0.1

581 61 43
                                    

Merhabaa hehehe gecen bolum bana sovdugunuzu duyar gibi oldum ama olsun halledilir ☺

bu arada

dogum gunun kutlu olsun minik bebegiimm bruseria 💗💗

bolume gecelim, iyi okumalar <33

bolume gecelim, iyi okumalar <33

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2022, New York

ölü bir adam.
______________________________________

Park Jimin

"Sana bir telefon var, Güney Kore'den."

Omzumun üzerinden Taemin'e baktım. "Burada olmadığımı söyle."

Nefesini dışarıya verdi. "Kaçmaya devam edeceksin yani?"

Alaycı bie gülümseme ile arkamı döndüm ve yüzüne baktım. "Defol, Taemin."

Göz devirdi ve dışarıya çıktı.

2 yıl olmuştu.

Koskoca 730 gün. Onlarsız.

Karımın ve kızımın ölümünden sonra istifa etmiş ve ülkeyi terk etmiştim. Onlarla yaşamayı öğrendiğim ülkede onlar olmadan yapamazdım. Acısı hala ilk gün ki gibi tazeyken nefes almakta bile zorlanıyordum.

Ben, ölü bir adamdım.

Nefes almayı unutmuş, yaşamayı unutmuş, gülümsemeyi unutmuş, hatta ağlamayı bile unutmuş bir adamdım. Aldığım her nefes beni öldürüyordu.

Onlarım yaşaması gereken günleri ben yaşıyordum.

İyi bir baba olmamıştım, iyi bir eş olamamıştım.

Ben ruhumu ve kalbimi onlarla beraber gömmüştüm. Daha 5 yaşındaydı benim kızım. Eğer hayatta olsaydı 7 yaşında olurdu. Eğer hayatta olsayfı 26 yaşında olurdu, karım.

28 yaşına girmiştim. En son 26. yaşıma onlarla beraber girecektim. Onun yerine onlarla beraber toprağa girdim.

"Jimin?"

İçeriye giren Jack ile hızla gözyaşlarımı silip siyah saçlarımı geriye atarak ayağıya kalkmıştım. "Evet?"

Şu an lüks bir apartman dairesinde olan evimdeydik. Sakin bir hayat yaşamaya çalışıyordum.

"Yine telefon geldi, bak istersen önemli olabilir."

Derin bir nefes alıp elindeki telefonu aldım ve çıkması için işaret verdim. Jack çıktığında telefonu kulağıma götürüp konuşmaya başladım.

"Alo?"

"Jimin?"

Bu Yoongi'nin sesiydi.

"Evet?"

"Uzatmadan direkt konuya gireceğim, çünkü seninle konuşmak için bile saatlerimizi harcadık. Geri dönmen gerek, Jimin."

Alayla güldüm. "Hmm, neden?"

"Dalga geçmenin sırası değil! 2 yıldır sana ulaşmaya çalışıyoruz. Bu görev için sadece sana güvenebilirim."

"Çok yanlış adama güveniyorsun, gelmiyorum." diyip tam telefonu kapatıyordum ki söylediği şeyle duraksadım.

"Jeon Jungkook ile alakalı."

Ailemi benden alan herif. Acımadan onları yok eden herif.

"Eğer geri dönersen onu yakalama şansın olur. Hem sen ailenin intikamını almak istemiyor musun? İşte sana fırsat, görev bu. Görev, Jeon Jungkook. Sana 24 saat veriyorum, iyi düşün."

Ve suratıma kapattı.

-

Jeon Jungkook

Müzik sesi başımı ağrıtırken iyice oturduğum yere yaslandım ve gözlerimi yumdum.

Mekanlarımdan birindeydim ve burada takılmak bile artık sıkıcı geliyordu.

"Dansçı kızlar değişmiş." dedi Yugyeom karşıma otururken.

Gözlerimi açıp doğruldum. "Ne değişmesi?"

Başıyla sahneyi gösterdi. "Sahnedeki kızdan bahsediyorum."

Bakışlarımı sahneye çevirdiğimde bir kızın señorita şarkısı ile dans ettiğini gördüm. İnsanlar çıldırmış gibi bağırırken sahnedeki kız kimseyi umursamadan dans ediyordu.

Sarı uzun saçları hareketleriyle beraber savruluyor, dudaklarındaki geniş gülümsemesi ona eşlik ediyordu. Büyük gözleri gülümsemesinden dolayı kısılırken yutkunamadım. Nefes alış verişlerim hızlanırken kızın dansı bitmişti. Teşekkür ederek sahneden indiğinde bakışlarını etrafta gezdiriyordu.

Bu tarafa bakmasıyla göz göze gelmiştik. Gülümseyip başıyla selam verdiğinde tepki veremedim. Hala etkisindeydim.

"İyi misin?"

Yugyeom'un sesiyle irkildiğimde başımı salladım. "İyiyim, kimmiş bir araştır kızı."

Başını salladığında önümdeki içki bardağını kafama diktim. Bana göre değildi böyle şeyler.

"Park Jimin'den hala haber yok değil mi?"

Yugyeom başını iki yana sallarken sırıttım. "Dönecek."

Yugyeom kaşlarını çattı. "Bir şey dedin?"

Başımı iki yana salladım. "Hayır, devam et."

Bakışlarım tekrar sarışın kıza takıldığında onu karşısındaki arkadaşını kahkahalarla dinlediğini gördüm.

Birçok kadını gülerken görmüştüm fakat bu, en güzeliydi.

doomed to pain Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin