Boğazım da hissettiğim kuruluk tahriş hissi uyandıracak kadar yoğundu. Su ihtiyacıyla yanıp tutuşuyordum. Gözüme ilişen ilk kapıyı açtım, aynanla bakışınca buranın banyo olduğunu anlayıp musluğa doğru koştum. Şuan suyu nerden içtiğim hiç önemli değildi, yutkunucak tükürüğüm bile kalmamıştı.
Koşarak musluğa ulaşıp suyu açmayı denedim. Lanet şey. Sular akmıyordu.
Başımın döndüğünü hissediyordum. Aynadaki yansımam cılız ve yorgun duruyordu. Saçlarım her zamankinden daha dağınıktı. Oksijenim tükeniyor gibiydi. Ellerimi lavabonun kenarlarına koyarak güçaldım. Ayakta zor duruyordum. Hiç dermanım yoktu.Gözlerim kapandı. Yere doğru kaydım. Hışırtılar çıkartan musluk tekrar gözlerimi açmamı sağladı. Hevesle şiddetli bir şekilde akmakta olan suya baktım ve içmek için hiç zaman kaybetmedim. Elimi musluğa dayamış ağzımıda elime dayamış bir vaziyette suyu içiyordum. Ama asla susuzluğum geçmiyor aksine daha çok susuyordum.
Ağzıma dolan metalik tatla geri çekildim. Musluktan akan koyu kızıl sıvı ellerimede bulaşmıştı.
Bu...
Kandı.
Tadını hatırlıyorum. Çok net bi tadı vardır. Her zaman kokusunu ve tadını her şeyden ayırt edersiniz.
İçimin tamamen bu sıvı ile kaplandığını hissediyordum. Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda, alt dudağımdan akıp çenemi ve ön gövdemi tamamen kaplayan kanlara baktım.
Yanlız değildim.
Duvarlar ve tavanda dahil olmak üzere her yer koyu kan kırmızısına boyanmıştı.
İyi tarafından bakmak lazım artık beni öldürmek üzere olan kuruluk gitmiş yerini kusmamı sağlayacak kan tadına bırakmıştı.
Kanlı ellerimle kapıya uzanıp tuttuğumda metal kup oldukça sıcaktı.
Kapı bi odaya açıldı. Ben burdan mı geldim? Bura Rüzgarın odası mı? Öyle gibi hissediyorum.
Admımı attığım da ayağımın altında nem hissettim. Görünürde bişi yoktu ama sanki vıcık vıcık bir yere, bir şeyin üstüne basıyor gibiydim. Çiğ etin üstüne basmak gibi.
"Rüzgar!"
Belki buralardadır. Biraz etrafa bakındım. Bir kaç kapı açtım art arda.
Gözlerim karardı. Tekrar açtığımda bir kapı daha vardı önümde. Açıp içeri girdiğimde Rüzgarı gördüm.
Burası evimin mutfağı. Ve Rüzgar tezgahın önünde tamamen çıplak bir şekilde bir şeylerle uğraşıyordu.
"Rüzgar?"
İstemsizce titrek çıkmıştı sesim. Arkası bana dönüktü.
"Ah Irmak okuldan geldin mi? Bende sana yemek pişiriyordum"