önceki bölümü okumayı unutmayın, gecenin bir yarısında bölüm atıyorum bol oynaşlı hsshsh
🦋Dün kahvaltıdan sonra ilk kez sevgili olarak dışarı çıkmıştık. Kordon boyu gezmiştik, sahilde pamuk şeker almıştı bana. Büyük temaslarda bulunmasak da dışarıdan arkadaşmışız gibi gözükecek şekilde kolunu omzuma atmıştı. Aslında ona göre belli etmemizde bir sıkıntı yoktu, bir kere öpmeye yeltenmişti ama ona izin vermemiştim çünkü o gerçekten sinirli biriydi ve biri en ufak bir şey dese dövebilecek potansiyele sahipti. Ona zarar gelmesini istemediğim için sadece montunun içinden el ele tutuşmakla yetinmiştik. Bu bile çok güzeldi ki, bana yetiyor da artıyordu bile.
Bir Alsancak klasiği olarak sürekli yanımıza gelen falcı ve çiçekçi ablalardan gül almıştı bana. Hayatımda ilk kez çiçek alıyordum ve bu gerçekten inanılmaz değerli hissettiriyordu. Bana aldığı bir demet gülü ölene kadar saklamak istiyordum. Sadece dizilerde yahut filmlerde gördüğüm bu durumun yaşanıldığında böyle güzel hissettireceğini asla tahmin edemezdim. Kurutup en sevdiğim kitaplarımın arasında ayraç olarak saklayacaktım. Okudukça o günü hatırlayıp mutlu olurdum.
Önceden sahilde kol kola gezen veya sarılan sevgililere imrenerek baktığımı hatırladım. Hep sevilmek istemiştim. Küçüklüğümden beri tek dileğim buydu. İki adaşın ortasına geçtiğimde, bir yıldız kaydığında veya kendi kendime kutladığım doğum günlerimde kekin üstüne diktiğim cılız mumları üflediğimde dilediğim tek şey sevilmekti.
Anne veya baba sevgisini bilmediğim için hep birinin beni ailemin hiç yapmadığı gibi şımartmasına özlem duyuyordum. Bana yabancı bir duyguya nasıl özlem duyabiliyordum bilmiyordum ama özlemim artık dinmişti çünkü Alphan'ın sevgisi dünyalara bedeldi.
Hava soğuk olduğu için sahilde fazla vakit geçirmeyip kafeye geçmiştik. Karşımda sadece otururken onunla en basit aktivitenin bile gözüme mükemmel geldiğini düşündüm. O sadece bile varlığıyla bana güç veriyordu. Ona bakmaktan asla sıkılmazdım.
O kadar düşünceli biriydi ki kahve sıcak olduğu için dilim yandığında üfleyerek soğutmuştu. Belki ufacık bir şeydi ama benim için çok büyük anlam ifade ediyordu.
Hava kararırken ona arkadaşlarıyla buluşmasını söylesem de beni dinlemedi, illa gideceksek birlikte gideceğimizi söyledi. Tabi bu fikri sinemaya giderek sonraya erteledik. Arkadaşlarıyla olan buluşmasına bir başka zaman gidecektik, beni de ikna etmişti. Bu günü sadece kendimize ayırmak istemiştik.
Sinemada filmi izlemek yerine öpüşüp durduk. Hatta şu an ne filmi olduğunu bile hatırlamıyordum. Beni sabah öpmediği için biraz incinmiştim ama iki saat boyunca o kadar çok öpüştük ki dudaklarım şişmişti. Bir ara dudaklarımı bırakıp çilekli parlatıcıyı sürmemi istediğinde gerçekten çok utandım. Yanımda olmadığı için lanet ettim, çok istekli görünüyordu ve sabah gerçekten onu tahmin ettiğimden zor durumda bıraktığımı da görmüş oldum.
Ve gerçekten baştan aşağı klişelerle dolu bir gün oldu. Şikayetçi değildim hiç. O klişeleri yaşayanlara hep özenirdim, onunla yaşamak da benim tek hayalimdi. Artık yaşıyordum, yıllardır beklediğime değmişti.
Bugün Alphan yine bir yerlere gitmemizi teklif etse de çok istememe rağmen ders çalışmamız gerektiğini söyleyip evde kalmaya ikna ettim. Belki de bunda yeni keşfettiğim bir şeyin etkisi büyüktü, fark etmiştim ki gerçekten bana dayanamıyordu. Mesela gözlerin içine bakıp sesimi biraz şirin tutmaya özen göstersem hemen ikna oluyor, ne istersem yapıyordu, bu cilvelenme olayını haddinden fazla sevmiştim.
Öğrendiğim bir diğer şeyse onunla asla ders çalışılmadığıydı. Bu nerdeyse imkansızdı. Anlamadığım yerleri bana anlatacağını söylemişti ama onun dışında her şeyi yapıyordu. Yanağımı, omzumu, kolumu ısırıp öpüyor; her yerimi mıncırıp duruyordu, elleri belimde bacaklarımda ve her yerdeydi. Amacının cinsellik olmadığını bilsem de etkileniyordum ister istemez. Çok fazla dokunuyordu ve kendimi devamını isterken buluyordum, hoşuma gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leyla (boyxboy)
RomanceAlphan, fakültenin kantininde beğendiği kıza mesaj attığını zanneder ancak ona üç yıldır aşık olan Ferdi'ye yazdığından habersizdir.