Tanıtım.

1K 10 3
                                    

Selaaamm:)

Bir anda aklıma gelen ve aniden kendimi yazarken bulduğum yeni hikayemle buradayım.

Bu bir tanışma bölümü o yüzden okuyan herkes buraya okuduğu tarihi ve saati bırakırsa kiminle ne zaman bir araya geldiğimi daha rahat anlarım**

Destek olmak içinde buraya nokta (.) bırakabilirsiniz.

Oy yorum yapmayı lütfen unutmayın;)

İyi okumalar dilerim<3

İyi okumalar dilerim<3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


TANITIM

Bazen hiç uyanmak istemediğimiz rüyalara uyuyakalırız. Hatta o kadar gerçekçidir ki içinde bulunduğumuz durum, rüya olduğuna bile inanmayız. Rüya olduğunu gözler açılınca, asıl yaşamla burun buruna gelince anlarız. Bir de hemen uyanıp bir büyük bardakla soğuk su içmek istediğimiz kabuslar vardır. O tatlı rüyayı görürken açmak istemeyip açtığın gözlerini açmak için debelenir durursun. Nefes nefese uyanır, kan ter içinde kalırsın kimi zaman. Kalbin normalinden daha hızlı atar o an endişeyle. Korkunçtur içimize yerleşen duygu, insanı o korku bile uyutmaz saatlerce. Hatta gecelerce. Ama asıl korkunç olan uyanıkken de kabus görmektir. Çünkü gözlerini açsan da açmasan da o an gerçektir ve sen o korkunç olan kabusun başrolüsündür.

Ben değil hayalini kurmak, aklıma bile gelmeyecek olan kabusumun başrolüyüm. Üstelik bu kabusun sonu ne uyanmak ne de uyumaktı. Tek sonum ölüm gibi ve ben ölmek istemiyorum.

Ölmek istemiyorum...

-





Sözde bugün hayatımın en güzel günüydü. Bir insan neden doğum gününde evinde karanlıkta kalır ki? Üstelik bugün üniversite tercihlerimin de açıkladığı gündü. Hayalini kurduğum Gastronomi Bölümü'ne yerleşmiştim. Akşama kadar annemden, babamdan ve ağabeyimden bir tebrik mesajı bile gelmemişti. İstanbul'un bir ucundaki evime sırf beni merak etsinler diye yürüyerek gelmiştim ama ne arayan vardı ne soran. Üstüne üslük bir de evin elektrikleri gitmişti. İşin güzel kısmı koskoca evin bir jeneratörü bile yoktu. Annemlerin evde olmadığını fark etmiştim ama ağabeyim kesin evde olmalıydı. Nedenini bilmediğim bir şekilde her akşam biz evde olmasak da evde olur muhakkak evde olduğuna dair bir not bırakırdı onu rahatsız etmeyelim diye. Evin dev kapısını açar açmaz girişteki ayaklı anahtarlıkta gördüğüm mum birazda olsa mutlu etmişti beni. Çünkü bu, ağabeyimin evde olduğuna işaretti.

"Abii! Çok karanlık neredesin? Korkuyorum..." diye seslendim evine içine doğru. Sanki bunu söyleyeceğimi tahmin etmiş gibi cümlem biter bitmez sakince sesi geldi yukarıdan.

"Geliyorum güzelim..."

Çantamı ve montumu koridora bırakıp adımlarını ezberlediğim salona geçtim. Hava o kadar karanlıktı ki, oda ay ışığıyla aydınlanıyordu. Odanın tam ortasındaki geniş sehpada duran fotoğrafları göreceğim kadar aydınlık vardı. Yere çöküp fotoğraflara bakarken ağabeyim koridorun sonunda belirdi. Fotoğrafların hepsi annemle babam evlendikten sonra çekindiğimiz fotoğraflardı. Hatta birçoğu da gazete haberiydi.

Taş EvHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin