On İkinci Bölüm: Milat.

836 6 0
                                    

Günün ikinci bölümünden sonra selam^^

Yukarıdaki müziği açmayı lütfen unutmayın. Yorumlarınızı bekliyorum. Hatta tam buraya hangi saatte okumaya başladığınızı bırakın:)

Bu bölüm kitabın part2'si gibi bir şey, adını sırf bu yüzden MİLAT<

Bölüm sonunda görüşürüz^^


Bölüm sonunda görüşürüz^^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


On İkinci Bölüm: Milat.

"Karanlığa gömüldüm diye korkma, bazı karanlıklar aydınlık gibidir."


"Korkma, şarteller atmıştır. Bakıp geliyorum." Kerem orta sehpada duran telefonunun fenerini açıp, evin dış kapısının üzerindeki sigorta kapağını açıp incelemeye başladı.

"Burada bir sıkıntı yok, sanırım ampul duyları yandı." dedi sigorta kapağını kapatırken. "Hem hava çok kötü ondan da kaynaklanıyor olabilir."

"Ee ne yapacağız?" dedim üzgün bir sesle.

"Şömineyi yakarız, ev soğuk değil ama ateş ışığı aydınlık verir. Süs mumları da var. Sabaha kadar idare etsek yeter. Bir şekilde hallederiz..." dedi salonun girişinde durup bana bakarken.

"Tamam peki..." dedim telefonumun ekranını açıp saate bakarken. Neden saate baktım bilmiyorum. Belki de gece yarısına kadar hızlı olmam gerektiğini hatırlamak içindi bu kontrol edişim.

"Yukarıdayım ben." dedi ve salondan çıkıp, çalışma odasına geçti. Ev öylesine sessizdi ki rafların üzerindeki mumları teker teker yaktığını çakmağın sesinden anlayabiliyordum.

Mutfağa dönüp prizlerin çalışıp çalışmadığına baktım. Çalışmıyordu hiçbiri. Her yıl çok nadir de olsa böyle olur, saatlerce elektriksiz kalırdık. Ama o zamanlar, karanlıkta olmak bana iyi gelirdi. Saatlerce terasta oturur, yaktığım tütsünün havaya karışmasını izler dururdum. Lakin bugün, kenara çekilip oturacağım bir gün değildi. Yarın Kerem'in doğum günüydü ve ben, günün ilk saatlerinde kutlamak istiyordum onun doğum gününü. En sevdiği pastayı yapmalıydım. Allah'tan pasta yapmak için pastacı kekini, pasta kremasını yapıp dolaba koymuştum. Yoksa ne yapacaktım hayal bile edemiyorum.

Odaya çıkıp çekmeceleri karıştırmaya başladım. Gerçek bir mum bağımlısı olduğum için evde her daim mum olurdu. Hem de fazlasıyla. Büyük küçük bütün mumları yatağın üzerine atıp mutfakta hangileri daha uzun süre yanar diye ayırmaya başladım. Küçük mumların bazılarını terasa koyup mutfak için ayırdıklarımla birlikte aşağı indim. Evin içinde fare gibi geziyordum. Tıkır tıkır ayak seslerimi Kerem duyuyorsa eminim gülüyordur.

Elimin altında olmayacak şekilde mumları mutfaktaki raflara dizdim. Birini ocaktan yakıp diğerlerini yakmayı planlıyordum ama elektrik gittiği için ocak da çalışmıyordu. Çalışma odasının açık kapısından girip Kerem'den çakmağını almak aklıma. Hızla odasına çıkıp, yanına gittiğimde koca masanın başına geçmiş puzzle kutusunu masaya boşaltıyordu. Odanın neredeyse her yerinde mumlar vardı. Ve ışık açık olsa bu kadar aydınlanamazdı.

Taş EvHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin