Alphan, yanındaki bedenin çekingen hallerine karşı sırıtmasına engel olamıyordu. Arabadan indikleri andan itibaren Ferdi konuşmadan sadece Alphan'ın hareketlerini takip ediyordu.
Bahçeli üç katlı bir apartmanın girişine girdiklerinde, Alphan cebinden anahtarı çıkarırken Ferdi'nin, üst katlarındaki teyzenin bahçedeki menekşelerine ve güllerine baktığını gördü. Ferdi çiçekleri ilgiyle inceledi.
Alphan zemin katta oturmasına rağmen, çiçekler önceden hiç ilgisini çekmemişti. Artık her geçişinde çiçeklere bakacaktı.
İçeri girdiler. Ferdi usulca ayakkabılarını çıkarırken, Alphan onu izledi. Klasik sahnelerinden birini yaşadılar yine, Ferdi farkına vardığında utanarak yanaklarına alların çalınmasını sağladı. Alphan da bu görüntüye karşı büyüleyici gülümsemelerinden birini bahşetti.
Ferdi çantasını ve montunu portmantoya koyacakken, yer olmadığını gördüğünde Alphan onun için arkadaşlarına ait olduğunu düşündüğü şeyleri yere fıydırıverdi.
"Yere de koyabilirdim."
"Olsun. Toplasın pezevenkler." dedi Alphan umursamazca. Geçmesi için hemen girişe bitişik olan salon olduğu belli odayı işaret etti.
Ferdi onun odasını merak ediyordu. Nasıl döşenmişti, neler vardı odasında? Hayal ettiği gibi miydi? Nasıl diyeceğini de bilemiyordu, hareket etmek için duraksadığında Alphan tüm bu öküzlüğüne rağmen Ferdi'yi anladı.
"Odamı gezdirmemi ister misin?"
Ferdi mutlulukla başını salladığında Alphan bu görüntü için birçok şeyi feda edebileceğini düşünüyordu. Z koridoru ilerlediler, birkaç oda vardı -bunlar arkadaşlarının olmalıydı- en son odaya girdiler.
Kapı açıktı. Ferdi içeri girdiğinde beyaz boyanmış duvar, beyaz bir gardrop, beyaz bir çalışma masası, yine beyaz bir kitaplık ve toplanmamış bir yatakla karşılaştı.
Bir apartman dairesine göre küçük sayılamayacak oda dağınık değildi, sadece yatak toplanmamıştı. Alphan'ın odası herhangi bir öğrenci evine göre o kadar düzenliydi ki.
Alphan yatağa oturduğunda, Ferdi ilgiyle önce kitaplığı inceledi. Alphan oldukça fazla kitaba sahipti.
Makina mühendisliğiyle, matematikle yahut fizikle ilgili kitaplar vardı burada. Öte yandan bildiği birçok roman gözüne çarptı.
"Okumayı seviyor musun? Daha önce hiç elinde kitap görmedim." dedi merakla incelerken.
"Önceden severdim." Ferdi eli bir kitaba giderken durdu. "Bakabilir miyim?" Alphan başını salladı.
Ferdi gerçekten Alphan'a dair her şeyi ilgiyle inceliyordu. Bu farkındalıkla Alphan, kalbine gerçekten o romanlardaki gibi ılık bir şeylerin aktığını düşünmeye başlayacaktı! Belki de deliriyordu.
Ferdi incelediği kitabı yerine bıraktı. Yanıbaşındaki çalışma masasına geçti. Arada Alphan'a çaktırmadan -çaktırmadığını sanıyordu- bakmayı ihtimal etmedi.
Masada birkaç kitap vardı sadece. Odanın geri kalanı gibi oldukça düzenliydi.
Birkaç çerçeve vardı masanın üstüne bitişik raflardan birinde. Ferdi ilkini eline aldığında Alphan oturduğu yerden kalktı ve yanına ilerledi.
Ferdi yanıbaşında dikilen Alphan'ın farkındalığıyla kendine ve kalbine hakim olmaya çalıştı ancak bu çok zordu zira Alphan'ın ona temas etmesine ramak kalmıştı!
Yine kalbi maraton koşmuş gibi atmaya başlamıştı işte. Bunu görmezden gelmeye çalıştı.
Elindeki fotoğrafta genç bir çift, kucaklarında da minik bir çocuk vardı. Ferdi bu çocuğun Alphan olduğunu eğer onun odasında bulmasaydı da anlardı. Hafif sarıya çalan saçları vardı, Ferdi demek saçlarının rengi küçükken açıktı diye düşündü.
Ellerini fotoğrafın üstünde gezdirdi. Çok tatlıydı bu çocuk. Onu yiyebilme imkanı olsaydı, yerdi. Mavi kazak giymiş gözlüklü kumral bir adam çocuğun belinin bir yanından tutmuştu, sarı saçlı bir kadın da elinden ve belinin diğer yanından tutmuştu. Beyaz bir elbise vardı kadının üstünde. Saçlarını özenle hazırlamıştı.
Çocuğun gözlerinin içi gülüyordu. Keza kadın ve adamın da öyleydi. Lense karşı güldükleri birkaç saniyelik ölümsüzleşmiş bu fotoğraf karesi, Ferdi'nin içini sıcacık etti.
Alphan onun fotoğrafı incelerken yüzünü izledi. Bu fotoğrafları buradan kaldırmadığı için felaket aciz hissediyordu kendini.
Çerçeveyi yerine koyduğunda, bir diğerine uzandı. Piknikte çekilmişti bu da. Burada Alphan büyümüştü, elini tuttuğu minik bir kız vardı. Kızın kıvırcık saçları hafif kumrala kaçıyordu, aynı Alphan'ın küçükkenki saçları gibiydi. Brode işlemeli pembe bir elbise gitmişti. Diğer fotoğrafa nazaran daha salaş giyinmiş annesi ve babası arkalarında oturuyordu. Diğer fotoğraftaki gibi yüzlerine peydahlanan içten gülümsemeler, burada da yerini koruyordu.
"Alphan..." mırıldandı Ferdi. "Çok tatlıymışsın." diye geveleyiverdi iltifatını usulca.
Parmakları fotoğraftaki çocuğun yüzüne taktığı maskeyi hissedecekmişçesine camın üstünde gezindi.
Bir diğerine uzandı. Burada Alphan yoktu, liseyi aile evinde okumamıştı, o yokken çekilmiş olmalıydı bu fotoğraf. İki bebek ve az önceki fotoğraftaki minik kız vardı. Bu da sahilde çekilmişti. Kız oldukça büyümüştü, annesi ve babasının da yaş aldıkları çok belli oluyordu. Kadın saçlarının rengini açık kestaneye çevirmişti, adamsa gözlüksüzdü, hafif dökülen saçları dışında aynıydı.
Minik bir çerçeve daha vardı. Orada da genç bir kız ve ikizler vardı. Kız oldukça güzelleşmişti. İkizler kızın iki yanağını öpüyorlardı, selfie çekimiydi, Alphan bastırmış olmalıydı bunu.
Ferdi Alphan'ın ailesine bu kadar bağlı olduğunu asla tahmin edemezdi. Kendinin aksine -çünkü onun babasıyla tek bir fotoğrafı bile yoktu- Alphan ailesinin fotoğraflarını rafa koyacak kadar değer veriyordu demek ki. Son fotoğrafı da yerine bıraktığında onu, gözünü bir saniye ayırmaksızın izleyen çocuğun varlığıyla karşı karşıya kaldı.
"Keşke ikizlerle fotoğrafın da olsaymış. Kız kardeşin sana çok benziyor." dedi Ferdi iç çekerek. Fotoğrafları görmenin onu daha yakınlaştığını düşünmüştü nedense.
Alphan mesafelerini bozmadan, masanın çekmecesinden bir fotoğraf çıkarttığında, çerçevelenmemiş ve biraz yırtık olan fotoğrafı Ferdi'ye uzattı.
Ferdi eline aldığı fotoğrafta ilk önce Alphan'ın ifadesiz yüzünü gördü. Genç bir kız, takım tulum giymiş ikizler, kestane saçlı kadın ve takım elbiseli adam karşıladı onu.
Yine çok yakışıklıydı. Yapılı vücudu, sertleşmiş yüz hatlarıyla, Alphan diğer fotoğraflardaki çocuksu hallerinden ayrılmıştı.
Herkes gülüyordu, Alphan hariç. Lense bile bakmaya tenezzül etmemişti, Ferdi Alphan'ın bu ifadesini hiç sevmediğini fark etti. Fotoğrafın enerjisini de sevememişti, hüzünlü bir hava vardı sanki.
Alphan'ın gözlerinin içine çevirdi yeşillerini. Orada daha önce hiç denk gelmediği bir duyguyla karşılaştı.
"Beğendin mi ailemi?" Soru sormamıştı sanki, cevap beklemiyordu. Ferdi onun bu değişen halinin altında bir şey olduğunu anladı.
"Mutsuz halini hiç sevmedim." dedi çocuksu bir sesle. "Gülmek sana çok yakışıyor. Benim yanımda hep güler misin?" Ferdi isteğine karşı kendi kalbinin gümbürtüsüne kulak asmamaya çalıştı. Lütfen kalbim, lütfen, sırası değil.
Ferdi'den bekleyenmeyecek bu cesaret dolu bu sözleri üstüne Alphan, üstündeki tüm hüznün bedenini terk ettiğini hissetti.
Keşke dedi, keşke seninle o fotoğraf çekilmeden önce tanışsaydım. O zaman hep gülerdim.
Ve tekrar etti içinden. Senin yanında hep güleceğim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
leyla (boyxboy)
RomansaAlphan, fakültenin kantininde beğendiği kıza mesaj attığını zanneder ancak ona üç yıldır aşık olan Ferdi'ye yazdığından habersizdir.