"Sonra bana sarıldı. Alphan, biliyor musun ben büyütmüşüm her şeyi. Aslında İrem beni çok seviyor, kendi de söyledi."
Karşımda yüzünde gülücükler saçıp arkadaşıyla konuşmasını bıcır bıcır anlatan çocuktan alamıyordum. Ne kadar bir kere daha anlatmış olsa da detayları anlatıyordu şimdi de. O konuşunca sabaha kadar onu dinleyebilirdim. Hele böyle yüzünde güller açarken.
Gülmek ona o kadar yakışıyordu ki, inanılmaz güzel oluyordu. Onu hep gülerken görmek istiyordum. Tatlı tatlı bana bakarken derin bir iç çektim.
"Alphan, dinlemiyor musun beni?" diye sordu masumca. "Dinliyorum güzelliğim." dediğimde hitabımla yanakları kızardı. Dayanamayıp kızaran yanağını öptüm sulu sulu. Daha da kızardı, etrafa bakmaya başladı çekinerek.
"Bize bakıyorlar." Yüzünü eğince ince belinden tutup çekerek kendime iyice yaklaştırdım. Dizlerimizin değince irkildi.
"Baksınlar, ne yapayım?" Çenesinden hafifçe tutup bana bakmasını sağladım.
"Öyle tatlı tatlı anlatmaya devam edersen, dudaklarından da öperim."
"Herkesin içinde mi? Hem yeni yemek yedik, dişimi fırçalamadım." Nazlı nazlı söylenince dudaklarımı ısırdım tatlılığı karşısında. Nazlanmasına bitiyordum, istediği her şeyi yaptırabilirdi şu an bana.
"Nasıl da doyurdum bebeğimi ama?"
"Evet, senin yüzünden midem patlayacak. Ben bir günde bile bu kadar yemiyorum." dedi hafifçe şişmiş göbeğini gösterek. Eğilip göbeğini de öpünce omuzlarımdan tutup ittirmeye çalıştı.
"Ya Alphan." Kıkırdadı. "Gıdıklanıyorum, yapma." Kıkırdayışını duyunca birkaç kere daha öptüm. Bu nasıl bir güzellikti böyle?
Bankta biraz geri gidince bileklerinden tuttum düşmemesi için. "Dikkat et." diye uyardım. Etrafa bakındı yine, öğle saati olduğundan her yerden birilerinin çıkması muhtemeldi.
Onu rahatlatmak için sakince konuştum. "Sana bir şey demedikleri sürece, sorun değil kim ne isterse düşünsün. Ama biri çıkıp da bir laf ederse, bana söyleyeceksin bebeğim. Tamam mı?" Tuttuğum bileklerinden öptüm. Her zerresini öpsem doyamayacaktım herhalde.
"Biri bir şey demez de, kampüsün dışında bu kadar rahat olamayız. Alphan ya, dışarı çıkarsak kesin birilerini döversin sen. Sana bir şey olur diye korkuyorum."
Endişeli sesiyle ellerimizi birleştirdim.
"Elim kaşınıyordu, iyi olur valla. Hatırlat yurt çıkışını verince İbrahim denen lavuğu döveceğim hem, aradığımda meşgule atıyordu pezeven- Özür dilerim, bebeğim, ağzımdan kaçtı."
"İbrahim değil, Ahmet! İkisini nasıl karıştırabilirsin, benzemiyorlar bile!"
"Senden başka her şeye kör sağır kaldıysam demek ki. Beynimde Ferdi dışında hiçbir şeyi tutmuyorum artık." dedim çapkınca onu daha da kızartmak için. Şu kırmızı yanaklarına neleri verebileceğimi bir bilseydi.
"Alphan, bir şey söyleyeceğim." Sakince sorunca tuttuğum ellerini dudaklarıma çıkararak öptüm. Onu öpmeden duramıyordum, beni bağımlı etmişti kendine.
"Söyle güzelim."
"Şey, Ahmet. Sen öyle sürekli aramışsın ya, anlamış herhalde. Boynumu da gördü bir de. Enişte vahşiymiş, Allah kolaylık versin işin zor falan dedi. Ama sakın dövme tamam mı? İyi bir çocuk o, hiç yargılamadı bizi. Hem senden kaç yaş küçük, bir şey yapma lütfen." dedi tek çırpıda hızlı hızlı.
"Boynunu nasıl görüyor?" Engel olmadığım kıskançlıkla sordum. Kazağını aşağı çekip bembeyaz boynunu gözlerimin önüne serdi, anasını satayım baya çalışmıştım burada ben. Diş izleriyle ve yer yer morluklarla doluydu, bu görüntü inanılmaz hoşuma gitti. Tekrar yapma arzusuyla dolup taşınca kanın beynime çıkmadığını hissettim.
"Ya, görülmeyecek gibi mi? Her yer mosmor olmuş, dokunduğum zaman acıyor." Pembe dudaklarını büzerek konuşunca, kendime hakim olmaya çalıştım.
"Çok mu acıyor?" Dedim kısık bir sesle yutkunarak. Bu çocuk hiç iyi şeyler yapmıyordu bana, farkında bile olmadan deli yükseltiyordu beni.
"Evet, acıyor. Hani kıyamazdın sen bana? Ağlatırım falan diyorsun bir de." O gün söylediklerime atıfta bulunarak sordu utangaçça.
Aklıma o gün gelince, başka şeyler düşünmek için zorladım kendimi ama olmuyordu. Allah kahresindi. Ruhumu teslim edecektim şuracıkta, yemin ederim ki hiç iyi şeyler olmuyordu aşağıda.
"Krem süreriz evde." dedim konuyu dağıtmaya çalışarak. Açtığı boynunu kapattım, biraz daha görsem dayanamayıp öpecektim. "Sürüyorum, geçmiyor. Her yerimi ısırmışsın bir de."
Derin bir nefes aldım. O bu kadar cezbedici konuşurken kendime hakim olmak o kadar zordu ki.
"Ferdi, biraz daha konuşursan böyle bahçe falan demem yenilerini eklerim boynuna. Zorlama beni güzelim." Uyararak söyleyince gözlerimin içine baktı. Anlamış olacak ki "Özür dilerim. Düşünemedim." dedi usulca.
"Alphan."
"Hm?"
"Ahmet'e bir şey yapma ama tamam mı?"
"Bakarız." Aslında bir şey yapacağım yoktu da, onunla uğraşmak çok zevkliydi. Üstelik arkadaş edinmesi çok mutlu ediyordu beni, yanında onun benliğine saygı duyacak arkadaşlara ihtiyacı vardı. Herkes için basit olan arkadaş edinmenin bile onun için ne denli zor olduğunu biliyordum.
"Ya, bakarız deme! Yapmadı bir şey çocuk."
"Bana vahşi demiş, diyemedin mi ben sevgilimi olduğu gibi seviyorum diye?" Triple söylediğimde göz bebekleri büyüdü. Onunla uğraşmaya bayılıyordum.
"Utandım. Ya, deseydim keşke. Seni savunmam gerekirdi. Ama, ama kal geldi ne yapayım. Hem kötü niyetle söylemedi onu, şakacıktan söyledi." Kendini açıklamaya çalışırken, önüne düşen kıvırcık tutamları kulağının arkasına ittim.
"Bilemiyorum artık. Biraz kırıldım açıkçası." diye rol kesmeye devam ettim. "Sevgilim dersen belki, kırık kalbim düzelebilir."
"Sevgilim mi?" Şaşkınca sorunca, dilimi ısırdım.
"Evet, sevgilim. De bakayım."
"Sevgilim." Yerine getirdi isteğimi utanarak. Koskocaman gülümsedim, onunlayken gülmemek imkansızdı zaten. Basit bir kelime bile onun ağzından çıkınca güzelleşiyordu. Her şeyine ayrı ayrı hastaydım onun. Aşık olduğum yeşil gözlerini benden ayırınca çenesini ve burnunun ucunu öptüm seslice.
"Seni yaradana kurban be. Sevgilim diyen ağzını yerim ben senin. Çok seviyorum, çok." dedim onu kollarımın arasına çekerken. İşte şimdi yerini bulmuştu, tamamlanmıştım. Sıkı sıkı sarıldım bırakmayacakmış gibi.
"Güzelim demedin?" Tatlı tatlı sitem edince saçlarını öptüm, mis kokusunu içime çektim.
"Çok seviyorum seni güzelim. Tahmin edemeyeceğin kadar çok."
Ben bu çocuğa çok aşıktım gerçekten de. Hayatımın geri kalanını sadece onunla geçirmek isteyecek kadar çok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leyla (boyxboy)
RomanceAlphan, fakültenin kantininde beğendiği kıza mesaj attığını zanneder ancak ona üç yıldır aşık olan Ferdi'ye yazdığından habersizdir.