Uyandığımda terden saçlarım sırılsıklam olmuştu. Sokulduğum yerden başımı kaldırdım yavaşça, çok terlemiştim ama onu uyandırmak da istemedim. Sınav haftası boyunca sabahladığını ve bu uykuya ihtiyacı olduğunu biliyordum.
Kapalı göz kapaklarını izledim. Uyurken çok masum görünüyordu. Bir o kadar da güzel.
Hayatımın en güzel uykusuydu. Onun kollarında, sıcaklığını hissederek uyumak ve uyandığımda ilk onu görmek mükemmeldi.
Boynuna sokulup dinlendim. Onun uyanmasını bekleyecektim. Kolu başımın altındaydı, uyuşmasın diye ağırlığımı vermedim. Bebeğimin canının yanmasını istemedim.
Kaç dakika o halde durduğumuzu bilmiyordum, ancak gece hareket etmemiştik pek. Yavaş yavaş hareketlendiğini hissettiğimde kapattığım gözlerimi açtım.
"Ulan şöyle bir güzellikle uyanmak için nasıl bir sevap işlemiş olabilirim?" uykulu bir sesle söylediği hem beni kızarttı, hem de kıkırdadım. Gözleri şişmişti biraz.
Oldukça fazla uyumuştuk. Saat yoktu odada ama öğlen olduğunu varsayıyordum.
Beni aramızda mesafe kalmamasına rağmen kendine çekip iki yanağımı da sesli sesli öptü. Belimden tutup üstüne çekti.
Şu an resmen kucağındaydım. Kalbim bam güm başlamıştı yine. Heyecanımı dizginlemeye çalıştım.
Karnına oturup bacaklarımı iki yana geçirdim, kollarımdan da destek alarak hafifçe doğruldum. Mesafemizi açmamıştım.Eğildiğim için gözüme düşen tutamları kulağımın arkasına itti, çene hattımı okşadı. Ne yapacağını anladığımda geri çekilmeye çalıştım ama belimdeki elleri engel oldu.
"Kaçma oyunbozan." dedi uyku mahmuru bir sesle. Sweatin içine elleri kaydığında, parmak uçlarıyla çıplak belimi okşamaya başladı ve bu temasıyla eridiğimi hissettim. Kalbim bir günde iflas edecekti resmen.
"Alphan yeni uyandık. Dişimi fırçalayalım öyle." Ağzımın içinde gevelediğimde dudaklarımı okşayıp yüzlerimizin arasındaki mesafeyi sıfıra indirdi ve dudaklarıma yapıştı.
Yine yumuşaktı ama dünkünden biraz daha sertti dudaklarımın üzerindeki dudakları. Ona uyum sağlamaya çalışarak oynatmaya çalıştım, açık ağzımdan içeri soktu dilini. Heyecandan debelenmeye başladığımda beni bacaklarımdan tutarak sabitledi. "Kıpırdama." bunu demek için birkaç saniye ayrıldık, tekrar dudaklarımız buluştu.
Öpüşü daha sertleşmeye başladığında, ağzımın içinde gezen sıcak dili beni o kadar delirtiyordu ki elimde olmadan inledim. Nefes alamıyordum resmen. Bu beni mümkün olabilirmiş gibi daha da utandırdı. Dillerimiz birbirine dolandığında ne yapacağımı bilemiyordum ama o hem beni hem öpüşmemizi kontrol ediyordu, yine kendimi ona bıraktım.
Alt dudağımı emip tekrar dilini soktu, şu an onun tarafından yeniyor gibi hissediyordum. Mümkünmüş gibi daha da çekiyordu kendine beni. Odada öpüşme seslerimizden başka hiçbir şey yokken titredim, tüm vücuduma elektrik yüklenmiş gibiydi ve öpüşmemiz bana dehşet bir haz vermeye başlamıştı. Belimden eşofmanın lastiğine, ordan da kalçama inmeye başladı elleri, sertçe sıktığında boğukça inledim kendime engel olamayarak. İyice nefes alamadığımı anladığında bıraktı beni.
İkimizin ağzında salyalarımız ince bir çizgi oluşturmuştu ama bu bile gözüme iğrenç gelmedi. Nefes nefese kalmıştım, sarhoş gibiydim. Dudakları kıpkırmızıydı. Yerimde biraz kıpırdandığımda hissettiğim şeyle tüm bedenim titredi. Çok sertti ve onu şu an tamamen hissediyordum, kalkmaya çalıştığımda yanlışlıkla sürtündüm. Alphan inlediğinde elimde olmadan başımı boynuna gömdüm. O kadar utanıyordum ki, utançtan bayılacaktım.
"Güzelim. Hareket etme, zor tutuyorum kendimi." Sesi çok derinden geliyordu. Beni yavaşça üstünden kaldırdı, kalktığında onunla göz göze gelmemek için başımı yastığa gömdüm.
Su sesi geldiğinde banyoya girdiğini anladım. Çok zevk almıştım, her saniyesi çok güzeldi ama onu zor durumda bıraktığım için kızdım kendime. Zaten bundan sonra nasıl yüzüne bakacağımı hiç bilmiyordum.
Adım sesleri duyunca yorganı üstüme çekip saklanmaya çalıştım. Gereksiz bir çırpınıştı çünkü yorgan üstümden çekildi.
"Bebeğim hadi kalk, kahvaltı yapmamız lazım. Markete gidelim." dedi yumuşakça, yanıma oturdu. Saçlarımı okşadığında temaslıyla iki büklüm oldum. Başımı gömdüğüm yastıktan ayırdım, nefessiz kaldığım için derin bir nefes çektim içime.
Doğruldum, çekinerek ona baktım. Saçları ıslaktı. Bana çok güzel bakıyordu yine. Uzattığı elini tutup yataktan kalktım. Utanç içindeydim, kıpkırmızıydım ama o beni daha fazla gerecek hiçbir şey yapmadı.
Hasta olacaktı. Dayanamadan parmak uçlarımda yükselip saçlarını geriye taradım. Burnuma şampuan kokusu doldu, onun kokusu değildi ama ona yakışmıştı.
"Ipıslak. Kurutalım mı?" dediğimde gülümsedi, onun bana gülümsemesini çok seviyordum.
"Ben kurutabilir miyim?" Başıyla onaylayıp avucundaki elimi öptü. Yine kırmızı kesildim.
Utanıyordum çünkü her şey benim için çok yeniydi. Korkaktım, tecrübesizdim. Ama onunlayken hiçbirinin önemi yoktu sanki.
Kurutucuyu banyodan alıp getirdiğinde, komodindeki fişe taktı. Yatağa oturdum, onu da omuzlarından tutarak halıya oturttum. İki bacağımı bedeninin yanından sarkıttım ve yumuşacık saçlarını kurutmaya başladım. Saçlarım kıvırcık olduğu için kurutamıyordum ama onunkiler hem benimkinden kısaydı, hem de ipek gibiydi. Ellerim saç tellerinin arasından geçti, biraz sevdim, bana yaptığı gibi saçlarından öptüm.
Saçlarının kurutma işim bittiğinde, ona beklemesini söyleyip tuvalete girdim. Dünden beri heyecan ve stresle işemeyi unutmuştum resmen. Yüzümü yıkayıp dün giydiğim kıyafetleri giydim.
İçeri girince Alphan'ın telefonda biriyle konuştuğunu gördüm. Beni gördüğünde sert yüz hatları yumuşadı, telefondaki bir şeyler dediğinde yine sertleşti. Arayanın annesi olduğunu anladım.
Ona cevap vermek yerine "İşim var. Görüşürüz." dedi soğukça, karşı tarafın cevap vermesini beklemeden yüzüne kapattı telefonu.
Ona hesap sormak istemediğim için, bana kendi anlatmasını bekliyordum. Karışmadım, bunun yerine "Hazırım." dedim.
Aşağı indiğimizde yine beni bebekmişim gibi giydirdi. Kazağım montumun içine sıkışınca, monta kolunu sokup çıkarttı. Fermuarımı çekti, yanağımdan makas almayı ihmal etmedi.
Markete girince Alphan fiyatına bile bakmadan birçok şeyi gerekli gereksiz sepete attı, onun arkasından çoğunu çıkartttım. Giyim reyonundaki sepetlerden benim için bebek mavisi bir atkı çıkartıp tüm yüzümü kapatacak şekilde sarınca, "İşte şimdi oldu. Böyle gez artık, benim dışımda kimse seni göremez." diyerek dalga geçti.
Aldıklarımızı geçirirken, bir dünya gereksiz şeyi aldığını yeni fark ettim. Birazını ödemeyi teklif ettiğimde, ciddiye bile almadı ve gerçekten de atkıyı aldı. Bana aldığı ilk hediye olduğu için o bebek mavisi atkıyı hep takacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leyla (boyxboy)
RomanceAlphan, fakültenin kantininde beğendiği kıza mesaj attığını zanneder ancak ona üç yıldır aşık olan Ferdi'ye yazdığından habersizdir.