iyi okumalar <3
2023, Busan
Affetmek.
______________________________________
Park Jimin
3 yılın ardından tekrar o lanet yerdeydim. Onları kaybettiğimi sandığım yerdeydim. Ölmüştüm ben o gün. Tekrar hayata dönememiştim.
Şimdi ise yine buradaydım.
"Park Jimin! Yine aynı yerde, aynı konumdayız. Nasıl hissediyorsun?"
Jeon Jungkook. Bir tarafında birtanem, bir tarafında da kardeşim dediğim kadın.
Emniyettekiler olarak bir tarafta duruyorduk. O ise bizim tam karşımızdaydı.
Roseanne ağlıyordu. Lalisa ise ifadesiz bir şekilde bakıyordu.
Sinirle adım attığımda Sungwoon tuttu beni. "Ne istiyorsun lan piç kurusu?!"
Kahkaha attı. "Seçim yapmanı, hayatım. Karın mı, arkadaşın mı?"
Dudaklarım aralanırken kaşlarımı çattım. Ne diyordu bu herif? Yumruklarımı sıkarken Roseanne, Lalisa'ya bakarak ağlıyordu.
"Ne diyorsun lan sen?!"
Ona doğru atıldığımda tutuyorlardı beni. Sinirle ittim üzerindekileri. "Bırakın lan!"
Jungkook'un kahkahaları atarken sakince nefes aldım. "Pekala, madem seçim yapmamı istiyorsun. Yapayım bende. Karımı seçiyorum. Lalisa'yı öldür."
Elbette biliyordum, Lalisa'ya asla zarar vermezdi o. Herkesi öldürür ona dokunmaya çekinirdi.
Jungkook ciddi bir şekilde bana bakarken herkes şaşkınca bana bakıyordu. Roseanne ağzı bağlı olduğu için boğuk bir sesle bağırmaya başladı. Lalisa ise her zaman ki gibi ne yaptığımı anlamıştı.
"Son kararın mı? Öldüreyim mi, Lalisa'yı?"
Sungwoon fısıltı ile konuştu. "Abi kendine gel, ne yaptığını sanıyorsun sen?"
Takmadım ve sadece Jungkook'a baktım. "Ne oldu, Jeon? Seçim yaptım işte. Bırak karımı, öldür Lalisa'yı."
Jungkook yutkundu. Bu ihtimali beklemiyordu, benden farklı bir hamle bekliyordu. Ama ben onu kendi silahıyla vuracaktım.
Jungkook zorlukla sırıttı ve hızla adamlarından biri Roseanne'i bize doğru iterken kendisi de hızla Lalisa'yı alarak bize doğru ateş etmeye başladı. Büyük bir çatışma çıkarken Roseanne'i kolundan tuttum gibi üzerine siper oldum.
Sungwoon ve diğer polisler onlara doğru ateş ederken ben hala Roseanne'e kendimi siper etmiştim. Ve gördüğüm kadarıyla Jungkook, Lalisa'yı arabasına bindirip götürmüştü. Adamları da peşinden giderken silahımı çıkarttığım gibi ateş etmeye başladım.
Polis arabaları peşlerine düşerken birkaç kişi kalmıştık. Hızla eğilip Roseanne'inççin elini veçe ağzını çözdüğümde gözyaşları içinde boynuma atladı. Ellerim hızla belini bulurken gözlerimi kapattım. Bu hisse o kadar uzak kalmıştım ki... Şimdi benden mutlusu yoktu.
Gözyaşları boynumu ıslatırken saçlarını okşadım. "Geçti birtanem, geçti. Ben buradayım."
"Lalisa," diyemeden onu kendime bastırdım. "Bulacağım onu, tamam mı? Güven bana."
"Çocuklarım büyüdü." diyen Sungwoon ile Roseanne geri çekildi.
Burnunu çekip yaşlı gözleri ile bana baktığında elimi çekinerek ıslak yanaklarında gezdirdim. Gözlerinden akan tüm yaşları tek tek sildim. Gülümsedi. Benim için hayat tekrar başladı.
"Romantik anınızı bölüyorum ama emniyete gitmemiz gerekiyor."
Roseanne benden uzaklaşıp arabama doğru ilerlediğinde sinirle Sungwoon'a baktım. "En sonunda sikeceğim seni."
Sırıttı. "Söz mü?"
Gözlerimi devirerek bende arabama doğru ilerlediğimde aklımda Lalisa'yı nasıl o herifin ellerinden alacağım düşüncesi vardı. Ona zarar vermezdi, incitmezdi, onun için herkesi feda ederdi. Fakat Lalisa onu istemiyordu. Onu orada bırakamazdım.
-
Lalisa Manoban
"İzinizi kaybettirdiniz değil mi?"
Adamlardan biri başını başladığında Jungkook gülümsedi. "Güzel, çıldırsın bakalım bizim küçük savaşçı."
Araba durduğunda muhtelemen Busan'ın en ıssız yerindeydik. Jungkook bana baktı ardından elini uzattı tutmam için. Gözlerimi devirip hızla arabadan indiğimde o da peşimden gelmişti.
"Daha ne kadar böyle davranacaksın?"
"Daha ne kadar seni istemediğimi söylememe rağmen bana yapışacaksın?"
Büyük bir eve gelmiştik. Evde ikimizden başka kimse yoktu. Gözlerime baktı. "Beni kendine alıştırdıktan sonra hayatımdan defolup gidemezsin."
Ağzımdan duygudan yoksun bir gülüş çıktı. "Anlamıyorsun değil mi? Ben senin hayatına bile isteye girmedim. Roseanne ve Mina için girdim. Onları buldum ve hayatından çıkmaya çalışıyorum. Anla şunu, istemiyorum seni. Sevmiyorum."
İfadesizce gözlerime bakarken sesimi yükselttim. "Yanında olmak bile midemi bulandırıyor. Emin ol tam şu an ölmek, seninle aynı evde bulunmaktan daha iyi."
Yutkundu ve gözlerini kaçırdı. "Üzgünüm, ama bir süre benimlesin. Şansına küs, Manoban."
Üzerime kapıyı kilitleyip gittiğinde sinirle kapıya vurmaya başladım. Açılmayacağını anlayınca öylece bekledim.
Ölmeyi veya kurtulmayı.
Fakat tek dileğim ölmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doomed to pain
Fanfictionailesini kaybeden park jimin, intikam için geri dönmüştü. jirosé,