Kamp 1

6.7K 317 33
                                    

Bugün çok heyacanlı uyandı Barış. Hatta Arda abisinin kaldırmasını gerek kalmadan gözlerini açtı.

Gülümseyerek banyoda işlerini halletmeye başladı. İlk defa kampa gidicekti. O yüzden heyacanlıydı zaten. Hem sevgilisi de orada olacaktı. Kukırdayıp yüzünü yıkadı.

Seke seke koğuşa döndü. Herkes uyanmaya başlamıştı..

"Güüü naaaaayyy dınnnn" kelimeleri uzatarak şen şakrak bağırdı. Uyanamayan kişiler ise bu sese zaten uyanmıştı.

"Lan Barış. Ne var bu kadar mutlu olacak" koğuştan bir asker boğuk sesi ile Barış'a seslendi.

" Kamp var abi bugün. Çok güzel olucak" ellerini çırpıp yerinde zıpladı. Haberi yoktu miniğin tabi asker kampından.

"Tee allahım yaa neyse gidince mutlu olucak mısın bakalım" kafasını sağ sola sallayan asker, işlerini görmek için banyoya gitti.

Sözlerine kulak asmayan minik, Arda abisinin yanına gitti. Uyandığını anlayınca güldü. Çok güzel olacaktı bu kamp.

...

3 saat sonra geldiler kamp alanına. Etrafına inceleyen Barış geride kalmıştı. Zaten minik olan adımları anca bu kadar oluyordu.

Hazar ise tatlı tatlı etrafına bakan sevgilisini izlerken dişlerini sıktı. Severken öldürecekti enin sonunda. Şuan bile yanında olan askerlerden onu kıskanıyordu. Elinde olsa onu eve hapseder kimseyi göstermezdi. Çünkü Barış onundu. Bu güzelliği kimsenin görmemesi gerekiyordu. Şuan bunu yapamayacak olması aslında Hazar'ı sinirlendiriyordu. Askerde olması elini kolunu bağlamıştı. Ama askerin bitmesi ile tayini isteyip Barış ile uzağa gidecekti ki zaten hazırlıkları yapmaya başladı. Kim olursa olsun Barış'ı ondan alamayacaktı. Kimsenin onu tanımadığı bir yere götürüp saklayacaktı. Kıskanırsa o bile ne yapacağını bilmiyordu.

Bunları düşünürken, düşündüğü şey başına geldi. Şuan Barış'ın omzuna bölüğün en cıvık insanı, miniğinin omzuna koluna atmış konuşuyordu.
Gözü seğiren Hazar, sinirle nefes almaya başladı. Onu kimseye dokundurtmayacaktı. Tam yanına gidecekkem bir el onu durdurdu. Arkasına baktığında Levent olduğunu anlamıştı.

"Sakin ol Hazar. Anlamalarını mı istiyorsun? ." sessizce konuşan Levent kargaşanın önüne geçmeye çalıştı. Yoksa ortalık karışacaktı.

"Bırak Levent. Baksana şuna. Benim olana dokunduysa işi biter " sessizdi ama sertti sesi.

"Tamam dur ben hallederim. Yeter ki sen sakin ol tamam mı?" Levent hızlıca Arda'nın yanına gitti. O nasılsa hallederdi.

"Arda Barış'ı yanına al. Hazar' ı zor tutuyorum" yanına gelen komutan ile irkildi Arda. Sonra derin bir nefes aldı. Gözlerini ilk Barış'a çevirdi. Sonra ise Hazar' a baktı. Gözlerinde ki öfke bariz oluyordu.

"Tamam komutanım" hemen hızlıca Barış'ın yanına gitti. Salaktı bu çocuk. Ne var dokundurtuyordu kendine.

Levent ise dudakları kıvrılmış Arda' yı bakıyordu. Bu çoçukla işi çoktu..

Arda hızlı adımlar ile yanına gidip, kolundan tuttu.

"Lan Barış." yanına çekti hemen.

Barış ise çekilmenin ardından sesli bir şekilde bağırdı. Korkmuştu.

"Korkma lan. Asıl korkman gereken ben değilim. Arkana bak bi" Arda sinirli bir şekilde konuştu.

Barış anlamamıştı ama abisinin dediğini yapıp arkasına döndü. Ve gördükleri ile gözlerini daha çok açtı. Tabiri caizse boku yemişti.

Hazar ona öfkeli gözlerini dikmiş burnundan soluyordu adeta.

Barış'ı ise hıçkırık tutmuştu. Hazar' ın onu uyarmasına rağmen yediği boktan geri kalmamıştı. Ama farkında değildi . O sadece etrafa bakıyordıu.

"Geçmiş olsun Barış'ım" alaylı sesine karşılık tek yaptığı sinirli bir bakış ile eşlik etmişti Barış Arda' ya.

" Ruhuna el-fatiha minik" kahkahalar atarak yürümeye başladı. Şuan arkasına bakacak cesareti yoktu.

TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin