Yabancı

5.2K 282 101
                                    

"Hazar. O geldi. Şu an burada" kaskatı kesilen arkadaşına tedirgin gözlerle baktı. Sadece boş gözlerle karşı duvara bakıyordu.

"Hazar iyi misin?" yanına gidip dürttü. Bu hareketi ile irkildi komutan.

"E-evi bilmiyor demi levent" ateş saçan bakışlarını arkadaşına dikti. Levent ise bu bakışla hemen kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Sanmam Hazar. Nereden bilecek ki?" Hazar başını evet anlamında salladı.
O sırada barış yabancıya anlamaz bakışlar atıyordu.

"Şuan burada değil ki Hazar" karşısında ki yabancıya baktı öylece.

"Hımm. Çekil bakalım. Ben beklerim evinde" omzundan iktirip salona geçti yabancı.

Barış ise anlamaz bakışlarla giden yabancının ardından baktı. Kimdi ki  bu? Ama yine de hazarın misafiri olduğunu anladığı için güzel karşılaması gerektiğini düşünüyordu. O yüzden hemen yanına gitti. Tatlı bir şekilde gülümsedi. Karşısında ki kadın ise ifadesizce baktı miniğe.

"Bir şey ister misiniz?" masumca sorduğu soru ile kadın bacak bacak üstüne attı ve kahve istedi. Barış hemen mutfağa gitti. Hemen sade bir kahve yaptı. Tepsiyi de hazrlayıo pişmiş olan kahveyide koydu. Yavaş adımlarla ilerledi.

"Buyrun" halen üstünde hazarın gömleği vardı. Ama şuan bu aklında bile değildi ki.

Yabancı da barışı süzüp kim olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Sen hazarın neyi oluyorsun ki.?"sesi ne kadar ifadesiz çıksa da bariz küçümseci tavrı belli oluyordu. Ama barış bunu anlamamıştı.

"Ben mi? Arkadaşıyım" sevgilim demek istese de Hazar kızar diye yalan söylemişti.. Yabancı ilk defa gülümsedi..

"Hımm anladım" kahvesini içip tekrardan süzdü.

"Şeyy adın neydi ufaklık" aniden konuşması ile sıçradı barış.

"Barış. Sizin ki?" kız kafasını salladı.

"Barış bu akşam dışarı çıkmalısın" barış anlamaz gözlerle baktı yabancıya.

"neden ki" sorusuda anlamadığını belli ediyordu.

Yabancı alaycı bir şekilde gülümsedi. Küçük bir çoçukla ne işi vardı acaba hazarın.

"İşimiz var ufaklık" göz kırpıp manalı gülümsedi. Barış ise şok içinde yabancıya baktı. Ne demek istemişti ki.

Barış boş gözlerle baktıktan sonra mutfağa gitti. Hazarı aramalıydı. Hemen telefonu alıp aradı. Bir kaç kez aramasına rağmen açmıyordu Hazar.

"Büyük ihtimalle eğitimde" fısıldadı barış. Şuan yabancıdan çekinmişti. Ama hazarın misafiri diye yanına gitmeliydi. Yaptığı tatlılardan koydu tabağa. Misafirperver olmalıydı.

Bir kaç saat böylelikle geçmişti. Barış o yabancının kim olduğunu bilmeden güler yüzle yaklaşmıştı. Kadın ise mesafeli bir şekilde konuşuyordu.

Barış, kendince kıskanacak bir şey yok diye saatleri geçirdi ikisi.

Kapının zili çalması ile barış ayağa kalktı. Sonunda dedi.  Hemen açtı kapıyı. Karşısında düşünceli bir hazar vardı.

"Hazar iyi misin?" kapının açıldığını bile barışın sesi ile anlamıştı.

Hazar aldığı haberden sonra konsantre olamamıştı. Sonra levent ile içmeye gitmişti. Ama içince daha çok yanmıştı içi.

"Hazar" koluna değen el ile irkildi.ve salise geçmeden çekti elini. Barışın sorusuna cevap vermeden yanından geçti.

Barış afalladı ilk. Ama hemen toparlanıp arkasından gitti. Misafirin geldiğini söyleyecekti ama salona giden Hazar ile sustu. Sonuçta görecekti.

Hazar hafif sarhoşluğun etkisi ile yavaşça yürüdü koridorda. Salona geldiğinde kafası aşağı eğik olduğu için direk koltuklara yönelirken bir ses onun durmasını sağladı.

"Hazar. Aşkım" kaskatı kesildi Hazar. Ne yapacağını bilmiyordu. Öylece dolu gözlerle baktı onu paramparça yapan kadına. Zamanında ki en büyük yaraya baktı. Sadece baktı. Sevde gülümseyip bakıyordu ona. Sanki hiç bir şey olmamış gibi. Koşup kollarını atıldı hazarın. Derin bir soluk çekti.

Hazar put gibi kesilmiş öylece durdu. Ne sarıldı ne de itti. Sadece öylece durdu. Ama arkada ağlayan bir minik görse hemen iterdi. Çünkü barış o kadının onun eski sevgilisi olduğunu anlamıştı.

Hazar sadece put gibi dikildi, Sevde yılların hasretini gidermeye çalıştı. Barış ise bu sahneye ağlarak bakıyordu.

Belki onun sahnesi buraya kadardı. Kim bilir belki bu oyunda o yardımcı oyuncuydu.

TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin