Selam, uzun bir aradan sonra esselamualeykümverahmetullahuvebereketu dilerim herkese!
Tuşlara basmayı ziyadesiyle özlemişim efenim... Tuşlarım benim kuşlarım hep ötüp dursalar ve bana para kazandırsalar keşke, elbet bir gün o da olacak elbet bir gün...
Neyse, konumumuz baskıladığımız acılarımız. Yok sayıp, ötekileştirdiğimiz hatta adını zikretmekten kaçındığımız o şey: ACI.
Ben de böyle birisiyim, negatife tahammülsüzgillerdenim yani... Böyle biri olmak için çok uğraştım, pozitif düşünmediğim her an kendime kızmaya başladım ama melankoliden beslendiğimi unuttum. Daha doğrusu MOTİVASYON KONUŞMACILARI VE SPİRİTÜELLER unutmam ve içime dönmem gerektiğini söylediler, ben de öyle yaptım.
En güzel hikayelerimi hiç ağlayarak yazmamış gibi unuttum işte. Acı çekerken dinlediğim müziklerin daha lezzetli olduğunu unuttum. Kötü alışkanlıklara öcü gibi yaklaşıp acıyla öcünün nasıl iyi bir ikili olduğunu unuttum.
Pardon: unuttuk.
Neyse işte demek istediğim eğer şu an kötü bir ruh halindeyseniz onu öcüleştirip böcüleştirmeyin, acının tadını çıkarın ve geçeceğini bilin yeterli.
Geçmiyorsa da siz geride bırakın tıpkı kaplumbağa ve tavşan hikayesinde olduğu gibi.
Negatif düşünmeme ve konuşmama tribine saplanmış bir insan olarak söylüyorum: gerçek acıyı tatmadan içten kahkahaları atamazsınız. Bu yüzden de böcülere şerefe canım!
Şerefiye Sarnıcı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEMEMELER
RandomKendinizi ve hislerinizi korumak için kaçarsınız ya bazen. Bunu ancak incinmiş ve bir kez daha incinmekten korkanlar anlar. Eğer rüzgârda savrulurken teknenizi emanet edeceğiniz güvenilir bir limanınız varsa şanslısınız. O da yoksa fırtınada parçala...