BÖLÜM 30

18 2 15
                                    

İlayda Efseryan

Abimler ile eğlenceli bir gün geçirmiştim. Bir animasyonun ardından bir de korku filmi izlemiştik. Gerçi her sahnede gözümü kapattıkları için ben izleyememiştim.

Orada daha korkunç şeylerle karşılaştığımı bilseler yaparlar mıydı bunu? Sanırım yaparlardı. Korkmayacağımı bilselerde yaparlardı çünkü o an korkmamı istemezlerdi. Kendileri korktuğu hâlde ellerinin ilk uzandığı gözler benim gözlerim olmuştu, korumak istemişlerdi.

Şimdi ise hepimiz odalarımıza dağılmıştık. Ders çalışıyorlardı. Yarım bıraktıkları eğitimleri vardı. Yaz gelmiş olsa da bunu bırakamazlardı. Akay abim sınıf tekrarı yapacaktı. Oflaz abim de aynı şekildeydi. Batu abim ise üniversite sınavı için çalışıyordu.

Ben ise şu an odamda öylece oturmuş düşünüyordum. Benim de okumam gerekiyordu ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. Orada dersler almıştım, hepsini de çok net hatırlıyordum. Ama bu oradaki gibi bir sistem değildi.

Ben yedi yaşında kaçırılmıştım. Kayıp olduğum için sınıf geçirmemişlerdi tabii ki. Babam ve annem bunu halledeceklerini söylemişlerdi. Ama zaten yazın ortasındaydık, o yüzden kendi işleriyle ilgileniyorlardı.

Yakında olacak bir savaş vardı. Belki de ölecektim, bilmiyorum. Ama düşündüğüm şey eğitimdi. Çünkü bu millette eğitim sistemi garipti.

Cama atılan bir taş ile düşüncelerden sıyrıldım. Uzandığım yerden doğrulup oraya baktım. Sonra biri balkona atladı.

Gördüğüm yüz ile bıkkın bir nefes verdim ve ilerleyip camı açtım. "Yine ne var?" dediğim sırada bileğimi tuttu ve arkasını dönerek bir yere ağ attı.

"Hey!"

Kısık sesle tepki gösterdiğim ve bileğimi kurtarmaya çalıştığım sırada umursamadan ağı çekti ve beni çekip öne doğru bıraktı. Korkuyla ona baktığım sırada belime sarıldı ve öyle ağ atmaya devam etti.

"Gerizekalı! Aptal! Mankafa! Beyinsiz!"

Az önce beni çekip bileğimi bırakmıştı ve biz havadaydık! "Nereye götürüyorsun beni?" dedim gülümsemesini gördüğüm sırada. O sırada bir balkona inmiştik.

Benden geri çekilip öksürüklerle balkonun diğer tarafına ilerledi. Öylece onu izledim. Bir süre sonra öksürükleri hafifledi ve bana baktı. O an bedeninin silinip geri geldiğini gördüm.

Endişe ile ona baktım. Sinirim falan kalmamıştı sadece korkmuştum. "Yardımın lazım." dedi ve öksürmeye devam etti. Sonra "Makinenin en önemli parçasını çaldılar. O taşı..." dedi ve tekrar öksürdü.

"O taşı bulmam lazım. Ama bunu bizimkilerle yapamam." dedi. Yorgun görünüyordu. "Neden onlarla yapamazmışsın?" dedim. "Eğer biraz daha oyalanırsak..." dedi ve yeniden öksürdü. "Yok olacağız. Güçlerimiz işe yaramıyor. Benim güçlerim Arel ile, Ares'in güçleri onun Ares'i ile paylaşılıyor." dedi. Tekrar öksürürken duvara yaslandı ve kendisini yavaşça yere bıraktı.

"Kaçtığınız..."

Yeniden öksürdüğünde ve sonra göğsünü tutarak inlediğinde gözlerimi kapattım. "Kaçtığınız binaya gitmemiz gerekiyor ama... Ben içeri giremem." dedi. Gözlerimi açıp ona baktım. "Benim oraya girmemi mi istiyorsun?" dedim. Başını salladı.

"Ama o binaya baskın yapıldı. İçinde hiçbir şey yoktur." dedim. Ne bulmam gerekiyordu ki?

"Var, biliyorum. Görünmez olan bir şeyi polislerin görmesini bekleyemezsin." dedi. "Ben nasıl göreceğim görünmez ise?" dedim. Gömleğinin cebinde takılı olan gözlüğü çıkardı. Sonra da bir kulaklık çıkardı.

EFSERYAN AİLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin