.
"Hazar Şeyy..."
Barış o sırada şarkı söyleyerek yemek yapıyordu.
"Geceler boyu sevişmelerimiz bitmesin
Gölgesi düşsün saçlarına, aşk ateşimin
Sakınıp sakla, güneşim ol, al ısıt beni
Yüzünün sıcak kokusu kalsın ellerimde..."Fırına tavuğa koyarken zil çaldı.
"Kim geldi acaba?"mırıldanıp elini havluya sildi. Üstünde hazarın beyaz gömleği ile kapıyı açmaya gitti.
Kapıyı açtığında karşısında biri vardı. Daha önce hiç görmediği biriydi.
" Kime bakmıştınız" yabancı ilk karşısında ki çocuğa süzdü. Sonra cevap verdi.
"Hazara bakmıştım. Burada mı çoçuk" anlamaz gözlerle baktı barış.
O sırada levent girdi söze. Korksa da söylecekti.
"Oğlum delirtme lan anlat ne oldu?" leventi son kez yutkundu.
"Hazar o geldi. Şuan bu şehirde"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
Teen FictionTamamlandı!!! Askeri bir kurgudur!! Yetimhanede büyümüş, sevgiye muhtaç, kırılgan ve bir o kadarda sevimli Barış'ımız askere gidiyor. Ve kalbini aşka kapatmış, acımasız, sert biri olan Hazar Asaf'ta birliğin komutanı. Asaf, Barış'ın askeriye geld...