13.Bölüm

1.4K 33 0
                                    

Karakolun ardından Yiğit'le arabaya binip yemek yemeğe gelmiştim yol boyunca ona olanları anlatmıştım ara ara ağlamıştım ama iyiydim.
"Üzme kendini arkadaşının bir şeye ihtiyacı olursa beni aramaktan asla çekinme." Dedi
"Teşekkür ederim hep yanımda olduğun için." Dedim
"Rabbim ömür verirse her anında güzelim." Dedi
Biz gündelik olaylardan bahsederken siparişlerimiz gelmişti. Bugünden ötürü pek iştahım yoktu ama bunu Yiğit'e belli edip onu üzmek istemiyordum o yüzden zorla da olsa bir şeyler yedim. Yemek yerken ikimizinde pek sesi çıkmamıştı ben keyifsizdim ama oda pek iyi gözükmüyordu.
"Yiğit neyin var iyi misin?" Dedim
"Yok bir şeyim ya yoruldum bugün ondan." Dedi
"Yalan söylemiyorsun dimi?" Dedim
"Hayır güzelim kendim yalana tahammül edemezken sana neden yalan söyleyeyim." Dedi
"Peki peki inandım." Dedim ve gülümseyip yemeğime geri döndüm.
Yemeklerimizi yedikten sonra hesabı ödedik ve restoranttan çıkıp arabaya bindik.
"Yorgunsan hızlıca eve gidelim hiç iyi görünmüyorsun." Dedim
"Olur valla ya." Dedi
Acaba hasta mı olacak diye düşünüp elimi alnına koydum ateşi normalinden biraz da olsa yüksekti.
"Ateşin var Yiğit belli oldu keyifsizliğin." Dedim
"Soğuk kaptım galiba." Dedi
"Benim yüzümden yatırdım seni toprakta sen niye beni dinliyorsun ki sanki?" Dedim
"Olsun çok güzeldi hasta olmama değer." Dedi gülümsedim.
"Eve gidince sana çorba yapıp getireyim de daha da kötüleşme." Dedim
"Senin ellerinden çorba içeceğim günlerin geleceğini söyleseler inanmazdım herhalde." Dedi
"Hiç bir imkansız değil benimde senin kollarında mutluluk bulacaksın deseler bende emin ol gülerdim ama şu an da buradayız diz dizeyiz." Dedim
Elimi tuttu ve dudaklarına götürüp öptü.
"Senin sayende rabbime her gün şükür ediyorum bir gülüşün bin şükürüm oluyor Naz'ım." Dedi
"Şu hasta halinle bile fazla romantiksiniz Yiğit Eroğlu." Dedim
"Sen iste ben hep romantik olurum güzelim." Dedi ve önüne döndü. 15 dakika kadar yol gittikten sonra mahallede durduk.
"Telefonun açık olsun kapın açık olsun, şimdi eve gidiyorsun kalın kalın giyiniyorsun güzelce terliyorsun bende sana çorba getiriyorum." Dedim
"Emredersiniz Naz hanım." Dedi ve güldü
"Ederim tabi." Dedim ve gülümseyip arabadan indim.
Ben eve girerken oda arabayı park ediyordu. Anahtarımla kapıyı açtım ve ayakkabılarımı çıkarıp montumu askılığa astım.
"Ey ahali ben geldim." Dedim ve içeriye ilerdim.
"Hoşgeldin kızım." Dedi annem
Yanına gidip yanağını öptüm, sonra babamın yanına gidip sıkı sıkı sarıldım ve öptüm.
"Babacım nasılsın?" Dedim
"İyiyim kızım sen nasılsın?" Dedi
"İyiyim bende babam." Dedim
Odama çıktım eşofmanlarımı giydim Nil'in kapısını tıklayıp içeri girdim. Çalışma masasında ders çalışıyordu.
"Kolay gelsin bebeğim nasılsın?" Dedim ve arkasından sarıldım.
"İyiyim ablacım sen nasılsın?" Dedi
"İyiyim bende nasıl gidiyor ders çalışmalar?"Dedim
"fena değil hallediyorum bir şekilde." Dedi
"Var mı bana anlatmak istediğin içine dert olan bir şey?" Dedim
"Yok ama senin var galiba Naz hanım hı aşk işlerinde." Dedi
"Ya sen nereden duydun?" Dedim
"Ben senden öncede biliyordum Nazcığım sen çok geç kaldın." Dedi
Şaşkınlıkla ona baktım Yiğit, Yaren'e söylediyse Yaren'de Nil'e söylemişti.
"Siz yok musunuz siz." Dedim
"Ee nasıl gidiyor?" Dedi
"İyiyiz ya daha çok yeni aslında birbirimize alışmaya çalışıyoruz." Dedim
"Nasıl davranıyor sana iyi mi?" Dedi
"Çok iyi nazar değmesin ama çok iyi." Dedim
"Ablamı üzerse kardeşini üzerim onun." Dedi sonra pot kırmış gibi etrafa baktı.
"Nil sen Yaser'le bu ne ya herkes kardeş gibi olduklarıyla aşk yaşamaya başladı."
"Senden benden başka kim var ki?" Dedi
"Abimi fark etmedin mi?" Dedi
"Aa dimi ya bende bir tek ben fark ettim zannediyordum." Dedi
"Geç kalırsa ellerinden uçacak." Dedim
"O ne demek?" Dedi
"Han'la Melodi'nin yakınlığının farkında değil misin her gün beraberler bizi bile unuttular." Dedim
"Doğru diyorsun abla ya gördüğüm yerde Han abiye trip atayım da aklı başına gelsin." Dedi
"Sende bu iş kızım." Dedim
"Neyse sonra daha derin dedikodu yaparız bir tık kovuyor gibi olucam ama." Dedi
"Yok yok zaten aşağıya inip çorba yapacağım." Dedim ve ona göz kırpıp aşağıya indim.
Önce banyoya gittim ellerimi yıkayıp mutfağa girdim. Yiğit çocukluğumuzdan bildiğim üzere en çok tavuk çorbası seviyordu. Dolabı açıp malzemelere baktım. Annem dondurucudan tavuk indirmişti şuan çok işime gelmişti tavukla beraber diğer malzemelerimi de çıkarıp tezgaha koydum. Saçlarımı toplayıp işe koyuldum. Tarifteki aşamaları uygulamaya başladım en son kapağını kapatıp kaynamaya bıraktım.
"Kız Naz ne yapıyorsun mutfakta sen." Dedi annem
"Çorba yapıyorum anne." Dedim
"Kız çıkardığım tavuğu kullandıysan kırarım bacaklarını." Dedi
"Yok canım ne alakası var." Dedim ve kıkırdadım
Ne ara yanıma geldiğini bilmiyordum. Popoma cimcik yiyince anladım.
"Ah anne ne yapıyorsun." Dedim
"Kime yapıyorsun kız sen çorbayı." Dedi
"Şey Yiğit hasta olmuşta biraz ona yapıyorum." Dedim
"Bak ya." Dedi ve güldü.
Çorbanın kapağını açıp baktı.
"Olmuş annem bu kapat altını." Dedi çıktı mutfaktan çorbanın altını kapatıp soğuması için ağzını açtım.
Salona gidip annemlerin yanına oturdum.
"Abim nerde kaldı?" Dedim
"İş yemeği varmış oraya gitti." Dedi babam
Anladım dercesine kafamı salladım. Babamlarla televizyon izleyip çorbamın soğuduğunu düşünüp kalktım. Mutfağa geçtim. Orta boy kaseye çorba doldurdum. Üzerine küçük bir maydonoz koydum güzel görünsün diye. Bir tepsiye koyup peçete ve kaşık koydum. Tepsiyi alıp dikkatlice mutfaktan çıktım hole geçip dış kapıyı açtım terliklerimi giyip kapıyı kapattım ve bahçeden çıkıp karşı evin bahçesine geçtim. Kapıyı çalıp beklemeye başladım. Kapıyı Yiğit açtı. Normalde Mine teyze yada Yaren açardı.
"Hoşgeldin güzelim." Dedi
"Hoşbulduk annenler yok mu?" Dedim
"Yok teyzemlere gitmişler tekim ben." Dedi ve gülümsedi
"Ee beni içeriye almaya niyetin yoksa tepsiyi verip gideyim ben." Dedim
"Gel buraya." Dedi ve kapıdan çekildi.
Terliklerimi çıkarıp içeriye girdim ve ezbere bildiğim evin salonuna ilerledim. Tepsiyi sehpaya bırakıp koltuğa oturdum.
Kapıyı kapatıp yanıma geldi tepsiyi alıp koltuğa oturdu. Yemeye başladı beğenecek mi diye yüz ifadesine bakmaya başladım. Kötü bir ifade yoktu aksine beğenmiş bir ifade vardı.
"Beğendin mi?" Dedim
"Çok güzel olmuş ellerine sağlık." Dedi ve içmeye devam etti.
"Çocukken de tavuk çorbasını çok severdin hatta yanlış hatırlamıyorsam annem tavuk çorbası yaptığında hususi olarak seni çağırırdı." Dedim
"Benim haklımda bu kadar şeyi nasıl tuttun ya." Dedi
"Bilmiyorum farkında olmadan tutmuşum aklımda." Dedim
"daha neler tutun acaba aklında." Dedi
"Bende kalsın sonra kullanırım." Dedim
"Bak ya." Dedi çorbasını bitirmişti tepsiyi sehpaya bırakıp bana döndü.
"Sen gör ben o bilgileri kenarda saklıyorum lazım olduğunda kullanıcam." Dedim
"Kaşınma istersen Naz'ım bende de ne fotoğraflar kullan mıyım istersen." Dedi
"Sen beni tehdit mi ediyorsun Yiğit Eroğlu." Dedim
"Kısasa kısas güzelim." Dedi
Onun nerede tiki olduğunu çok iyi biliyordum ve şuan da bunu kullanmaktan geri durmayacaktım. Beline dokundum parmağıyla.
"Naz kaşınıyorsun güzelim." Dedi
"Beni tehdit etmeyecektin Yiğit." Dedim bir daha tikine dokundum.
"Naz bak ben durmam." Dedi
"Ya sen gibi korkutmaya çalışıyorsun Yiğit bey." Dedim
"Öyle mi öyle mi." Dedi ve parmaklarıyla karnıma dokunmaya başladı.
"Ya Yiğit sakın Yiğit." Dedim ben deli gibi gıdıklanıyordum ve zamanında abimle beni az delirtmemişlerdi.
"Sen kaşındın Naz Uğurlu." Dedi ve beni daha çok gıdıklamaya başladı.
"Yaa ahahahha." Dedim ve ondan kaçmaya çalıştım fakat beni kolumdan tutup koltuğa yatırmış ve bacaklarımı kitlemişti.
"Ya Yiğit krize giricem ahhahha." Dedim
Beni biraz daha gıdıkladıktan sonra bıraktı ve aşağıya kayıp karnıma yattı yorgun olduğunu hissedebiliyordum. Normalde olsa utanırdım ama şuan ana ayak uydurup saçlarını okşamaya başladım.
"Yiğit ne kadar daha ilişkimiz yeni olsada bana her şeyi anlatabilirsin biliyorsun dimi ben seninle her anında olmak için buradayım." Dedim
"Biliyorum güzelim ama gerçekten düşündüğün gibi bir derdim falan yok yorgunum sadece." Dedi
"Olsun ben yinede söyliyeyim." Dedim ve saçlarını okşamaya devam ettim. Uzun bir süre sessiz durduk Yiğit'in nefesleri düzene girmişti uyuduğunu o an anladım. Bu anı fotoğraflamak istiyordum telefonuna uzandım kilit ekranını açtım şifresi yoktu. Kamerayı açıp onun fotoğraflarını çektim ve kendime attım. Uykusunu bozmadan yavaşça kalktım kafasının altına yastık koydum tekli koltuktaki battaniyeyi alıp üstüne örttüm ve saçlarının arasını öptüm ve tepsimi alıp çıktım evden. Kendi bahçemize geçerken abim gelmişti. Onun arabadan inmesini bekledim arabadan inip yanıma geldi çok şık olmuştu üzerinde siyah bir ceket pantolon beyaz gömlek vardı.
"Uu Mert Uğurlu yakıyorsunuz." Dedim
"Öyle mi Naz Uğurlu." Dedi
"Öyle öyle." Dedim
"Gel buraya gel." Dedi ve beni kolunun altına çekti.
"Nasıl geçti yemek?" Dedim
"Bildiğin iş yemeği nasıl geçebilirse." Dedi
"Sıkılmışsın belli ki." Dedim
"Eh biraz sen ne yapıyordun Yiğitlerde." Dedi
"Ya dün Yiğit abi benimle uğraşacak diye biraz üşütmüşte çorba yaptım götürdüm." Dedim
"Anladım, Melodi nerelerde ne yapıyor?" Dedi
"Han'la pasaport işlerini falan hallediyorlar." Dedim
"Bu ne ya bu sıra çok yakınlar geliyor bana." Dedi
"Atı alan üsküdarı geçmeden yakala abi." Dedim ve kolunun altından çıkıp eve girdim.
Kafasının karıştığını biliyordum ama gördüklerim bana bunu söylüyordu. Mutfağa geçip tepsideki kirli bulaşıkları makineye koydum ve odama çıktım. Ders çalışmam gerekiyordu kaç gündür salmıştım. Ders kitaplarımı çıkarıp telefonumu kapattım ve çalışmaya başladım.
Esnemekten canım çıkıncaya kadar ders çalıştım artık pes etmiştim ama verimli çalışmıştım. Kitabı kapatıp yatağıma geçtim pijamalarımı falan giymeden yatağıma yattım yarın cumartesiydi galiba umarım öyledir diyerek uykuya daldım.
Alarm sesiyle uyanmamıştım demek ki cumartesiymiş. Mutlu mutlu gözlerimi açtım uykumu alarak uyanmıştım komidinden telefonumu alıp saatte baktım. 12.10 geçiyordu annem nasıl oldu da uyandırmamıştı acaba.
Yataktan çıkıp puflarımı giydim ve aşağıya indim. Kahvaltı masasında kimse yoktu. Bahçeye baktım bahçedede kimse yoktu ee bunlar beni terk edip gitmişler mi ne yapmışlar. Cebimden telefonumu çıkarıp annemi aradım. 2 kere çaldıktan sonra açtı.
"Anne neredesiniz allah aşkına?" Dedim
"Memleketteyiz kızım." Dedi
"Anlamadım?" Dedim
"Babanın amcası rahatsızlanmış ondan apar topar kalktık Rize'ye geldik." Dedi
"Geçmiş olsun da kaç da çıktınız yola." Dedim
"Dün gece 4'dü galiba." Dedi
"İyi iyi dikkat edin babama çok selam söyle." Dedim
"Sizde dikkat edin annem önce Allah'a sonra birbirinize emanetsiniz." Dedi ve kapattık.
Melodi bugün gidiyordu galiba arayıp hiç bir şey söylemediği için bilmiyordum. Onun ismini girip mesaj yazdım.
"Bugün mü uçağın?" Yazıp yolladım.
"Evet." Yazdı anında
"Kaçta?" Yazdım
"1 saat sonra gelecek misin?" Yazdı
"Geleceğim 10 dakikaya gelirim size." Yazdım
Yukarı çıktım tam odaya gireceğim esnada telefon çalmaya başladı. "Yiğit abi" arıyor kayıtlı olduğu şekli değiştirmemiştim.
Bekletmeden açtım.
"Efendim." Dedim
"Nasılsın güzelim." Dedi
"İyiyim sen nasılsın nasıl oldun?" Dedim
"Çorbadan sonra çok daha iyiyim ne yapıyorsun?" Dedi
"Hazırlanıp Melodilere gideceğim bugün İngiltere'ye gidiyor." Dedim
"Tamam haber ver bana çıkarken bende geleceğim sizinle." Dedi
"Tamam görüşürüz o zaman." Dedim
"Görüşürüz." Dedi ve kapattık. Üstümü giyinmeden önce Nil'in odasına girdim fakat odasında yoktu bu evdeki kimse niye bana haber vermiyordu ya. Nil'i aramayı aklıma yazıp odama girdim. Havalar bir soğuk bir sıcaktı bugün aşırı soğuk günlerden biriydi o yüzden ona göre bir kombin bakmaya başladım.

ADA MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin