-Draco Malfoy-

795 40 14
                                    

Bu bölümlük adınız Victoria olacak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bu bölümlük adınız Victoria olacak. İyi okumalar ❤️

***

"Bana bir şans ver!"

Öfkeyle ilerliyordu. İçinde büyük bir hüzün barındırarak. Koşup kolunu yakaladın. Hızına yetişmek zor olmuştu.

"Lütfen Draco. Bunu birlikte aşabiliriz. Senin yanında bile yer alırım! Lütfen." Tutuşundan kurtuldu, "Olmaz Vic. Anlamıyor musun olmaz! Bunu kendim halledeceğim. Beni rahat bırak."

Çocukluk arkadaşın ve aşkının seni bu şekilde bırakması ruhunu parçaladı. Göz yaşların ardı ardına düşüyordu.

"Tek başına yapamazsın aptal! Bırak yardım edeyim." Durdu ve sonunda sana baktı. Gözlerinden anlaşılıyordu içinin yandığı, ancak kimse farketmiyordu bile.

"Anlamayacak mı sanıyorsun? Ya da beni aptal? Beni neden seçtiğini ikimizde biliyoruz Vic! Senin yanımda olduğun her andan ben daha fazla acı çekiyorum. Seni bu işe bulaştırmaktan mutlu mu olacağım? Bunun o ihtiyarı öldürmekten beni daha fazla yaralayacağını görmüyor musun?"

Sesi kısıldı. Hiddetle başlamıştı ama dayanamadı. Onu biliyordun. Yaşadığının ne kadar zor olduğunu. Kollarını boynuna doladın, "Tek başına batmana izin vermem Draco." Kafasını saçlarına gömdü. Kokunu çektiğini biliyordun.

"Yapamam Vic. Sen benim karanlığım ile boy ölçüşemezsin. Benim karanlığıma dayanamazsın. Seni de bu bataklığa sürükleyemem." Üstelik onun için hiç düşünmeden bu karanlığa boyun eyen kıza yapamazdı. Onun için bunu sadece o yapıyorken nankör olamazdı.

"O zaman benim için başka bir yolu seç. Sana yardım etmeme izin vermiyorsun. O halde benim sana başka yolla yardım etmemi sağla." Göz bebekleri titredi. İçinden neler geçtiğini bilmiyordun.

"Kimse kabul etmez. Onu yenemeyiz. Potter'dan medet umarak bu işe atlayamayız. O sadece bi çocuk. Karşısında duramaz bile. Ve...ben, beni orada istemezler." Kaşlarını çattın.

"Dumbledore var. O hala var. Ona gidip yardım isteyelim. Eğer bunu yaparsan hiç şansımız kalmayacak!" Korkuyla yutkundun. Onu ya ikna edecektin ya da ikna edecektin. Başka yolu yoktu. Kafasını iki yana salladı.

"Ben...yapamam!" Kolunu sertçe senden çekerek koşmaya başladı. Şiddetin etkisinden yere düşmüştün ve sen ayağa kalkana kadar o çoktan gözden kaybolmuştu.

Hıçkırıklarını koridorda serbest bıraktın elinde hiçbir seçeneğin yoktu.

***

Bir ay sonra;

Savaş başlamıştı. Dumbledore Snape tarafından öldürülmüştü ve karanlık taraf her yerde seçilmiş çocuk ve onun arkadaşlarını arıyordu. Draco o zamandan beri seni aklından çıkaramamıştı. Potter'ın bir şansı olduğuna inanmıyordu.

Bu yüzden size bir şans yaratmaya karar vermişti.

Toplantı salonu en ufak boşluk kalmayana dek dolduğunda titredi. Fenrir Greyback ona sırıtarak ve dişlerini yalayarak baktığından gerginliği hat safhaya ulaşmıştı. Elleri titrerken babası avucunun dışıyla eline temas etti. Bu bir nevi onu teselli ediş şekliydi.

Draco tiksindi. Neyse ki bir ölüm yiyen çocuğu olmanın avantajları vardı. Yüz ifadesini korumayı başardı. Zihnebend bildiği içinde kimse yapacaklarından şüpheli değildi.

Herkes birden ayağa fırladığında o da ayağa kalktı. Lord ve çirkin yılanı gürültüyle açılan kapıdan içeriye girmişti. Draco yutkundu. Bakışlarını kaldırıp diğerlerine baktığında kimsenin farksız olmadığını görmüştü.

Lord baş köşeye geçip oturduğunda yılanı masaya süründü. Tehditvari bakışları herbirini gezdi. Kimine tısladı, kimine kuyruğunu çıngırdattı. Hiçbir şey yapmasa bile hepsini korkudan öldürebilecekmiş gibi duruyordu.

Draco anı kolladı. Yılan ona doğru yaklaşırken cebindeki basilisk dişini hissedip rahatlamaya çalışarak sıktı. Tam yüzünün yanından geçerken ani bir şekilde dişi çıkarıp yılana sapladı.

Pekala bunu kimse beklemediğinden şokla bakıyordu. Yılan acıyla haykırıyorken Voldemort şoktan anca çıkmıştı. Fakat Draco kaybolmuştu. Malfoy malikanesinin varisi olduğu için çıkması zor olmamıştı.

Draco evlerinin bir kilometre uzağında ki ormanda koşuyordu. İçinde büyük bir ferahlık vardı. Vordemort'un hortkuluğunu öldürmüş ve oradan sağ kaçmayı başarmıştı. Ormanda koşarken gördüğü hayvanlar bile onu paranoyak hale getirmişti.

Sincap görse bile kaçmaya başlıyordu. Bir süre sonra bu ormanda cisimlenmeyi engelleyen büyülerin olduğunu hatırladı. Gidemezdi. Geceyi ormanda geçirmek zorundaydı.

Ateş yakamazdı. Orman küçüktü ve hemen belli olurdu. Mağara falanda yoktu. Babası ile defalarca bu ormanı gezmişti. Olmasının mümkünatı yoktu. Arkasından bir çatırtı sesi geldiğinde dönmeye fırsat bulamadı ve o sesi duydu.

"AVADA KEDAVRA!". Bellatrix Lestrange'ın asasından çıkan büyü acımasızca genç çocuğu vurduğunda yüzünde en ufak üzüntü yoktu. Onu işkencelerle öldürmeyi isterdi. Lord'u da aynı şekilde. Fakat kız kardeşi aklına geldiğinde onu en acısız şekilde öldürmüştü. Kardeşine bunu borçluydu. Lucius bile korkudan ona işkence ederdi. Bunu yapabilecek tek kişi kendisiydi. Cesedin üzerine elindeki hançeriyle çizikler atmaya başladı.

Lord'u inandırması gerekiyordu. Cesedi tuttu ve malikaneye geri cisimlendi. Cissy'nin halini düşünmek dahi istemiyordu.

***

Draco sevdiği kız adına büyük bir fedakarlık yaptı. Kaçarak bir yere varamayacağını biliyordu çünkü. Bella sende sağol valla, senin şu Sevgi dolu kalbin olmasaydı napardık?

Neyse en azından acısız öldü birde burdan bakın. Jwjdkdiekwkdkd

'o kadar iyisin ki saol.' dediğinizi duyar gibiyim.

multifandom- sevilen karakterlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin