sınır: 110 yorum
2018, Busan
Kim Taehyung'un öldüğü gün.
______________________________________"Jimin de iyi ki baba oldu he, çocuğunuzu kaçıracakmışız gibi davranıyor. Yaklaştırmıyor lan bizi çocuğa!"
Jimin, Sungwoon'un söylediklerine göz devirdi. Gecenin bir yarısı Busan'ın ıssız bir bölgesindeydiler. Jeon Jungkook ve Kim Taehyung'u suçüstü yakalamak için deponun önünde bekliyorlardı.
"3 kişi sağ tarafa geçsin, 3 kişi de sol tarafa geçsin. Sungwoon ve Taemin, siz benimle kalın."
Jimin'in komutu ile herkes yerlerine geçerken büyük deponun kapısı açıldı. İlk çıkan Kim Taehyung oldu, ardından Jeon Jungkook. Fakat Jimin'in planını bozan tek bir şey vardı; Kim Taehyung'un sağ taraftaki polisleri farketmesiydi.
Hızla silahını çıkardı ve gür bir sesle bağırdı. "Baskın!"
Jungkook da hızla silahını çıkardığında büyük bir çatışma çıkmıştı.
Jimin sinirle bağırdı. "Dikkat edin! Zarar vermek ve zarar görmek yok!"
Taehyung birden tüm silah seslerinin içinden gülmeye başladı. "Görüşmeyeli uzun zaman oldu, Park Jimin."
Jimin sırıttı ve ateş etmeye devam etti. "Çok mu özledin beni?"
"En çok ben özledim!" diye bağırdı alayla Jungkook.
Sungwoon şaşkınca Jimin'e baktı. "Herifler sana yürüyor lan! Arayayım mı yengeyi?"
Jimin sinirle ateş etmeye devam ettiğinde Taemin ile aynı anda Jungkook'un olduğu tarafa doğru silah doğrulttular. Jimin'den önce Taemin'in ateş etmesi ile Kim Taehyung bunu önceden fark edip kendini Jeon Jungkook'un önüne atmıştı. Vurulmuştu. Kalbinden.
"Taehyung!"
Jungkook bağırışı ile tüm polisler ateş etmeyi kesmişlerdi. Jimin şaşkınca Taemin'e baktı. "Ne yaptın lan sen?"
Jungkook hızla büyük bir öfke ile hemen yanlarından duran arabaya binip Taehyung'u da kendi ile beraber bindirdiğinde polisler arkalarından ateş etmeye devam etmişlerdi.
"Takip edin çabuk!" diye bağırmış ve ardından Taemin'e dönmüştü. "Size zarar vermek yok demiştim, değil mi!?"
"Bir anda oldu." diye mırıldandı Taemin.
Jimin sinirle derin nefes aldı. "Dua et herife bir şey olmasın."
Umarım diye geçirdi Jimin içinden. Umarım bir şey olmazdı.
-
Günümüz
"İşte böyle doktor hanım."
Jungkook oturduğu yerden bacak bacak üst üste atmış ve karşısındaki kadına bakmıştı. Genç kadın onu tepkisizce izlerken nefret doluydu.
"Son günlerde kalbim de tuhaf bir ağrı var. Nedeni nedir sizce?" dedi Jungkook.
"Ölümün yakındır, yani umarım."
Jungkook güldü. "Ah Roséanne, tıpkı kocan gibisin. Ayıp değil mi?"
Roséanne ifadesiz bir şekilde karşısındaki adama bakmıştı. "Daha ne kadar Jimin'den saklayacaksın beni?"
Şu an Jungkook'un Seul'daki evindeydiler. Yani en azından onları orada saklıyordu.
Jungkook ayağıya kalktı ve masanın üzerindeki fotoğrafı alıp arka cebine koydu. "Gelmiş sana beğendiğim kızı anlatıyorum fotoğrafı gösteriyorum ama sen fotoğrafa bile bakmıyorsun, hani best friend olmuştuk biz?"
Roséanne tam sinirle bağıracağı sırada duyduğu ses ile susmak zorunda kaldı.
"Anne!"
Mina koşarak salona geldiğinde Roséanne gülümsedi ve kızına baktı. "Bebeğim, noldu?"
Mina dudağını büzdü ve elindeki kolu kopmuş bebeği havaya kaldırdı. "Babamın aldığı bebeğin kolu koptu."
Roséanne'in gözleri dolarken yutkundu. "Yenisi alırız birtanem."
Mina'nın gözleri doldu. "Ama babam almıştı..."
Jungkook gülümsedi ve dizlerinin üzerine çöktü. "Babana gitmek ister misin?"
Mina gözlerini kocaman açtığında sevinçle çığlık attı. "Evet! Çok özledim onu! Neden hiç yanımıza gelmiyor?"
Jungkook tam bir şey diyecekken Roséanne hızla araya girdi. "Hayır! Mina kimseyi görmeye gitmiyor."
Mina babasını görememenin verdiği özlem ve üzüntü ile dudağını büzmüş bebeğini alarak merdivenlere doğru yürümüştü. "İyi geceler."
Roséanne onu üzdüğünün farkındaydı fakat 3 yıldır kendilerini bulmaya tenezzül bile etmemiş bir adamla görüşmesini istemiyordu.
Her ne kadar babası olsa bile.
Jimin'e hem kırgın hem de kızgındı. Ve de özlemişti onu.
"Kızı üzdün lan."
Roséanne göz devirdi kahve saçlarını geriye attı. "Sizin gibi herifler hala nasıl hayatta anlamıyorum, bir kadına ve bir çocuğa zarar verecek kadar acımasız ve aşağılıksın."
Jungkook dudağını büzdü. "Rosie, hatırlatırım komadan çıkalı 4 ay oluyor. Hem ben nereden bileyim senin hamile olduğunu? Alnında 'hamiledir, lütfen kurşun sıkmayınız' yazmıyordu ki."
Roséanne öfke ile konuştu. "Sen değil misin bizi herkese ölü gösteren, sen değil misin bana yaptıkları iğne sonucunda kalbimin kısa süre durmasını sağlayan. Eğer böyle bir şeye kalkışmasaydın komada bu kadar kalır mıydım sanıyorsun?"
Jungkook ciddi bir şekilde konuştu. "Sonuç olarak kızında sende hayattasın. Çok istiyorsanız da Jimin'in yanına gidebilirsiniz. Ha tabii, canını umursamıyorsan."
"İstemiyorum. Onu görmek de istemiyorum, bu siktiğim yerinde de kalmak istemiyorum."
Jungkook derin bir nefes almış ve karşısındaki kadına bakmıştı. Aylardır zorla kadını burada tutuyordu resmen. "Biraz daha sabret, kocanın yaptığı şeyi kendi gözlerinle izledin. Ve ben bu savaşı kazanmadan bırakmam."
Ve salonu öylece terk etmişti.
-
ay arkadaslar yasiyolarmis????
nasil olur??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doomed to pain
Fanfictionailesini kaybeden park jimin, intikam için geri dönmüştü. jirosé,