0.5

390 50 51
                                    

<3

2022, Busan______________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2022, Busan
______________________________________

Jeon Jungkook

10 yaşımdan bu yana öğrendiğim tek bir şey vardı. Ne olursa olsun hiçbir kadına bağlanma ve güvenme. 26 yaşında olmama rağmen hala 16 yıl önce ki halimi unutamıyordum. Annemin yalvarmama rağmen beni bırakıp gitmesini.

Ah her neyse, şu an çok daha önemli işlerim vardı. Mesela Park Jimin'i nasıl delirtebilirdim?

"Hey!"

Duyduğum tanıdık sesle hızla başımı arkaya çevirdim. Bu Lalisa idi. Üzerindeki siyah askılı elbisesi ile bana doğru geliyordu. "Burada olduğunu bilmiyordum."

Sarı saçlarını tepeden toplamış ve boynunu açıkta bırakmıştı. Siyah uzun ve yırtmaçlı olan elbisesi ile oldukça nefes kesici duruyordu.

Pekala, nerede miydik? Kimin organize ettiğini dahi bilmediğim bir adamın davetinde. Büyük ihtimalle Jimin buraya geleceğimi bildiği için burada olacaktı.

"Tüm iş adamları davetli."

Gülümsedi. "Ah anladım, bende babamın zoruyla buradayım."

Başımı salladığımda bakışlarım onun aksine ifadesizdi. Birden bana yaklaşıp elini kravatıma atınca donup kaldım. Burnuma dolan çiçek kokusu ile kendimden geçmiştim belki de.

"Siz erkekler ne zaman şunları düzgün takacaksınız acaba?"

Gözlerine baktım. "Kravatı her yamuk olanı düzeltir misin?"

Kıkırdadığında bakışlarım dudaklarına takıldı. "Sana özel."

Yavaşça geri çekildiğinde büyük ve parlayan gözleri ile bana bakıyordu. Gülümsedi. "Ne o, aşık mı oldun bana?"

Alayla gülüp ellerimi cebime koydum ve ona yaklaştım. "Aşkından çöllere düştüm."

Tam bir şey diyecekken telefonumun çalması ile başıyla selam verip içeri geçti.

Arayan Yugyeom idi.

"Noldu Yugyeom?"

"Dostum, kız rahat durmuyor sorun çıkardı."

Dişimi sıktım. "Şu an hiç uğraşmam, bir şekilde halledin." diyip telefonu kapattım.

Hızlı adımlarla içeri geçtiğimde gülümsedim. Gerçekten oldukça uzak ve tehlikeli bir gülümseme ile.

"Katillere özel bir davet olduğunu bilmiyordum."

Duyduğum sesle sırıttım. "Manitam gelmiş."

Jimin sinirle gülümsemeye devam etti. "Eceline kendi ayaklarınla gelmişsin."

Dudağımı büzdüm. "My love kalbimi kırıyorsun."

Dişini sıktı ve yaklaşarak fısıltı ile konuştu. "Söküp almadığıma dua et."

Dudağımı ısırdım. "Haşin erkek, söksene."

Tam harekete geçiyordu ki araya polis arkadaşlarından biri girdi. "Manyak mısınız siz? Milletim içinde kendinize gelin."

Jimin sinirle onu itmeye çalıştı. "Sungwoon çekil şuradan, sana bile kafa atarım."

Sungwoon sırıttı göz kırptı. "Of, atsana."

Gülmeye başladığımda Jimin sinirle ikimize bakıyordu. Derin bir nefes aldı ve omzuma.çarparak yanımdan geçti.

Dudağımı büzdüm. "Patron bebek sinirli."

Sungwoon bana baktı ve gözlerini kıstı. Bende ona aynı ifadeyle baktığımda göz devirip gitti.

Değişik insanlar.

Bakışlarım Lalisa'ya kaydığında tuhaf bir şekilde Jimin ile bakışıyorlardı.

Hem de çok tuhaf bir şekilde.

-

kisa oldu ama hasta oldugum icin bu kadari geldi elimden umarim begenirsiniz <3

sizleri seviyorum <3

doomed to pain Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin