Jongjong: Günaydın Soo~ -08:17-
Jongjong: Sonunda Perşembe günündeyiz nerede buluşalım?
Do Kyungsoo: Günaydın erkencisin. -10:28-
Jongjong: Yani, her zaman bu saatlerde kalkıyorum artık.
Jongjong: Stajyerlikten alışkanlık kaldı.
Do Kyungsoo: Neden erken uyandığını sormadım. Neyse, pek göz önünde bulunmayan sakin bir kafe biliyor musun?
Jongjong: Evet, biliyorum. Ben seni nereden alayım?
Do Kyungsoo: Konum atarım.
Jongjong: Peki, bekliyorum.
Kyungsoo'nun anlatımından
Duyduğum korna sesi ile hızla çıktım dışarı. Kapımın önünde duran arabanın içerinde yıllarım duruyordu. Neden kabul etmiştim ki böyle bir şeyi?
Neden hala ona hayır diyemiyordum ben?
Arabanın kapısını açıp hızla oturdum. Bakışlarım bakışları ile buluştu günler sonra. Gözlerinde binlerce duygu vardı sanki.
Gülümsedi hafifçe. "Hoş geldin Soo." Dudağımı ısırdım hafifçe tutamadım kendimi. "Merhaba." Önüne dönüp arabayı çalıştırdı. "Çok iyi bir kafe seçtim bizim için. Kahveleri çok iyi oluyor."
Çatılan kaşlarım ile bağladım emniyet kemerini. "Sen kahve içmezsin ki" bana döndü hafifçe sonrasında ise hızla yola döndü. "Yani, çok sütlü olanları içiyorum artık."
Bakışlarımı kaçırdım hızla "anladım, iyi." Derin bir nefes verdi Jongin. "Sessizce oturacak mıyız?" "Benimle buluşmak isteyen sensin Jongin. Konu açmamı falan beklemiyorsun değil mi?" "En azından biraz duvarlarını indirebilirsin değil mi?"
Uzandı ve radyoyu açtı hızla. Arabada çalmayan başlayan şarkı çok tanıdıktı.
Benim şarkımdı.
"Benim şarkımı mı dinliyordun?" Diye mırıldandım bakışlarımı yoldan ayırmaz iken. "Sesin çok rahatlatıcı. Araba kullanırken iyi geliyor." Bana baktığını hissettim ama ona dönmedim. "Hem, çok da güzel."
"Sağol." Diye mırıldandım sadece. Kendimi çok gergin hissediyordum.
On, on beş dakika sonra durduk dar bir sokakta. Arabayı park eden Jongin bana döndü gülümseyerek. "Geldik."
Hızlıca çıktım arabadan. Yanıma gelen Jongin ile birlikte yürümeye başladık. En son yan yana yürüyüşümüz geldi aklıma. Sonrasında ise söylediği şeyler ve eve yalnız başıma ağlayarak dönüşüm.
Başımı olumsuzca salladım ve kötü anılarımı dağıttım. Gerçekten güzel bir kafenin önüne geldiğimizde içeri girdik. Çok küçük bir yer değildi ama içerisi çok güzel kokuyordu.
Camlara en uzak olan masaya geçtik ve karşılıklı oturduk. Jongin'in yüzünde küçük bir tebessüm vardı. Garsondan menüyü istediğinde kimsenin beni veya onu tanımaması için dua ettim Tanrıya.
Bir de hayranlar ile uğraşmak istemiyordum.
Jongin bir latte isterken bende kendime sert bir kahve söyledim. Beni ancak o getirirdi kendime. Kahvelerimiz geldiğinde boğazını temizledi Jongin. "Geldiğin için teşekkür ederim." Derin bir nefes verdim ağırca. "Hayır demeyi sevmiyorum. O kişi sen bile olsan."
"Lisede olanlardan sonra hiç görüşmedik." Diye mırıldandı "Bu arada albümün çok iyi sattı. Tebrik ederim Soo." "Teşekkür ederim." Diye mırıldandım bende "evet görüşmedik. Yıllar oldu."
"Ben, daha geçen gün öğrendim amcanın bizim şirketin başında olan kişi olduğunu." Derin bir nefes verdim ağırca "yani, normal." "Neden bana söylemedin hiç? Yani o zamanlar neden-"
"O gün sen beni terk etmeye gelmişken ben senin için bir staj ayarlayabileceğimi söylemek için gelmiştim." Jongin yutkundu sertçe. "Ben, bilemezdim Soo."
Güldüm alayla "bir önemi yok zaten. İyi ki de ayrıldın benden. Senin için uğraşmama değmezmişsin." Jongin kaçırdı bakışlarını büyük bir yudum aldı kahvesinden.
"Biliyorum bana kızgınsın ama-" hızla böldüm cümlesini "sana kızgın değilim. Yıllar geçti Jongin. Sana karşı hiç bir şey hissetmiyorum ben artık."
Sertçe yutkundum ve devam ettim. "hem ikimizin de başkaları ile ilişkileri var." Hızla çatıldı kaşları "ikimizin de mi?"
Başımla onayladım. "Sana yorum yazmamanı o yüzden söyledim. Şimdi de buraya o yüzden geldim zaten. Benim bir sevgilim var. Yanlış anlamasını istemiyorum."
Donuklaşan bakışları ile derin bir nefes çektim içime. Canı yanar mıydı bilmiyordum ama Jennie ile onu duyduğumda benim yanmıştı.
Onun canını acıtmak istiyordum. Küçük bir yalandan zarar gelmezdi.
"Anladım." Diye mırıldandı. "Peki, kız mı yoksa erkek mi?" "Detay vermek zorunda değilim Jongin." "Yani senin için dedim. Erkekse dikkat etmen-" "hayır bir kız. Şimdi bu konuyu kapatalım tamam mı?"
Bir kaç kez yutkundu Jongin. "Anladım, peki." Ensemi kaşıdım gerginlik ile. "Sizin Jennie ile nasıl gidiyor?" "İyi, yani olması gerektiği gibi."
"Jongin." Dediğimde bakışları bakışlarımla buluştu. Masaya ilk oturduğumuzda ki gülüşü yoktu artık. "Bana mesaj atma olur mu? Çıkalım birbirimizin hayatından tekrar. Yıllardır yoktuk. Bir daha olmamızın bir anlamı yok."
Başını olumluca salladı Jongin. "Sen bilirsin Kyungsoo nasıl istersen öyle olsun."
"Sen ne anlatacaktın?" Hızla az kalan kahvesini içti. "Önemli bir şey değil. Şimdi hatırladım bir işim vardı benim. Erken kalksak olur mu?"
Şaşırsam da bir şey demedim "pekala." Masaya para bıraktığında bunun kavgasına girmeden çıktım kafeden onunla birlikte.
O alan çalan telefonumu cevapladım hızla. "Efendim San?" "Soo nerdesin?" Kötü gelen sesi ile hızla duraksadım. "İyi misin sen?" "Sanırım Woo ile ayrıldık." "Nasıl yani? Neden?" "Gelir misin yanıma çok kötüyüm ben."
"Tamam, tamam geliyorum ben evde misin?" "Evet, evdeyim." "Tamam bekle yakınım zaten geliyorum." Bana bakan Jongin'e döndüm hızla. "Arkadaşım aradı da, biz burada ayrılsak daha iyi olacak." "Bırakayım ben" dediğinde başımı olumsuzca salladım "yakın zaten buraya."
Derin bir nefes verdi "pekala, nasıl istersen öyle olsun." Bir kaç adım atarak yaklaştı. "Sana bir daha yazmayacağım Soo. Umarım, her şey iyi olur senin için."
"Peki" diye mırıldandım. "Umarım senin için de iyi olur Jongin." Bakışlarını ağırca kopardı bakışlarımdan ve arabaya bindi.
Arabanın çalışma sesini duyduğumda hızla döndüm arkamı ve yürümeye başladım. Onu tamamen bitirmiştim işte kendi içimde.
Bu kadar basitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Instagram/Kaisoo
FanfictionJongin yıllar önce terk ettiği çocuğu yeni sevgilisinin şirketinde gördüğünde hayatının şokunu yaşamıştı. Text/Instagram