kırk dört

2.5K 137 10
                                    

Alphan akşam yemeği için bir yere gideceğimizi söylediğinde, çantamı unuttuğum için kendime kızmaya başladım. Buraya geldiğim kıyafetlerimle mi gidecektim şimdi?

"Alphan, bu halimle mi gideceğim?"

"Ne varmış halinde? Güzelsin işte." dedi beni süzerek. Üstümdeki bakışlarıyla utandım.

"Ya böyle gidemem. Baksana şuna!" dediğimde beni kendine çekip alnımı öpünce sinirim biraz geçse de hala kara kara düşünüyordum.

"Biri olur da yan gözle bakarsa dövmek zorunda kalmam. Hatta daha çirkin yapalım seni, öyle daha iyi olur-" Hafifçe koluna vurunca sustu, yüzümün aldığı şekil onu güldürdü, sonuç olarak yine onun istediği oldu.

Arabaya binip sahil kenarına yakın bir yerlere geldik. Tüm yol boyunca nereye gideceğimize dair sorduğum sorular cevapsız kaldı. Merak ediyordum, heyecan bedenimi kaplamıştı. Arabadan indik. Elini tutmak istesem de, burası evin çevresine göre kalabalıktı. O da çözümü kolunu omzuma atmakta buldu, teması içimi ısıttı.

Yan yana yürüdüğümüzde, rüzgar sertçe suratıma çarptı, Alphan montunu vermek istese de engel oldum. Bebek mavisi atkıyı gözlerime kadar çekip beni sarmaladı, mutluluk doldurdu içimi, çok az daha yürüdük, asmaların süzüldüğü bir kapıdan içeri geçtik. İnanılmaz güzel bir bahçeye ev sahipliği yapan restorant tarzı bir yerdi burası.

O kadar güzel bir bahçeye sahipti ki, birbirinden farklı çiçekler dört bir yanı süslüyordu. Gerçekten büyülendiğimi hissediyordum.

"Çok güzeller," dedim hayranlıkla. "Sen hepsinden güzelsin." İltifatıyla utandım yine, bana güzel demesini çok sevdiğimi fark ettim.

"Çiçekleri çok seviyorsun, bulabildiğim en güzel yer buydu." dediğinde aniden parmak uçlarımda yükselerek boynuna atladım ve sıkı sıkı sarıldım ona, kokusunu olabildiğine içime çektim. "Seni daha çok seviyorum, her şeyden ve herkesten çok." dedim kulaklarına doğru fısıltıyla, gözlerim dolmuştu. Saçlarımı öptü, kulağımın altı, sonra da boynumu; çok güzel hissediyordum, beni gerçekten seviyordu ve sevgisini iliklerime kadar hissediyordum, bana neyi sevip sevmediğime önem verecek kadar değer veriyordu.

"Ben de seviyorum, bebeğimi böyle mutlu göreceksem her şeye değer." dedi atkının açıkta bıraktığı boynuma minik bir öpücük daha kondurarak.

Ayrılmak istemedim ama ayrıldık birbirimizden, biraz soluklandım, gözlerimin dolduğunu gördüğünde kaşlarını çatınca, "Mutluluktan ağlıyorum," diye açıkladım. "Beni dünyanın en mutlu insanı yapıyorsun."

Elimi tutup dudaklarına götürdü, tüy kadar hafif bir buse kondurdu.

Etrafta birilerinin olabileceğinden endişelensem de, uyum sağladım ona, içeri girdik. Oldukça minimal döşenmişti, loş bir ışık vardı ortamda. Kimsenin olmayışı dikkatimi çekti.

"Geleceğim, bir dakika bekle güzelim." dediğinde başımı salladım, incelemeye koyuldum, içi de dışı gibi büyüleyiciydi.

Alphan, elinde menü olan kısa boylu sarışın bir kızla yanıma geldi. "Hoş geldiniz," dedi samimi bir gülümsemeyle. Gülümseyişine karşılık verdim, Alphan montumu çıkarmama yardım etti, kız mont ve atkıyı aldığında boşta kalan eliyle yolu gösterdi. Alphan elimi tutunca bize masamıza kadar eşlik etti, çekindiğimi fark etmiş olacak ki "Sorun yok," dedi yumuşak bir ses tonuyla.

leyla (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin