-Harry Potter-

782 53 26
                                    

***

Babam odaya girdiğinde duruşumu düzelttim.

"Herşey hazır mı?" Kafamı salladım. Konuşmaya gerek yoktu. Lucius Malfoy ne kadar az ses olursa o kadar çekilir birisi oluyordu. Bastonu elindeydi.

"Narcissa sizi kahvaltıya bekliyor. Draco'yu al ve yanına git." Kafamı salladım. Odadan çıktığında tuttuğumu farketmediğim nefesimi bıraktım. Karanlık Lord'un dönüşü en çok bize patlamıştı. Lord evimizde konaklarken doğru düzgün yemek bile yiyemez olmuştuk.

Ben neyse ama Draco için işler daha beterdi. İşareti almasını engelleyememiştim. Yapabileceğim ne vardı ki elimde. Göz yummuştum. Bu sözler her aklıma geldiğinde babamın sözleri tekrarlanıyordu sanki.

'Yapabileceğimiz birşey yok. Lord Draco'nun işareti almasını istiyor...' Kendimi ona benzetmekten nefret ediyordum. Bavulumu ve genişletilmiş çantamı aldım. Tren de bavullar okul aracılığıyla getiriliyordu. Eşyaların kontrol edildiğini tahmin ettiğimiz için eşyalarımızın bir çoğunu genişletilmiş çantalara koyuyorduk.

Safkan aileleri 15 yaşına giren çocuklara kişisel özgürlüğü simgelemesi için genişletilmiş çanta hediye ederdi ki içine istediğimizi koyup gizli saklı işler yapabilelim. Bu tür şeylere saçma bir destek vardı. Çocuklarını uyarmaları gerekirken resmen destek oluyorlardı.

Hiç anlam verememiştim buna. Bavulumu merdivenden indirmekte zorlansam da ses çıkarmadım. Ev cinleri bugün tamamiyle kayıptı. Babam onlara görev vermiş olmalıydı. Kahvaltıya indiğimde Draco masadaydı. Bir anda tüylerim diken diken olmuştu. Herkes masadaydı ,beni görünce ayağa kalkmışlardı. O an anladım ki benim için değil arkamdan gelen Lord için ayağa kalkmışlardı.

Tüylerimin neden diken diken olduğunu şimdi anlamıştım. Gerginlikle yutkundum. Ellerim titremeye başlamıştı. Hızlı inmek istesem de saygısızlık yapmak istemediğim için normal inmek zorunda kaldım. Bavulumda bana hiç yardımcı olmuyordu.

Sonunda indiğimde arkamda tıslama sesi duydum. Nagini, o neden burdaydı ki? Sakinliğimi korudum ve masaya geçtim. Lord'un oturmasını bekledim. Kahvaltı da bile huzur yoktu. O eliyle işaret verdiğinde oturabilmiştik. Yaklaşık bir haftadır bizim malikanemizde kalıyordu. Ev, Ölüm yiyenlerin toplantı noktası olarak seçilmişti.

Babam bunun büyük bir gurur olduğunu söylüyordu. Yanımda oturan Draco kolunu tutup sessizce inlediğinde onun elini tuttum. Bu bir hafta da ilk kez odasından çıkmış olan Lord yüzünden yemeğimizi doğru düzgün yiyememiştik bile.

Babam kolunu uzattığında bavulumu sıkıca tuttum ve koluna girdim. Diğer tarafta ona dokunmaktan bile iğrendiği belli olan Draco sadece kumaş parçasını tuttu. Cisimlendiğimizde istasyon bir hayli kalabalıktı. İleride olan Harry ve arkadaşları gözüme çarptığında bir gram ferahladım. Gözlerim Harry'nin kolunu görmeye çalıştı.

Babam ayin için kolunun bir parçasının kesildiğini söylemişti. Ancak gömleğinden dolayı birşey görünmüyordu. Onların yakınında olduğumuz için ne konuştuklarını duymaya çalıştım.

"Bu işin peşini bırakmayacaklar Harry." Konuşan Granger'dı. Bizi farkettiklerinde gerildiler ve ters ters bakmaya başladılar. Özellikle de babam ve Draco'ya. Babam hakediyordu ama Draco zaten yeterince baskı görüyordu. Babam onlara tepeden bir bakış attı.

"İyi günler Bay Potter. Kendinizi bir hayli toplamış görünüyorsunuz." Laf atmasa ölürdü sanki. Harry geri kalmadı, "İyi olmamak için tek sebep sizin burada olmanız Bay Malfoy." Babam dudağını büzdü. Sanki iyi bir karşılamayı hakediyordu.

multifandom- sevilen karakterlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin