Okula gitmek için erkenden uyanmış, üzerimi giymiştim. Lise sona bir yıl kalmıştı ve heyecanlıydım.
Bugün için ise ayrı bir heyecanım vardı.
Jongin'e SM ile olan bağlantımdan bahsedecek ve onun için bir stajyerlik ayarlayabileceğimi söyleyecektim.
Jongin gerçekten çok çalışıyordu. Sürekli pratik yapıyor, dans ediyordu. Benimde sesim çok kötü değildi. Eğer Jongin şirkete seçilirse bende seçmelere girebilirdim.
Sevgilim benim önceliğimdi.
Çalan telefonum ile tebessümüm genişledi. Hızla cevapladım telefonu "efendim Jongin-iee" "hazır mısın Soo?" "Evet, seni bekliyordum." "Geliyorum ben yaklaştım. Çık evden." "Peki." Diyerek kapattım telefonu.
Dün ona erkenden buluşmak istediğimi söylediğimde o da bana neredeyse bunu söyleyeceğini söylemişti.
Kalktım ve kot ceketimi geçirdim üzerime. Havalar esmeye başlamıştı. Annem ve babam benden erken çıkıyorlardı evden. Ondan rahatlıkla çıktım dışarı.
Bir kaç adım attığımda bana yaklaşan Jongin'i gördüm. Gülümsemem büyüse de onun yüzünün donuk oluşu bir kaç saniye sonra gülüşümün solmasına neden olmuştu.
Karşıma geldi ve öylece durdu bir kaç saniye. Normalde beni kollarının arasına çeker kısa da olsa sarılırdı. Neden sarılmıyordu?
"Sarılmayacak mıyız?" Diye sordum kaşlarımı çatarak. Boğazını temizledi hafifçe "yürüyelim mi?" Bakışlarımı kaçırdım. "Yürüyelim." Yan yana yürümeye başladığımızda bakışlarım hala ondaydı.
Onun bakışları ise yerde dolanıyordu.
"İyi misin Jongin? Uykunu mu alamadın?" Derin bir nefes verdi biz evime yakın olan parka girerken. Bu saatte pek kişi yoktu burada.
"Oturalım şöyle, konuşalım." Ardından ilerledim ve oturduğu bankta yanına oturdum. Bana döndü ve sert bir nefes verdi.
"Biliyorsun, çok çalışıyorum. Hayallerimi gerçekleştirmek için çok çabalıyorum." Başımı olumluca salladım. "Biliyorum, biliyorum Jongin."
Elimi elinin üzerine koydum ve okşadım elini ağırca. "Ben yanındayım her zaman." Elini ağırca elimin altından çektiğinde hızla çatıldı kaşlarım. "Yanımda olmanı istemiyorum."
Yutkundum sertçe "nasıl yani? Ne demek istemiyorum?" Derin bir nefesle kaçırdı bakışlarını "anla işte Soo, senden ayrılmaya çalışıyorum."
Dolmaya başlayan gözlerimi sertçe kapattım açtım bir kaç kez. "Neden, bir şey mi oldu? Bir şey mi yaptım?" Başını olumsuzca salladı. "Hayallerime giden yolda, sana yer yok Soo."
Acımasız cümleleri bir bir yaktı canımı. "Sonunda istediğim şirkete seçildim. Stajyer olarak alınıyorum. SM büyük bir şirket, gay bir stajyer istemezler."
Hayal kırıklığı ile kapattım gözlerimi. Şirkete seçilmişti ve ilk yaptığı şey beni bırakmak mıydı? Ben nasıl bir aptaldım böyle?
Bir de onun için bir şeyler ayarlayabileceğimi söylemek için gelmiştim buraya kadar. Hızla kalktım ayağa. "Hayallerinde bana yer yoksa, sen bilirsin Jongin. Sen bilirsin."
Başımı olumsuzca salladım bir kaç kez. Hala inanamıyordum bunu yaptığına. "Benden bu kadar çabuk vazgeçmeni beklemiyordum. Seni gözümde büyütmüşüm. Benim hatam."
Ayağa kalktı o da hızla "Bak düzgünce açıkladım sana. Seni seviyorum ama, yapamam." "Seni beni sevdiğin falan yok. Ben kendimi kandırmışım aylarca. Hiç birine değmezmişsin."
Hızla arkamı döndüm ve görmeyen gözler ile ilerledim parkın çıkışına. "Kendine iyi bak Soo!" Diye seslendi arkamdan. Ben ise durmadan devam ettim.
Ben bunu hak etmemiştim. Böylece ortada bırakılmayı hak etmemiştim.
Bu bölümü flashback olarak düşünün :') yıllar sonrasından devam edeceğiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Instagram/Kaisoo
Hayran KurguJongin yıllar önce terk ettiği çocuğu yeni sevgilisinin şirketinde gördüğünde hayatının şokunu yaşamıştı. Text/Instagram