BÖLÜM 1

2K 96 164
                                    

İlayda Akça (Efseryan)

"Hadi! Buradan çıkmamız gerekiyor." dedim Oğuz'a. Korku ile arkasına bakıyordu. "Ya yakalanırsak?" dedi. "Yakalanmayacağız. Her şey planladığımız gibi gidiyor. Onlar toplantı da ve ben kanatlarımız üzerindeki kontrollerini kaldırdım." dedim.

Ardından "Bir şey olursa kaçmanız için elimden gelen her şeyi yapacağım. Siz yakalanmayacaksınız!" dedim güven vermek istercesine.

Elimi tuttu. "Seni bırakmam." dedi korkudan arınmış bir ifade ile. Gülümsedim.

Oğuz böyleydi. Biraz önce de yakalanmaktan korkmuyordu. O bize bir şey olur diye korkuyordu...

"Hadi gidelim!" dedim. Emin ve hızlı adımlarla koridorun sonuna ilerledik. İzel ve Eliz bizi orada bekliyordu.

Ben su,oğuz hava,İzel ateş ve Eliz toprak gücüne sahipti. Ancak hepimiz birbirimizden farklıydık.

Ben bir periydim. Oğuzun melek kanadı denebilecek gibi bembeyaz büyük kanatları vardı. İzel'in kanadı ejderha kanadı gibiydi. Eliz'in kanadı ise orta boyutta yeşildi ve yapraklı gibiydi.

Onlara bir tür belinlenmemişti. Onlara ve başka çocuklara farklı deneyler yapılmıştı ve geriye onlar kalmıştı. Her deneyden bir kişi olarak...

Ben ise tek su perisiydim. Diğerleri buz perisiydi. Ve ben kamufle olabiliyordum. Hem görünmez olabiliyorum hem de kanatlarımı yok edebiliyordum. Onları yok edince çıkartana kadar normal bir insan gibiydim.

Oğuz,İzel ve Eliz de hem tek kurtulan deneklerdendi hem de benim gibi kamufle olabiliyorlardı.

Bazen güçlerimiz kontrolden çıkıyordu ancak kamufle özelliğimiz asla yok olmuyordu. İstemeden elementlerimizi kontrol ettiğimiz oluyordu. Bunun tek nedeni de sinirdi.

Aşırı sinirlenince güçlerimiz kendiliğinden devreye giriyordu. Bir keresinde buradaki zorbaya sinir olduğumda onu su ile havaya uçurmuştum.

Ceza olarak kanatları koparıldığından metrelerce yükseklikten aşağı düşmüştü.

Ama ufak tefek kırıklar ile yaşıyordu. Bir periyi başka peri öldürmediği sürece ölmezdi. Ve güç ile ölmezlerdi. Sihir ile güçlendirilmiş büyülü bıçaklar ile bıçaklanınca ölürlero.

Ben hariç. Etrafımda bir kalkan vardı. Ancak hastalık gibi şeylerden korunamıyordum. Yani her türlü ölümcül hastalık ile ölebilirdim.

Oğuz,İzel ve Eliz de öyleydi. Onlara kimse fiziksel bir zarar veremezdi. Sadece hastalık ile ölebiliyorlardı ya da ömürleri bittiği zaman ölüyorlardı.

En azından bize verilen bilgi buydu.

"Hola! Dünyadan İlayda'ya!" dediğini duydum İzel'in. Bir kaç defa gözlerimi kırpıştırdım.

"Yine geleceği mi gördün yoksa!?" dedi Eliz.

Evet. Bir de bu vardı. Gelecekte su kaynaklarının yanında bir olay olacaksa bunu görebiliyordum. Şu benim gözlerim gibiydi.

"Hayır... Sadece sonunda buradan çıkacağımızı düşünüyordum.." dedim.

Başlarını salladılar.

Bahçeye çıktık. Tüm görevliler toplantıdaydı. Periler ise içeri de uyuyorlardı. Eliz uyumaları için özel bir karışım hazırlayarak yemeklerine koymuştu.Asla uyanmazlardı.

Kanatlarımız üzerinde olan kontrolleri de onlar toplantı da iken kaldırmıştım.

Eğer kaldırmasaydım buradan çıktığımızda kamufle olsalar bile bir şekilde buraya geri getiriyorlardı. Neyseki bir daha bağlayamayacakları bir kodlama ile bu bağı kaldırdım.

EFSERYAN AİLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin