Doğrusal zaman bir yanılsamadır. Kendini anlamaya ve iyileştirmeye uğraşan herkes, geçmiş soyuna olduğu gibi gelecek nesillere de bir armağan bırakmış olur...
23 senedir aynı yerdeyim. 12 senedir de aynı evde...
İstanbul ve gettosu içime içime işledi. Tam bir İstanbul hanımefendisi gibi olabildiğim anların yanısıra her an küfür eden bir ayan ablaya da dönüşebiliyorum.
Sanırım yine benzer bir durum içerisine girmek üzereyim. Annem uğraştırmaz ve evlenirsem; gelinlik giyer ve gidersem Viyana'nın akademik çevresini gurbetçi Türklerle harmanladığım bir hayata adım atacağım.
İçimden bir ses benim ve sevdiğim adam için en iyisinin ve huzurlusunun bu olduğunu söylüyor. Sanki onunla önceki yaşamlarımızdaki tüm hesaplaşmaları tamamladık. Bu hayata sadece ama sadece mutlu olmaya geldik gibi hissediyorum.
Birbirimizden öç/intikam almaya ya da acı çekmemize pek de gerek yok. Karmalarımız temiz. Kişiliğimiz ve zihin yapımız yorucu değil aksine pek kimseye nasip olmayacak biçimde zeki ve anlayışlı. Bir kereye mahsus onu çok kırmış olsam da bunun bir daha yaşanmayacağını bilmek kendimi affetmemi sağladı.
Onun geçmiş deneyimleri ve benim geçmiş deneyimlerim bizi birbirimiz için mükemmele çok yakın bir forma ulaştırmış. Bilge bir ruh olduğunu biliyorum. Pek çok kez doğduğunu ve bunun son hayatımız olabileceğini de biliyorum. O bilmiyor ama ben biliyorum.
Eğer başarabilirsek içimizdeki boşluğu dolduracak bir hayat süreceğimizi biliyorum. Maddi ya da manevi, nicel ya da nitel... Kendimizi gerçekleştireceğimize ve başarılı olacağımıza inanıyorum. Olur da başarısız olursak bunun bir huzursuzluk alameti olmayacağını da farkındayım.
Sonuç olarak konfor alanımı tamamen yıkmam ve yeniden çok daha iyisini inşaa etmem gerekecek. Beni en çok zorlayan eylem kısa bir süre için de olsa kendi paramı kazanamamak olacak gibi duruyor.
Sebebini bilmiyorum ama birine yük olma kaygım had safhada. Bu kişi eşim bile olsa rahat hissedemiyorum.
Lakin başka çare de yok gibi duruyor. Olmak istediğim kişi ve kurmak istediğim aile için bir süre gelecek kaygımı bırakmam ve biraz dinlenmem gerekebilir.
İçten içe ev hanımı olma fikrine sıcak baktığımı fark ettim. Bir yere yetişme, otobüse binme, sorumlulukları yerine getirme gibi zorunluluklar yerine; dil öğrenme, yemek ve temizlik yapma, okula gitme gibi eylemlerin beni çok daha iyi hissettireceğini elbette ki biliyorum lakin dediğim gibi "yük olma, para isteme" durumu beni çok ama çok korkutuyor.
Bu korku yüzünden işi yokuşa sürdüğümü fark ettim. Sanki gazeteci, akademisyen ya da ana haber sunucusu olamazsam başarısız bir hayat sürdürmüş olacağım gibi geliyor. Bununla beraber başarının ölçütünün maddi gerçeklerden çok maneviyatı içerdiğini de kabul etmek üzereyim.
Sanırım daha 23 yaşında olduğumu hatırlamalı ve kendime yüklenmeyi bırakmalıyım. Huzurlu ve sağlıklı bir yuvayı da hak ettiğime inanıyorum. Umarım köken aileler toksik zehirlerini bize kusmaz da ikimiz de bunu başarabiliriz.
İnanın bana her zaman elimden gelenin en iyisini yapma gayretindeyim ve çabamı partnerim dışında kimsenin görmemesi biraz kırıcı... Şu an potansiyelimin çok altında bir hayat sürdürdüğümün farkındayım ama fiziksel olarak ne kadar yorulduğumu tahmin bile edemezsiniz.
Bundan birkaç ay önce "insan" gibi hissetmediğim bir süreç atlattım. Etkisinden aylar sonra daha yeni yeni sıyrıldığımı söyleyebilirim. Ne yaparsam yapayım en iyisini yapacağımı bilsem de üzerimde korkunç bir gelecek kaygısı var. "Bir şey yapmam gerek" hissi zihnimde tepinip duruyor.
Çok düşündüm ve hayatımdaki kişiden emin olduğum anların bütününde çabamı takdir ettiğini fark ettim. Beni bir köleden, koşup duran bir hamsterdan ziyade "gerçekten yaşayan bir insan" olarak görmek istemesi çok hoşuma gitmiş.
Olduğum halin mükemmel olmadığını farkındayım ama hiçbir zaman da mükemmel olamayacağımı kabul etmeliyim.
Mesafenin biteceğini biliyor ve sabrediyorum. Mükemmel bir partnere sahip olmadığımı biliyor ama elinden gelenin en iyisini yaptığı için onu takdir etmeyi unutmuyorum.
Bu kadar radikal bir değişimin benim gibilerin (içe dönük, rutini seven...) başına gelmesi iyi mi kötü mü onu zaman gösterecek.
Daha hala "olmayacak" hissini içimden atabilmiş değilim. Caymayacağımı bilsem de cayacağımdan korkuyorum. İkisini tek bir beyinde ve bedende nasıl yapıyorum bilmiyorum ama yapıyorum işte...
Burayı günlük gibi kullanmayı seviyorum. Okunma amacıyla başladığım bu yolculuğun bir terapi uygulamasına dönüşmesini sevgiyle kucaklıyorum.
Bakalım gurbetin de acısını ve tatlısını yazabilecek miyim? Kader bilir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEMEMELER
DiversosKendinizi ve hislerinizi korumak için kaçarsınız ya bazen. Bunu ancak incinmiş ve bir kez daha incinmekten korkanlar anlar. Eğer rüzgârda savrulurken teknenizi emanet edeceğiniz güvenilir bir limanınız varsa şanslısınız. O da yoksa fırtınada parçala...