"Özür dilerim. Affettin değil mi beni?" diye sordum belki de yüzüncü defa.
Görüntülü konuşmuştuk. Ağlamamı engelleyememiştim. Bu kadar ağlak biri olduğum için sinir oluyordum kendime ama onu üzmüştüm. Onu üzmek bu hayatta en son isteyeceğim şeydi.
Hatalı olan ben olmama rağmen teselli etmişti beni. Çok güzel bir kalbi vardı Alphan'ın. Ona tekrar tekrar hayran kalıyordum. Bu konuyu açmamam gerektiğini defalarca kez söylemişti. Açmayacaktım artık, geçmişe takılı kalmamalıydım. Pişman olduğunu biliyordum. Sonuçta herkes hatalar yapabilirdi. Yine de kıskanıyordum işte.
"Bebeğim, geçti artık. Bir daha özür dilersen gerçekten küseceğim."
Vitesteki elinin üstüne koydum elimi. Üşüdüğünü fark ettim, elleri buz gibiydi.
"Alphan, üşümüşsün sen." Kazağını elledim bu sefer de. Elimi kazağının içinden sokunca teninin de üşümüş olduğunu fark ettim.
"Atlet giymedin mi? Alphan ya, neden dikkat etmiyorsun kendine?"
"Artık aynı evde yaşayacağımıza göre sen ilgilenirsin kocanla."
Kocan lafını duyunca kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüştü resmen. Daha önce hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyordum.
Aynı evde yaşayacaktık. Her gece beraber uyuyacaktık, her anımız birlikte geçecekti artık. Ona yemek yapabilirdim, romantik bir akşam yemeğinde mum ışığında yemek yerdik mesela. Ne giyeceğini seçebilirdim, saçlarını istediğim zaman kurutabilirdim. İnanılmaz heyecanlanıyordum üstünde düşündükçe.
Bir nevi evlilik gibiydi. Onunla evlenmenin hayali bile muhteşemdi. Keşke Türkiye'de mümkün olabilseydi, onunla evlenmeyi, parmağımda yüzüğünü taşımayı çok isterdim.
Bir kadın olsaydım, seve seve onun çocuğunu dünyaya getirirdim. Bir kızımız olsa, kardeşi gibi çok güzel bir kız olurdu. Bir erkek çocuğumuz olsaydı Alphan'a benzerdi. Kumral bir teni, ipek gibi saçları, düzgün burnu olurdu.
Doğurabilmeyi gerçekten çok isterdim. Ona benzeyen bir çocuğum olacağı hayali kalbimi kıpır kıpır ediyordu. Bir yandan da imkansız bir hayal olduğu için üzülmeden edemiyordum.
"Yine ne oldu bebeğim?" diye sordu elimi öperken. Öptüğü yer karıncalanınca kendimi toparlamaya çalıştım.
"Alphan, benim yüzümden hiç çocuğun olamayacak." Çıkartıverdim ağzımdan baklayı.
"Ben kocanla ilgilen dediğimde bunu mu düşündün güzelim?" O kadar anlayışlı bir ses tonu vardı ki, endişelerim o ne zaman bu ses tonuyla konuşsa siliniveriyordu sanki.
"Evet. Bir keresinde ailen gibi ilgisiz bir baba olmak istemediğini söylemiştin." dedim aklıma gelen şeylerle.
"Varsın olmasın, sen bana yetersin." Sesli bir şekilde elimi öptüğünde gülümsememi engelleyemedim. Bana çok değerli biriymişim gibi hissettiriyordu. "Ama düşündüm de, doğurabilsen çok güzel olurdu yalnız."
"Keşke doğurabilseydim." diye iç çektim. "Ya ileride istersen?"
"Mezun olup iş hayatına atıldıktan sonra evlat edinebiliriz belki."
"Gerçekten mi? Birlikte mi?" diye sordum engel olamadığım bir heyecanla. Benimle gelecek hayalleri kuruyordu, mutluluktan havalara uçacaktım.
"Neden olmasın? Yeterli sorumluluğu alabileceğimizi düşündüğümüzde tabi ki isteyeceğiz."
İkimiz de çok iyi ebeveyn olurduk diye düşünmeden edemedim. Bir çocuğum olsa, onu hiç üzmezdim. Gece ağlayarak yatağa yatmasını istemezdim hiç, asla terk etmezdim. Tüm kalbimle severdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
leyla (boyxboy)
RomanceAlphan, fakültenin kantininde beğendiği kıza mesaj attığını zanneder ancak ona üç yıldır aşık olan Ferdi'ye yazdığından habersizdir.