On Yedinci Bölüm: Yan Oda.

806 6 0
                                    

Hepinize çokça selamm, nasılsınız??

Dilerseniz çok uzatmadan bölüme geçelim. Zaten yeterince uzak kaldık<3

Yukarıdaki müziği açıp, oy ve yorum atmayı lütfen unutmayın. İyi okumalar dilerim^^

 İyi okumalar dilerim^^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


On Yedinci Bölüm: Yan Oda.

Hayatım boyunca sevdiğim, sevebileceğim tek renk beyazdı. Saf, duru, albenisi olan bir renk gibi gelirdi. Renkleri orantısız bir biçimde birbirine kattığımız zaman çok abes şeyler ortaya çıkardı. Beğenmeyeceğimiz, hatta görmek dahi istemeyeceğimiz renkler. Ama her birinden yeterince aldığımız zaman tek bir renk oluşuyordu. Beyaz.

Bende beyaz gibiydim. İçimdeki, ban farklı şeyler yaşatan duygular birleştiği zaman kendim oluyordum. Biri olmasa bu duyguların, ben eksilmiş olurum. Adımın Farah olmasına gerek kalmaz. Eksilir, kaybolur, yok olurum.

Beyaz.

Beyaz olmak için, tertemiz görünmek için; önce kirlenmek gerekiyordu. Bin bir çeşit renkle yıkanmak ve beklemek. Beyazdım eskiden. Her türlü duygunun alasını yaşadığım için, beyazın ta kendisiydim hatta. Ama dozu vardı tabii bu duyguların. Ne eksik ne fazlaydı.

Ama gün oldu, sevgim artmaya başladı. İşler de rayından çıktı haliyle.

Gün oldu sevgim öncekine göre daha da arttı. Bu sefer rayından çıkan sadece işler değildi. Hayatımda kayıyordu hiç bilmediğim yollara. Ve ben farkında bile değildim.

Sonra öyle bir gün geldi ki, sevgimi hem arttırmak hem de ikiye ayırmam gerekiyordu. Benim bedenimde, benden bir parçaya da sevgimi vermeliydim. Ama beyaz olduğum için, dozunu kaçırmamam gerekiyordu hayatımda sahip olduğum her şeyin. Ben hep dozunu kaçırmayı tercih ettim.

Hayatım boyunca yaptığım en büyük ve ikinci hata da bu zaten.

İlki, Kerem'di. Kerem'i fark etmemem.

İkincisi de bebeğimdi. Bebeğimi sevmek istemem.

Artık en sevdiğim renk beyaz değildi. Ben artık siyahtım, simsiyah.

Bugün hastaneden taburcu olmamın üzerinden tam bir ay geçmişti. Ben tam bir aydır, koskoca evde yalnız kalmaya çalışıyordum. Çünkü ne annem ne babam ne de Kerem buna müsaade etmiyordu. Yalnız kaldığım zaman kendime zarar vermemden korkuyorlardı. Ama neden kendime zarar verecektim ki?

O gün evimize yapılan saldırı da kurşunlar bir tanesi kaburga kemiklerimden birine isabet etmişti. Yapılan müdahaleler, girdiğim ameliyat beni hayata geri döndürmüştü. Ama bebeğim, geçirdiğim ağır ameliyatı ve bana verilen ağır ilaçları kaldıramadı. Ben daha kendime bile gelemeden o benim bedenimden ayrılmak zorunda kaldı. Daha yeni yeni oluşan bedeni bu denli zor şartları kaldıramadı.

Taş EvHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin