BÖLÜM 27

21 3 2
                                    

İlayda Efseryan

Birbiriyle dövüşen kalabalığın tam ortasına iniş yaptığımda arkamdan birkaç kişinin daha iniş yaptığını duydum. Böylede uçak gibi hissetmiştim ama neyse, önemli değildi.

Oğuz, İzel ve Eliz olduklarını tahmin ettiğim için umursamadım ve Duman abinin yanına gittim. Üzerine atlayacak olan birine doğru uçtum ve ani çarpmamın etkisiyle biraz uzağa düştük. Üzerinde kaldığım bedeni yakalarından tutup çektim ve yere çarptım.

Sadece bayılacaktı, öylede oldu. Üzerinden kalktım ve yine de nefes alıp almadığını uzaktan kontrol ettim. Emin olunca geri döndüm. Eylem'i fark ettim. Saçları bemveyazdı, ten rengide ona eşitti. Gözleri ise uzaktan bile belli olacak kadar siyahtı.

Elini her uzattığında sanki görünmez bir şey o kişinin içine giriyormuş gibi karşısındakiler kıvranıyor, uzağa doğru fırlıyordu.

Bakışlarımı hissetmiş gibi bana baktı ve elini uzattı. Elini yere indirir gibi yaptığında birinin önüme düşmesi ile korkuyla geriye çekildim.

O kişi görünmez olup tekrar belirirken uzaklaştım ve Demir abinin yanına geldim. Bakışları ile aynı anda beş kişiyi kontrol altına almıştı. Ancak etrafta Tunç'u görmüyordum.

"Tunç!"

Demir abinin başını hızla çevirip kardeşinin adını haykırması ile o yöne baktım. Tunç sarmaşıklar ile sarılmıştı, bir yere sürükleniyordu. Ancak o da farklıydı. Sanki Eylem'e benziyordu biraz. Doğru ya, güçleri aynıydı.

Birden bembeyaz bir ışık süzüldü ve etrafını sardı. Tunç sarmaşıklardan kurtulup bağırdı ve simsiyah olmuş gözlerini bize çevirip gülümsedi. Gülümsemesi çok korkunç görünüyordu.

Elini uzattığı sırada ancak fark edebildiğim beş kişi havada asılı kaldı. Bakışlarımı onlardan çekip Tunç'a baktığımda elini geriye çekmişti.

Hızlıca Tunç'un da üzerinden geçtiler ve bahçenin bir tarafında gözden kayboldular. Demir abiye baktığımda başkalarını kontrol etmeye başlamıştı.

Hiç güç kullanmadan dövüşen biri dikkatimi çekti. Daha dikkatli baktığımda bu kişinin Arel olduğunu gördüm. Üzerindeki ten rengi yeşil olan kişiden kurtulmaya çalışıyordu. Uçarak oraya gittim ve kıza çarparak uzaklaştırdım.

Kızın üzerinde olacak şekilde yere düştüğümüzde bana fırsat tanımadan ittirdi ve üzerime çıktı. Sivri dişlerini gösterecek şekilde ağzını açıp bağırdığında kulaklarımı kapatmak istemiştim.

Ancak birden yüz ifadesi değişti. Sonra birisi onu üzerimden alıp attı. Bu kişi Ares'ti. Diğer evrenden gelen Ares'ti tabii ki.

"Bu evrendeki ben ve abim de o şırıngaları kendisine yapsaydı şimdi bu hâlde olmazdınız." dedi bir yeri göstererek ve elini uzattı. Elini tutarak ayağa kalktım. Gösterdiği yere baktığımda Arel'in başkalarıyla dövüştüğünü gördüm.

"Evrenler arası farklar olduğunu en Yılmaz kardeşler olarak en iyi siz bilirsiniz." dedim ona bakarken. Sonra kanatlarımı çırptım ve kendime gelmeye çalıştım. "Bu arada Arel de güçleri olmadan iyi dayanıyor." dedim onu işaret ederek. Üzerine atlayan iki kişiyi savurduğunu görmüştüm çünkü.

"He he, aynen!" dedi ve güldü Ares. Sonra hızla uzaklaştı ve diğer evrenden gelen Duman'a saldıran birini dondurdu. Hemen yanıma geri döndü. "Sen su ile durdur, toparla. Ben dondurayım." dedi başı ile arkasında kalan savaşı işaret ederken.

"Tamam ama abin nerede?" dedim. "O bakar başının çaresine, boş ver." dedi. Sonra "Hadi!" dedi ve arkasını döndü. Yanına geçtim ve ellerimi havaya kaldırdım. Her bir yandan gelen su düşmanlara hızla çarparak orta noktada buluşturduğunda Evren 0-25 Ares'i ellerini uzatarak onları dondurmuştu.

EFSERYAN AİLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin