Tam yatıcaktım. Dedim bi bölüm kitap okiyim. Çünkü bölüm atmak yoktu aklımda. Ama yeni bölümü gelen kitabıma bakarken bi önceki bölüme attığınız yorumları gördüm. Ve hemen yazdım bu bölümü ve yatmadan da atıyorum biraz geç bi saat.
Çooook teşekkür ederim. Severek okuyan birileri varmış. Çok mutlu oldum inanın bana.
Hepinizi çok seviyorum...
~
"Irmak bu ev neden böyle kokuyor"
Kapıyı açtığım anahtarı tekrar çantama atarken içeri giren Tunanın yüzünü ekşitme nedeni olan kokuyu kokladım. Ağır deterjan kokusu vardı. Sabah çıkarken farketmemiştim ama şimdi fazlaca anlaşılıyordu.
Salona geçip kurulan arkadaşımın arkasından girip karşısına oturdum.
"Evi temizledim o yüzden."
Bana anlamsız bakışlar atıyordu.
"Sen ve temizlik. İnanim mi Irmak?"
Piç piç gülüyordu karşımda. Gözlerimi devirdim.
"Ev ceset değil çamaşır suyu kokuyor Tuna"
Böyle şüpheci bakması beni rahatsız etmişti. Üstümden bi ürperti geçti. Kollarımı birleştirerek belli etmemeye çalıştım.
"Evet ev temizlik kokuyor ama sen yapmadın bu temizliği değil mi? Sen çamaşır suyunu içilen bir şey sanıyorsu..."
Cümlesini bitirmeden kahakha atmaya başladı. Küçükken böyle bi iddam vardı doğru. İçmeye de çalışmıştım ve gözümü hastanede açmıştım. Ama denemeden bilemezsin değil mi? Belkide içilen bir şeydi ama bunu insanlar bilmiyordu da yanlış kullanıyorlardı. Şeffaf oluşu beni aldatmıştı. Ama öğrenmiş oldum içilmiyormuş.
İkimizinde aklına dolan anılarla sırıttık. Tuna bir şey hatırlamış gibi yüzünü hüzün kapladı.
"O zamanlarda her şey daha güzel di Irmak."
Benimde gülüşüm soldu. Gözlerimi Tunaya çevirdim.
"Hüseyin amca benide kendi oğlu gibi gördüğünden bi yaramazlık yaptığımızda banada kızardı hep."
Burukça gülümseyerek söyledi bunları.
Sağ elimde başlayan titreme tüm vücudumu sarmaya başladığını hissettim. Dayanmak zorundaydım. Şimdi olmaz. Hareketlerimi kontrol altında tutmaya çalışıyordum. Bu sırada Tuna eski anıları (çoğunlığu ben Tuna ve babamla olan) anlatıyordu.
Ağzıma yayılan kan tatıyla dudağımın içini kanattığımı farkettim. Bakışlarımı halıya sabitlemiştim.
"Irmak!"
Endişeli sesi işitince, ne zaman yanıma gelip oturduğunu anlamadığım Tunayı farkettim. Yüzde korkunç bi endişe vardı.
"Irmak iyi misin neyin var"
Yüzüm nasıl görünüyordu bilmiyorum ama iyi görünmediği kesindi. Hemen kendimi toparlamaya çalıştım ve yüzüme bi gülümseme yerleştirdim.
"İyiyim Tuna yanlızca..."
Gözlerimi kapatıp açtım.
"Babam hala eve gelmedi."
Endişeli yüz ifadesi yerini hüzne bıraktı.
"Evet anlıyorum seni. Ama iyi görünmüyorsun Irmak. Son bir kaç aydır, yani Hüseyin amcadan haber almayı kestiğimizden beri iyi değilsin. Son bir kaç gündür eski Irmak geri geldi diye seviniyordum. Rüzgar sana iyi geldi diye düşündüm. Ama biliyorum sen iyi değilsin."