BÖLÜM 16

118 9 7
                                    

Arel Yılmaz

Arabanın kapısı açıldığında endişeyle Eylem'e döndüm. "Ne oldu?" dedi merakla. Eylem derin bir nefes aldı. "Senden, Ares'ten,Duman'dan hatta benden bir tane daha var farkındasın değil mi?" dedi. Başımı salladım.

"O anın endişesiyle buna şaşıramadım bile..." dedim. "Farklı evrenler cart curt. Çok düşünme. İlayda o evrende olan bazı şeyleri görmüş sadece. Ya da bu evrende olacak bir şeyi... Onu tam olarak çözemedik." dedi.

"Nasıl yani?" dedim. "İlayda şu an uyanık. Gördüğü birkaç şeyi anlattı... Şu durumdan bir kurtulalım, daha detaylı konuşacağız." dedi. "Burada kal Arel. Ben geri dönüyorum." dedi ve uzaklaştı.

Başka bir şey sormaya fırsatım olmamıştı.

Arabaya döndüm. İlayda uyanıksa ne gördüğünü anlatabilirdi belki?

İçeri baktım. Ancak İlayda burada değildi. "İlayda!?" dedim etrafa bakınırken. Az ileride gördüm. Binanın bahçesindeki küçük bir gölün önündeydi.

Yanına ilerledim. Dizlerini kendine çekmişti,kollarını dizlerine dolamıştı ve başını dizine yaslamıştı. Öylece olduğu yerde sallanıyordu.

Tam arkasında durdum. "Git başımdan Arel." dedi. Sesi boğuk çıkmıştı. Derin bir iç çektim. "Neden yalan söyledin? Onlarla görüştüğünü bize söyleyebilirdin." dedim. Başını kaldırdı. Ufak bir kıkırdama duydum.

"Yine başlama Arel. Ayrıca sana git dedim. Kanatlarımı iyileştirmeye çalışıyorum." dedi. Ardından tekrar başını dizlerine yasladı.

"Böyle mi iyileştiriyorsun?" dedim. "Sana ne?" dedi. Elimi omzuna koydum. "Kanatların olmadan gücünü kullanamıyor musun?" dedim.

Ani bir hareketle bileğimi tuttu ve ters çevirdi. Ayağa kalktı. "Sana git dedim değil mi?" dedi sert bir şekilde.

"Gitmiyorum." dedim. Bu yaşadıklarından sonra onu tek bırakamazdım. "İyi, ben giderim o zaman." dedi. Gürültünün geldiği o alana baktı.

"Sakın gitmeyi bile düşünme!" dedim. "Düşünmeme gerek yok zaten." dedi kendinden emin bir ifade ile. Oraya doğru koşmaya başladı.

"İlayda!" dedim arkasından koşarken. Ancak o çoktan o alana girmişti.

Hemen ardından ben de girdim. Büyük bir kargaşa vardı. Buradan kimseyi seçemiyordum...

Biraz daha net görmek için yaklaşacakken birisi tarafından ittirildim. Bu kişi diğer bendim.

Şaşkınlık ile ona bakarken "Onun burada ne işi var!? Onu sana bırakmışlardı!" dedi İlayda'yı göstererek. "İnatçı! Dinlemiyor beni." dedim.

Niyeyse yüzündeki sert ifade yerini şaşkınlığa bıraktı. Ardından kendini toparlamaya çalıştı. "Bugün evimize gideceğiz gibi görünüyor. Sana bir tavsiye... İlayda ile birlikte olmayın." dedi. Ardından hızla uzaklaştı.

Bu da ne demekti be!?

🦋🧚🏻‍♀️

İlayda Efseryan

Arel ağlar ile ejdarhayı kapladı. Yorulduğu için olsa gerek kolayca yakalanmıştı ejderha. Çocuk "Bırakın onu!" diye bağırdı.

İzel ona vuracağı sırada geriye çekildi. Eli ile başını tuttu. Bir şeyler diyordu ama ne dediğini duyamıyordum.

Bir anda ışık saçtı. Güçlü bir bağırış ve bu patlama bizi biraz geriye savurmuştu. Ancak yıkılmamıştık.

Ses kesildi ve ışık söndü. Çocuk bir anda yere düşmeye başladı. İzel uçup onu tuttu ve yavaşça yere bıraktı.

EFSERYAN AİLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin