Yattığım yerden hışımla doğruldum ve yatağımın üzerinde duran telefonumu alarak hırkamın cebine attım. Yataktan kalkarak odamdan çıktım ve alt kata inip dış kapının yanına vardım. Ayakkabılığın üstünde duran ev anahtarını pantolonumun cebine tıkıştırıp, saatin kaç olduğuna bakmadan evden çıktım.
Hiç düşünmeden hareket ediyordum, düşünseydim şu anda evde kalmaya devam ederdim.
Bir tek benim olduğum boş sokakta ilerlerken bana köpek havlamaları eşlik ediyordu ve ben kendimi bir korku filmindeymiş gibi hayal etmeden duramıyorum. Kendi kendimi korkutma seansım bittiğinde çoktan taksi durağına varmıştım ama görünürde kimse yoktu. En sonunda telefondan saate bakmayı akıl ettiğimde saatin gece 3'e geldiğini gördüm. İşte düşünmeden alınan bir kararın sonucu. Bazen gerçekten aptal olabiliyorum.
Yürüme gitmeye karar verdiğimde içimden kendime söve söve ilerledim. Hatta bir ara korkudan dolayı koşmaya başladım. Karşıma çıkan sokak köpekleri ile de anlık kalp krizleri geçirdiğimde, nihayet istediğim yere ulaşmıştım. Bu saatte kim bilir kaçıncı rüyasını görüyordu ama ben aptal özlemim yüzünden kendimi burada bulmuştum. Okullar 1 hafta tatil olduğu için onu bu 1 hafta boyunca asla görememiştim. Tabii bu sürede düşünecek zamanım da bol bol olmuştu, fakat işin içine özlem girmişti işte. Peşimi asla bırakmayan lanet olası bir özlem...
Derin bir nefes alıp kapı ziline bastığımda içeriden hiçbir ses gelmedi. Bu sefere zile basıp bırakmak yerine basılı tutmaya başladım. Umarım komşuları fazla rahatsız etmeden Taehyung'u uyandırmayı başarabilirim. 1 dakika, 2 dakika derken tam 6 dakika sonra içeriden sesler gelmeye başlamıştı ve ben de sesi duyduğum gibi elimi zilden çekmiştim. Bir ara elim zildeyken uyuya kalacaktım.
Çok geçmeden kapı açıldığında görüş açıma uykulu bir Taehyung girdi. Gözü uykusunu alamadığı için kızarmıştı ve dudakları şişmişti. Şu an benim gözümde bir bebekten farksız bir hâlde karşımda merakla ve biraz da şaşkınlıkla bana bakıyordu.
"Jungkook?" Sesi yeni uyandığını belli edercesine boğuk ve çatallı çıkmıştı.
"Selam. Gecenin bu saatinde rahatsız ediyorum ama yatağında bana da yer var mı?" Diye masum bir sesle şirince konuşmama karşılık Taehyung'dan minik bir gülümseme kazanmıştım.
"Geç içeri başımın tatlı belası." Dedi ve biraz yana kayarak geçmem için bana yer açtı. Ben de memnuniyetle benim için açılan boşluktan içeri sızdım ve hiç beklemeden odasına ilerledim. Arkamdan kapıyı kapatıp o da peşime takıldı.
Odasına girdiğimde dağılmış yatağa bakıp iç geçirdim. Bu yatağı farklı bir şekilde dağıtmak vardı...
Üzerimdeki hırkayı çıkarmadan önce cebimden telefonumu çıkartıp komidinin üzerine koydum ve ardından hırkamı çıkararak bir kenara fırlattım. Ardından hiç beklemeden Taehyung'un sıcaklığıyla ısınmış yatağa girip, üzerime yorganı çektim ve başından beri gözlerini benden ayırmadan beni izleyen Taehyung'a bakmaya başladım. Bu hâllerimi yüzünde minik bir tebessümle izliyordu.
"Ben seninle ne yapacağım acaba? Davranışların çok tutarsız kook. Gecenin 3'ünde ev basmakta nedir? Senin yüzünden kafayı yiyeceğim." Diye söylene söylene ışığı kapattı ve yatağın etrafında dolaşıp, yorganı kaldırarak yanımdaki boşluğa yattı. Taehyung üzerini örterken, ona doğru döndüm ve dikkatle yüzünü izlemeye başladım. Çok özlemiştim, çok fazla özlemiştim.
Taehyung'ta bana doğru dönerek yattığında, beni belimden yakalayarak kendisine doğru çekti. Burunlarımız birbirine değecek kadar yakınımda durduğunda kalbim bu ani yakınlıkla tekledi. Siktir!
"Söyle bakalım, gecenin bir yarısı evime gelecek kadar aklını kurcalayan şey ne?" Diye fısıldadı. Sanki birimiz yüksek sesle konuşsa bu an bozulacak gibiydi.
"Özlemiş olmam sayılır mı? Çünkü seni gerçekten de çok özledim." Diye ağlamaklı bir tonda fısıldadığımda belimdeki elini enseme çıkardı ve yüzümü kendisine çekerek kafamı boyun girintisine bastırdı.
"Şşş, tamam güzelim. Sakın ağlama, ağlamana dayanamıyorum." Kulağıma çarpan sıcak soluklar eşliğinde fısıldamasına karşı kafamı onaylarcasına salladım. Bir müddet bu şekilde dururken saçlarımın üstünde dudaklarını hissettim. Saçlarımı öperken, burnunda derin nefesler alıp kokumu derince soluyordu.
"Taehyung..."
"Efendim güzelim?"
"Bir daha birbirimizden ayrı kalmayalım, olur mu?"
"Artık sen istesende senden ayrı kalmam kook. Bu 1 hafta bana yetti. Kafayı yiyecekmiş gibi hissettim, senden ayrı kalmak berbattı."
Taehyung konuşurken dediklerini zar zor anlaya bildim. Uyku beni kendisine çekiyordu. Zaten dediklerini sonuna kadar dinleyemeden kendimi uykunun kollarına teslim ettim. Bu, huzurla uykuya daldığım sayılı anlardan birisiydi ve ben bunun son olmasını asla istemiyorum.
________________________________________
Annyeonghaseyo yorobun!Nasılsınız?
690 kelime yazmış olduğuma bile şükredeceğim bir bölüm oldu bu.
Yahu 5 tane kurguya yb yazmaya başladım ve hepsi maks 450 küsür kelime oldu. Devamı yok, tıkandım kaldım.Şimdi gidip bir tanesini veya 2 tanesini tamamlamaya çabalayacağım, tamamlarsam yayınlayacağım. Hadi bana kolay gelsin.
Ve finale 3 bölüm kaldı...
~
Beğendiyseniz oy ve yorum atmayı unutmayın.
Dedik ve zor bela yazılmış bir bölümün sonuna geldik.
Yeni bölümlerde görüşürüz canlarım~👐🏻
Sağlıcakla kalın, hoşça kalın💜
__
ŞİMDİ OKUDUĞUN
professeur de français || Taekook
RomanceMatematik profesörü olan Kim Taehyung, matematik yerine fransızca öğretmenliğini tercih etti. Fransızca öğretmeni olarak atandığı ilk okul, Jeon Jungkook'un okuduğu okuldu. *Tüm hakları saklıdır.