[ONZE]

1.1K 72 26
                                    

Yazım yanlışları falan varsa sorry, çünkü kontrol etmeden atıyorum. Ayrıca hatalar fazla sinir bozuyorsa yorumlarda belirtin ki düzeltebileyim, değil mi? :)

Neysee...

İyi okumalar🌟
________

Berbat başlayan okul, ateşimin tekrar yükselmesiyle daha da berbatlaşırken, Fransızca dersinin ortalarında sıramda kıvranmaya başladım. Deli gibi terlemiştim ve derin, aynı zamanda da kesik kesik nefesler alıp veriyordum.

Revire gitmek için izin istemek için titreyen elimi kaldırıp Bay kim'in odağını kendi üstüme topladım. İlk başta soru soracağımı sanmış olmalı ki, bana döndüğünde bakışları donuktu, ama artık nasıl görünüyorsam, bir kaç saniye suratıma baktıktan sonra aniden kaşları çatıldı.

"Jungkook iyi misin, sorun ne? Neyin var?" Sesi endişeli çıkmıştı ya da ateşim olduğu için bana öyle gelmişti, beynimin bir başka oyunu olabilir.

"Şe...şey bay kim, ben kendimi iyi hissetmiyorumda. Revire gidebilir miyim diye izin isteyecektim." Diye hırıltılı bir sesle soluduğumda, kaşları daha da çatılmıştı.

"Git, git tabii ama birisi seninle gelsin. Jimin, arkadaşına revire kadar eşlik et." Diye hızlı hızlı konuşmuştu.

Jimin ise anında onaylayıp ayağa kalktı ve kolumdan kavrayıp beni de yavaşça ayağa kaldırdı. Sendeleyerek adımlarına ayak uydurmaya çalışırken, Bay kim'in keskin bakışlarının üstümde dolandığını hissediyordum. Ve kapıdan çıkana kadar da gözleri üzerimdeki odağını kaybetmemişti.

"Sağ ol chim." Sınıftan çıktığımız gibi, minnettarlığımı mahçup bir sesle dile getirdim.

"Ne demek kookie, arkadaşız biz. Ayrıca hocadan sen izin istemeseydin, ben isteyecektim o izni. Dersin başından beri seni izliyordum ve kötü görünüyordun. Yani benden önce davrandın kook." Diye resmen şakımıştı. Chim neşesinden asla bir şey kaybetmiyor. Çok enerjik ve bu yüzden gittiği her yerin moral seviyesini yükseltiyor. Ve, ah, arkadaş mı? Birisinin bana "arkadaşım" diyeceği kadar değer vereceğini hiç düşünmezdim doğrusu. Birisinin arkadaşı olmak, güzel hissettirmişti.

"Hem ayrıca sen dökül bakayım. Neyin var? Ne zaman hasta oldun kook? Yahu onu geçtim, beni neden aramadın kötüleştiğin akşam! Bay kim bugün demesesydi hiç haberim olmayacaktı ya! Yani aşk olsun kookie..." Diye homurdanınca kıkırdadım. Sinirli hali onu fazlasıyla sevimli yapıyor.

"Üzgünüm chim, seni kızdırmak istemezdim. Ben, sen meşgulsündür diye arayıp rahatsız etmek istemedim. Sınavlarına çalışacaktın çünkü. Neyse işte geçti gitti, boşver. Ama bir daha ki sefere ilk seni arayacağıma emin olabilirsin." Diye sevimlice konuşup onunda gülümsemesine sebep oldum. Sinirliyken ne kadar tatlı da olsa, kaşlarını çatmasını sevmemiştim. Ona gülümsemek daha çok yakışıyor.

"Peki peki, affettim. Ama bir daha olmasın ha, döverim!" Dediğinde ikimizde gülmüştük. Ağrılarımı unutabildiğim ilk an, bu an olmuştu...

****

Revire girdiğimizde hemşire noona bizi gülümseyerek karşılamıştı. Neyim olduğunu söylediğimde ise bir serum takıp beni sedyeye yatırdı. Ayrıca serum bittiğinde burada kalmamı ve bir kaç saat daha dinlenmemi söyledi, sonra bir kaç tane de ilaç yazıp yanımdan ayrıldı. Bu sırada yanımda olan jimin'e teşekkür edip sınıfa gitmesini söyledim. Sınavlar yaklaşıyordu ve benim yüzümden derslerden geri kalmasını istemem. Zaten bunu düşündüğümü bildiğinden, beni ikiletmedi ve bana son kez geçmiş olsun dileyip kendime dikkat etmem hakkında bir kaç öğüt verdikten sonra gitti. Tabii gitmeden önce yanağıma da sulu bir öpücük kondurdu. Öptükten sonra koşarak çıkmıştı, arkasında kıpkırmızı kesilmiş bir ben bırakarak.

professeur de français || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin