Yirmi Altıncı Bölüm(FİNAL): Deniz'in Evi.

769 6 0
                                    

Ve Final!

Bölüme geçmeden önce yukarıya bıraktığım müziği açmayı lütfen unutmayın. Bölüm sonunda uzun uzun konuşacağımız için şimdi bölüme geçelim. 

İyi okumalar dilerim^^

İyi okumalar dilerim^^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Yirmi Altıncı Bölüm: Deniz'in Evi.

Yemek masasını beraber toplayıp, Kerem'in benim için aldığı kitapları yerleştirmiştik. Sıcak havaya rağmen demli çaylarımızı içip akşama kadar yaptığımız şeyleri birbirimize anlatıp durmuştuk. Saat ilerledikçe üzerime çöken uykuyu fark edip 'Hadi artık yatalım, geç oldu.' demişti. Kerem duşunu alıp üzerine bir şeyler giyerken ben duşa girmiştim ve şimdi saçlarımı kurutuyordum. Saçlarıma son kremi de sürüp tararken gözlerim karnıma kaydı. Tarağı lavaboya bırakıp iki elimle beraber karnıma dokundum.

Hamileydim.

Tam 9 haftalık bir can vardı içimde. Öncekinde olduğu gibi Kerem'e nasıl söyleyeceğimi düşünmek yerine hamile olma ihtimalimin olduğunu çünkü vücudumun birçok anlamda düzensiz olduğunu sakin bir dille ona anlattım. Bu sefer panik yoktu. Oldukça sakin ama bir o kadar büyük heyecanlarla hastaneye gidip kan tahlili verdim. Kerem tabi ki de başımdan ayrılmamıştı. Hamile olmama ihtimalim de vardı ve Kerem, bu ihtimali sürekli kendisine hatırlatıp içindeki bitmek tükenmek bilmeyen heyecanı hafifletmeye çalışmıştı.

Ama ben hamileydim ve biz bunu öğrendiğimizde 4 haftalıktı içimdeki küçük insan. Ona hala bebeğim demeye dilim varmıyordu. Çünkü neyi sahiplenmeye kalksam kaybediyordum. Lakin çok heyecanlıydım. Oturup hüngür hüngür ağlayacak kadar da duygusallaşmıştım. Artık herkes üzerime daha çok titriyordu ve bu da benim bi' tık canımı sıkıyordu. Kaçırılmamdan, eziyet görmemden ve en önemlisi öldürülmemden korkuyorlardı. Başta da annem. Çünkü Özcan'ın babası -hala ona kendi babam diyemiyorum- bu hamileliği duymuştu. Duymama gibi bir ihtimal yoktu desem daha doğru olur. Huzurumuzu kaçırmak, canımızı yakmak için bir şeyler yapmasından bende korkuyordum. Ama korkum eve girdiğim anda geçiyordu. Evim benim güvenli alanımdı. Çünkü bu evde Kerem vardı. Hayatım. Öyle mide bulantısı çeken, kokuya hassaslaşan ya da ne bileyim hamileliğin getirdiği dezavantajları yaşayan biri olmadım. Günüm mutfakta geçiyordu ve ben yemek yaptıkça daha mutlu oluyordum.

Ellerimi karnıma daha da çok sardım. Çünkü avuçlarımın arasında bir dünya vardı ve bu dünyanın kısa süreliğine de olsa evi bendim. Bu... çok farklı bir histi. Eskiden hayalini bile kurmak istemeyeceğim bir şeyi yaşıyordum ve bundan çok mutluydum.

Keşke duyguların dili olsa da konuşsa denilen bir durumdayım.

"Farah, güzelim..."

Ne kadar zamandır aynanın karşısında duruyorsam, meraklanmıştı herhalde. Lavaboya bıraktığım tarağı çekmeceye yerleştirip kapıyı araladım.

Taş EvHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin