Ders bitimini heyecanla bekledim. Doğru düzgün konsantre olamamıştım bile. Onun evine gidecektim.
Hala geçen günün heyecan kırıntılarını üstümde taşırken, bir de beni evine davet etmişti. Bu hayallerimde olamayacak kadar güzeldi.
Sol yanağım hala cayır cayır yanıyordu. Beni öptüğü sahneyi sürekli zihnimde tekrar tekrar canlandırıyordum. Rüya gibiydi.
Beni engelleyeceğini, hakaret edip döveceğini düşünürken yazışmaya devam etmesi etmezmiş gibi beni notlarımı isteyen çocuktan kıskandığını da düşünüyordum. Emin değildim ancak kıskanıyor gibiydi. Aynı benim kıskandığım gibi.
Engellememi istemişti. O çocuk umrumda değildi. Alphan isterse tabi ki engellerdim. Eğer tahmin ettiğim gibiydise, beni yanlış anlamasını hiç istemiyordum.
Saat 11'i 10 gece ders bittiğinde, arkalardaki sıralara doğru döndüm. Gözlerim hedefini bulduğunda, Alphan'ın yanındaki çocuğa bir şeyler söylediğini gördüm. Beni gördüğünde, göz kırpıp yanıma ilerledi.
Göz kırpmıştı bana. Heyecandan ve mutluluktan ölecektim.
Alphan yanıma geldiğinde selam verdim ona. Başıyla selamımı aldığında birkaç saniye bakışmamız bile kalbimi gümbürdetmeye yetmişti.
"Gidelim mi?" başımı sallayıp çantamı aldım. Tam yerimden çıkacakken Alphan'ın gülüşü kulaklarımı doldurdu. Ölüyordum şu an.
"Kitaplarını almayacak mısın?" Masanın üstünde kitaplarımı işaret ederek sordu. Utanarak onları da topladım. Sanki akıl mı bırakmıştı?
Alphan'la birlikte sınıftan çıktığımızda aramızdaki mesafeyi biraz azaltarak onun adımlarını takip ettim. Bu hareketime güldüğünü gördüğümde yine utanarak önüme döndüm. Evini gerçekten çok merak ediyordum. Ve onunla yalnız zaman geçirecektik. Heyecandan ölmesem iyiydi.
Otoparka kadar sessizce yürüdük. Zaten bizim fakülteyle otopark arasında pek mesafe yoktu. Ne kadar bir şeyler konuşmak istesem de ne diyeceğimi bilemeyecek kadar çekingendim.
Markasının ford olduğunu bildiğim ancak modelini bilmediğim kırmızı bir arabanın önüne geldiğimizde uzaktan kumandayla kilidin açılma sesi duyuldu. Yolcu kapısına ilerleyerek benim için kapıyı açtı. Bu hareketine utanarak mırıltıyla teşekkür ettim. Gerçekten rüyada olmalıydım.
Sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdığında ellerimi nereye koyacağımı bilemeyerek kucağımdaki çantamın ipleriyle oynamaya başladım.
Bazen yanıma dönüp Alphan'ın arabayı kullanırkenki mimiklerini izliyordum.
Allah'ım, gerçekten çok yakışıklıydı. Bir erkeğe göre çok düzgün burnu, hafif dağınık saçlarıyla ben ona tekrar tekrar aşık oluyordum. Vitesi değiştirirken ellerinin umarsızca hareket edişini izledim.
"Manzara güzel mi?" dedi yüzündeki hafif sırıtışla. Gözlerim evini terk etti, ellerime bakmaya başladım yine.
"Utanma hemen. Sigara içmemden rahatsız olur musun?"
Beni öptüğü gün, erkek parfümünün yanında ondan hafif bir sigara kokusu geldiğini anımsadım. Bu koku bile ona yakışıyordu. Normalde sigara kokusundan rahatsızlık duyardım.
"Olmam."
İçmesini istemiyordum. Daha 21 yaşındaydı. Bu yaşta zarar veriyordu kendine. Ancak ona karışabilecek konumda olduğumu düşünmüyordum. Sana ne deseydi bir daha ona bakacak cesareti bile bulamazdım kendimde. Cesaretim ip cambazındaydı sanki. Beni incitecek tek bir sözüyle ne hale gelirdim bilmiyordum.
Beni yıllardır incitmemişti hiç. Çünkü ben ya beni kırar ihtimaliyle onunla konuşmaktan çekinirdim. Cesaretsizliğimden nefret ediyordum. Keşke cesur olsaydım, belki o zaman bu şekilde tanışmış olmazdık.
Vitesin altındaki gözden çıkardığı sigarayı tutuşturduğunda yine rezil olmamak için bakışlarımı çektim ondan. Arabayı sigara kokusu kapladı.
O sessizce sigarasını içti. Bense ne kadar onu izlemek için yanıp tutuşsam da, tekrar bakamayacak kadar korkaktım. Her zamanki gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leyla (boyxboy)
RomanceAlphan, fakültenin kantininde beğendiği kıza mesaj attığını zanneder ancak ona üç yıldır aşık olan Ferdi'ye yazdığından habersizdir.