özel ★

214 21 19
                                    

Merhaba, aslında dtp için bir daha bölüm atmayı düşünmüyordum ama bu güne özel olarak fikrimi değiştirdim.

Geçen yıl bu zzamanlar, 16 Kasım tarihinde yazmıştım bu kurguyu. İlk bölümde belirttiğim gibi de bu kurgu benim için çok özel olan biri için yazıldı. Onun doğum gününde ona hediye olarak yazdım bu kurguyu. Bu kurgu ilk yazıldığı zamanlar okuyucularım şimdiye oranla daha azdı ve benim en büyük destekçim o'ydu. Bana yazmam için moral veren, ilham olan ve her zaman varlığı ile mutluluk getiren biri benim için.

İyi ki yazmışım bu kurguyu onun için, geçen yıl sürekli bölüm gelmesi için büyük bir heyecanla beklediği zamanları hatırladıkça gerçekten iyi ki yazmışım diyorum. İyi ki hayatıma girmişsin, iyi ki benimlesin, iyi ki varsın, iyi ki doğdun. İyi ki tanışmışım kızım seninle, gerçekten hayatımdaki en güzel iyi ki'msin. Umuyorum ki geleceğin ve hayatın en az gözlerin kadar güzel olur. Sen her şeyin en güzeline ve en iyisine layıksın. İyi ki varsın. Seni seviyorum, gerçekten seviyorum.

İ ☆
fleunas

İyi okumalar <3

-

16 Kasım

Gece yarısı, evde yankılanan saatin sesiyle önümdeki şarap şişesine bakmaya devam ettim. Yanan şöminenin ısısı tüm evi sararken üzerimdeki hırkayı çıkarıp bir kenara attım.

16 Kasım. Evlendiğimiz gün.

Yıllarca bu tarihte Jimin bana olan aşkını itiraf etmişti. Yetmemiş ondan yıllar sonra da bu tarihte bana evlilik teklifi etmişti. Ve o tekliften bir yıl sonra da bu tarihte evlenmiştik.

Güldüm kendi kendime, tıpkı bir deli gibi. Onu çok fazla özlüyordum, dayanamayacak kadar. Nefes alamayacak gibi oluyordum bazen. Kızımdan gizli terapi görmeye başladım. Benim bir kızım vardı ve onun için güçlü durmalıydım.

Fakat Jimin olmadığı sürece ayakta durmak bile zordu benim için. Evim dediğim adamın olmaması çok zordu benim için.

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken önümdeki fotoğrafa baktım. Jimin gözleri kısılana kadar kocaman gülümsemiş ve kucağındaki Mina ile poz vermişlerdi. Arkalarında da kafasındaki Mina'nın tacı ile poz veren Sungwoon vardı.

Gülmeye başladım. Ardından yanımdaki kumandayı alıp defalarca izlediğim görüntüyü tekrar oynattım.

Üniversite Mezuniyetimiz.

Önce ekrana ben geliyorum. Kızıl saçlarımla ve yüzümdeki gülümsememle. Ardından kamerayi kaldırıyorum ve arkamda duran Jimin'i çekiyorum.

"Hey! Poz ver."

Kahkaha atıyor. Orayı başa sarıp tekrar tekrar izliyorum. Ardından arkadan belime sarılıp boynumu öpüyor.

"Sonunda mezun olduk ve vitaminsiz Sungwoon'dan kurtluyorum-"

Demesine kalmadan arkadan sırtına atlayan Sungwoon ile tekrar ağlarken gülmeye başladım.

"Ne zaman evleniyoruz, Jimin?"

Jimin sinirle ona küfür ediyor ve ben arkadan onları izleyerek gülüyorum. Ardından Lalisa kafasını kameraya doğru yaklaştırıyor.

"Hayallerim Roseanne Park ile evlenmek, fakat şu şahıs buna engel oluyor. Uzmanlar bunu da açıklasın."

Ardından Sungwoon'un sesi duyuldu.

"Abi bir arkanı dönsene bir şeye bakacağım."

"Oğlum, bak eğitim hayatım boyunca seni öldürmemek için kendimi zor tuttum bu saatten sonra beni katil etme."

Elimle yanağımdaki yaşı silerken diğer videoya geçtim. Ben hamileydim ve mutfakta benim için pasta yapan Jimin'i çekiyordum.

"Hadi ama! Saatlerdir ordasın elini çabuk tut."

"Hayatım, olmuyor. Sungwoon kimya derslerinde yaptığı deneylere benzedi. Çocuğu yaparken bu kadar uğraşmadım lan ben!"

Ben ona gülerken o da sinirlenip unu suratıma atmaya başlamıştı.

Başka bir videoya geçtim. Jimin, daha Mina bir aylıkken onun altını değiştirmeye çalışıyordu.

"Kimse öğretmedi mi sana bir çocuğun altını nasıl değiştirmen gerektiğini?"

"Üzgünüm, Roseanne polis okulunda kimse bana bebek poposu temizlemeyi öğretmedi."

Başka bir video, Mina'nın ilk adımları.

"Hadi babacığım, tek yapman gereken bana gelmen. Run, run, run."

"Jimin! 1 yaşındaki çocuğa ne dediğinin farkında mısın."

"Hayata erken atılmak gerekiyor, birtanem."

Televizyonu kapattım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Sesini unutmamak için her gece uyumadan önce bu videoları izliyor, attığı ses kayıtlarını dinliyordum. Yokluğunu öyle çok hissediyordum ki, geceleri uyku ilacı olmadan uyuyamıyordum.

Her sarıldığımda sıcaklığını hissettiğim adamın, morgda ki soğukluğuyla yıllardır üşüyordum.

Gözyaşlarımı silip şarap doldurduğum kadehi elime alarak gülümsedim. "İyi ki sen, birtanem. Seni seviyorum."

Bu gece kaldırdığım tüm kadehler sana, sevgilim. Sarhoşluğumda geri dönmen için.

Anılarımda yaşaman dileğiyle.

×

doomed to pain Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin