Onun göğsünde yatarken, yanmayan şömineyi izliyorduk ikimiz de. Süs olsun diye konulduğu belliydi ama şu an bulunduğum konumdan dolayı çok romantik geliyordu gözüme. Kolumu beline dolayıp yattığım yerden kalp atışlarını dinliyordum. Parmakları saçlarımda gezerken kıvırcık saçlarımın karışık olduğu yerleri açmaya çalışıyor, bazen azıcık canım acısa da ses çıkartmıyordum çünkü elleri saçımda bu kadar güzel gezerken mayışmıştım. Araba kullanan oydu ama yorulan bendim.
Beni sevdiğini, hatta aşık olduğunu söylemişti. Bu itiraf bir yandan daha önce yaşamadığım bir mutluluğu tattırırken, diğer yandan her hatırladığımda kalbimin heyecandan kasılmasına sebep oluyordu. Benim gibi hissetmesi için çok beklemiştim, aslında beklemek için umut gerekirdi ama ben umutlu değildim. İnanması zordu. O kadar güzeldi ki gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Sevdiğini söyledikten hemen sonra öpmesi de çok güzeldi, filmlerde ve kitaplarda böyle sahnelere denk geldikçe imrenirdim, az önceyse o sahnelerden birini yaşamıştım. Hayalini bile kuramayacağım dileğim gerçekleşmişti.
Ergenlikle insanların hormonlarıyla hareket edip sadece zevk için öpüştüğüne şahit olmuştum. Beni öptüğünde tutkudan çok, duygu yüklü bir öpücük olmasına rağmen insanların öpüşmeyi neden bu kadar sevdiğini anladım. Birinin nefesinin sıcaklığını dibinde hissedip ona ait olmak güzeldi. Belki de bana bu kadar değerliymişim gibi hissettiren hislerimin karşılıklı olduğunu bilmekti. Utanıp kızarmasam her an onun beni öpmesini isterdim. Dudaklarının tadını unutamıyordum. Keşke yurttan çıkmadan dudaklarıma lipstick sürseydim, dillerimiz işin içine girmemişti ama ya o dudaklarımı beğenmezse diye düşünüp bir dahaki sefer için aklıma not ettim. Bir dahaki sefer olabileceğini düşünmek beni mümkün olabilecekmiş gibi daha çok heyecanlandırdı.
Parmak uçlarımı kazağında belli belirsiz gezdirdim. O da okşadığı saçlarımı öptü, bu hareketiyle boynuna kedi gibi sokulmamak için zor tuttum kendimi.
"Hadi kalk güzelim, yemek yiyelim, sonra uyuruz." dediğinde sesi ninni gibi gelmişti. Yattığım yere daha da yerleştim. Hala utanıyordum az önceki öpücüğümüzden dolayı. Yüzüne nasıl bakacaktım?
"Alphan... Şimdi uyusak olmaz mı? Yiyesim yok." mırıldandığımda yerinden kıpırdanınca başımı yattığım yerden kaldırmak zorunda kaldım.
"Olmaz." Tam yeniden uyumak üzere yerleşmek üzereyken kollarımdan tutup kucağına aldı beni. Bacaklarım havalandığında beline doladım, bir eliyle belimden bir eliyle bacağımdan kavradığında kollarımı boynuna sardım.
"Ya Alphan... Ne yapıyorsun?"
Göz göze geldiğimizde utanarak başımı boynuna gömdüm. Yorulmuştum, hem burası da uyumak için çok güzeldi.
"Sevdin bakıyorum." ben onun kucağındayken mutfağa ilerledik. Bulunduğum yer çok rahattı ama ağırlığımdan dolayı belinin incitebileceği için korktum.
"Çok güzel... Ama ben ağırım, ya belin ağrırsa?"
"Kuş gibisin bir kere. Sana biraz kilo aldırmak lazım." dedi yumuşakça tezgaha bırakırken. Yanağımdan öptü, boynundan ve ona sarılı bedenimden ayrılınca onun sadece sıcaklığının bile ne kadar güzel hissettirdiğni düşündüm.
"Çirkin miyim böyle?" dedim üzerimi inceleyerek. Tezgahtan sallanan bacaklarımı doğrultup kendime baktım. Boyuma göre zayıftım gerçekten de.
"Çok güzelsin, her halinle güzelsin ama sağlıklı bir kiloda değilsin. Bileklerinin, belinin inceliğini gördün mü?"
Bedenimi bilmesi beni utandırdı. Kızardığımı hissettim. Sürekli temas içindeydik, fark etmiş olmalıydı. Ama haklıydı. İskelet torbası gibi olmasam da, bazen bazen aynaya baktığımda göğüs kafesim dikkatimi çekiyordu, kaburgalarım net bir şekilde sayılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leyla (boyxboy)
RomanceAlphan, fakültenin kantininde beğendiği kıza mesaj attığını zanneder ancak ona üç yıldır aşık olan Ferdi'ye yazdığından habersizdir.