"Çok bulanmıyor, geçer birazdan." dedim onu ikna etmek için ama beni dinlemedi bile, telefonda navigasyonu kurup bir eliyle tutup bir eliyle de direksiyonu yönlendirmeye başladı.
İki bardak içmiştim ve onu rahatlatmak için söylediklerimin aksine midem çok bulanıyordu. Sarhoş değildim, sadece biraz dünya dönüyor gibiydi. Yine de kendimdeydim, bilincim yerindeydi ama kusmamak için direniyordum.
Nöbetçi eczane arıyorduk şimdi de. Navigasyon sesi vardığımızı söylediğinde Alphan alnımdan öpüp indi arabadan.
"Hemen geliyorum bebeğim." dediğinde başımı salladım onaylarcasına. O eczaneye ilerlerken hava almak için kapıyı açtım. Soğuk yüzüme çarpınca iyi gelmişti ama bu sefer de üşümüştüm.
Ayaklarımı dışarı çıkarttım ve midemin bulantısının geçmesini bekledim. Soğuk hava az önce rahatlatmıştı ama şimdi eskisinden bile kötü haldeydim.
Kusma hissi gelince öğürerek arabadan attım kendimi. Yere eğildiğimde midemdekiler çıkmak yerine iyice karışınca ağzımda iğrenç bir tat oluştu, öğürdüm ama kusamıyordum.
Alphan yanıma geldiğinde onu itmeye çalıştım, her an kusabilirdim ve bu halimi görmesini hiç istemiyordum. Su uzatınca reddettim.
"Güzelim, acile gidelim." dedi endişeyle. Eğildiğim yerden başımı kaldırdım.
"Gerek yok, biraz dinlenirsem geçer. Eve gidelim olur mu?" İstekli olmasa da biraz direttiğimde eve sürdü, ikide bir iyi miyim diye kontrol ediyordu.
Rol yapmak çok zordu çünkü bayılacak gibiydim. Geldiğimizde, beni arabadan indirdi. Kolumu tutunca "İyiyim." dedim endişelenmemesi için.
Eve nasıl girdik bilmiyordum. Bulantı geçmek bilmiyordu ve bu iğrenç bir histi.
Koltuğa oturmama yardım etti, su ve ilacı içirdi. Yatmak için uzanınca "Yatağa çıkalım bebeğim." dedi yumuşak bir sesle, ama yukarı çıkabilecek enerjiyi kendimde bulamıyordum. Tepki vermediğimde beni kucaklayıp yukarı çıkardı.
Küçüklüğümden beri çok hasta olurdum. Bana bakacak kimse olmazdı, hep kendi kendime iyileşmeye çalışıyordum. Çok kötü hasta olsam bile, hastanelere ve sağlık ocaklarına yabancıydım.
Şimdiyse iki bardak içkinin beni bu hale getirmiş olmasından nefret ediyordum. Zayıf olmaktan nefret ediyordum. Gecemizi mahvetmiştim, kendini suçluyordu, oysaki onun hiçbir suçu yoktu. İsteyen bendim.
Mide bulantımın yanında nefret hissi çok ağır basıyordu. Beni hasta görmesinden, onu endişelendirmekten ve en çok da kendimden. Hiçbir konuda güçlü değildim ben. Bedenim neden güçlü olsundu ki?
Yorganı üzerime çekince bir kova getirdi yanı başıma. Yüzüne bakamadım çünkü ne zaman baksam utançtan yerin dibine girmek istiyordum. Beni bu halde görmesi yeterince kötüydü, endişeli gözleri durumu daha da kötü hale getiriyordu.
Birkaç kere kovaya uzanınca benim yerime tuttu, önüme düşen tutamları eliyle geri çekti. Kusamadığım için ağzımın tadı iğrenç olmuştu çünkü sürekli midemdekiler boğazıma kadar geliyordu.
Tuvalete götürdü beni, yüzümü yıkamama yardım etti, saçlarımı ıslattı, ağzımı çalkaladım. Öncekinden iyi değildim ve suçlu hissediyordum kendimi. İyi olup olmadığımı sormaktan başka hiçbir şey yapmıyor, daha önce kimsenin ilgilenmediği gibi ilgileniyordu benimle. Bu his o kadar yabancıydı ki, hiç sevilmemiş olmak hiç bu kadar acıtmamıştı ve onun beni bu halde görmemesi için her şeyi yapardım. Her konuda yetersizmişim gibiydi. Basit bir içkiyi bile içememiş, her şeyi mahvetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leyla (boyxboy)
RomanceAlphan, fakültenin kantininde beğendiği kıza mesaj attığını zanneder ancak ona üç yıldır aşık olan Ferdi'ye yazdığından habersizdir.