twenty six

251 15 0
                                    

"Bu aralar çok fazla işini aksatır oldun Kyungsoo." Menajer hyung'ın bakışlarıyla buluşturdum bakışlarımı ağırca. "Hiç bir şey aksamadı veya gecikmedi hyung. Nereden çıkarıyorsun bunu?"

Yaklaştı. "Bak amcanın hatrına sana bir şey söylemediler ama göze batıyorsun. Bu şirkette sevgilisi olan bir idolsen parlamak zorundasın. Elinden gelenin fazlasını yapacaksın ki göze batmayasın. Üstelik senin durumun diğerlerinden de farklı, daha tehlikeli."

Yutkundum ağırca. "Ben elimden geleni zaten yapıyorum. Üstelik bu konunun amcamla ne ilgisi var? Ben buraya alındığım gün anlattım cinsel yönelimimi."

"Sen hala çaylak sayılırsın. Özel hayatın çok önemli. Dikkat etmelisin. Henüz çaylakken çıkan tek bir skandal ile üzerine yapışır o etiket. Ben senin için diyorum."

Ayağa kalktı. "Senin için küçük bir rol teklifi geldi, yarın bana detayları gelecek. Ona birlikte bakarız yarın." Başımı hafifçe salladım ve onayladım. "Çıkıyorum ben, yarınki pratiği unutma sakın."

Kapıyı arkasından kapattığında başımı duvara yasladım. Yoruluyordum. Gerçekten zorlanıyordum. Solo olmak bu yüzden zordu, yanımda bana destek olan biri yoktu. Sırtımı yaslayayıp dinlenebileceğim dostlarım yoktu.

Çalan telefonum ile cebimden çıkardım telefonu. Yüzümde küçük bir tebessüm oluşmasına engel olamadım. Sevgilim arıyordu.

"Efendim?" Diye cevapladım aramasını. "Nasılsın güzelim? Konuşamadık bugün. Yoğunduk ikimizde." Derin bir nefes verdim. "Menajer hyunglaydım." "Sesin canın sıkkınmış gibi geliyor." Diye mırıldandı sonrasında.

"Şirketteyim hala, sana geleyim yüz yüze konuşalım. Hem birlikte bir şeyle yeriz." "Olur güzelim, gel. Bende yeni girdim eve. Bize yiyecek bir şeyler söylüyorum o zaman."

"Tamam sevgilim, yarım saate yanındayım."

____________

Jongin'in anlatımından

Başını göğsüme yaslamış, uzanan sevgilimin kokusu her saniye ciğerlerime sızarken sessizce televizyon izliyorduk. Onunla böyle boş vakit geçirmeyi bile özlemiştim.

Tatilden geldiğimizden beri bende yoğundum evet ama Kyungsoo'nun canına okuyorlardı.

Sabahın köründe kalkıyor ve pratiğe gidiyordu. Sessiz ortamı bozan şey Kyungsoo'nun mırıldanmasıydı.

"Bir rol teklifi gelmiş, menajer hyung yarın bakacağımızı söyledi." Gözlerimi devirdim. "Günlerdir programın çok dolu zaten bir de drama mı? Bence gerek yok Kyungsoo."

Ofladı. "Bence de ama biliyorsun, henüz lafım pek dinlenmiyor." Yavaşça doğuldu ve göz göze geldik. "Bugün bana baştakilerin gözüne çok çarptığımı söyledi. İzin alırken sorun etmediler ama sanırım çıktığımız tatil hala sorun."

Derin bir nefes verdim yorgunlukla. "Sorun olan şey tatil değil. Biziz. Keşke bu kadar erkenden paylaşmasaydık ilişkimizi." Elimi tuttu. "Daha büyük bir sorun da olabilirdi bu. Onlarla anlaşmalarımız var Jongin. Uymak zorunda olduğumuz kurallar var ne yazık ki. Eğer idolsen özel hayat gizliliğin yok."

Birleştirdiği ellerimize baktım. Yavaşça yaklaştırdım ellerimizi dudaklarıma. Elinin üzerine uzun bir öpücük verdim.

"Ben yanındayım. İstediğin her gece, tüm yorgunluğunu almak için emrine amedeyim." Hafifçe gülümsedi, kalp dudakları aklımı başımdan alıyordu.

Kyungsoo her zaman gülümsemeliydi. Güzel gözleri mutlulukla parlamalıydı. Onun gülümsemesini korumalıydım.

Belinden tuttum ve çektim kendime. Kucağıma aldığımda kollarını hızla sardı bana. Yüzünü boynuma gömdüğünde gerçekten yorgun olduğunu hissettim.

"Uyuyalım." Diye fısıldadım yavaşça. "Sıkı tutun bebeğim." Kollarını boynuma sardığında yavaşça ayaklandım. Bacaklarını da belime sardığında odama ilerlemeye başlamıştım.

Yatağa uzanmasını sağladım ve anlına uzun bir öpüş verdim. Kyungsoo ışık sevmezdi. Perdeyi dikkatlice çektim ve ışıkları da kapadım.

Sonunda yanına yattığımda bana döndü. Bakışlarımız buluştuğunda gülümsedim. Eli elime tutundu, parmaklarımız birbirine sarıldı.

"Huzurlu hissettiğim tek yer senin yanın Jongin." Yüzümdeki gülümseme büyüdü. Yaklaştım ve alınlarımızı birleştirdim. Kısık sesini duydum gözlerimi kapattığımda.

"Beni bir kez daha, bırakmazsın Jongin. Değil mi?" Derin bir nefes çektim içime. "Seni nasıl inandırabilirim bilmiyorum." Diye fısıldadım onun sessizliğine uyarak.

Yutkundu. "Beni bırakma." Kolumu bedenine sardım ve çektim kendime. Birbirimize sıkıca sarıldık. "Seni bırakmayacağım."

Titrek bir nefes verdi. "Yalnızca fazla duygusalım. Senden şüphe ettiğim yok. Nolur takılma bana. Kırmadım değil mi kalbini?" Başımı olumsuzca salladım. "Ben sana kırılmam Soo. Özellikle bu konuda, hiç. Yaptığım hataların farkındayım. Düzeltebilime şansı verdin bana. Her şeye yeniden sahibim. Kalbime, aşkıma yeniden sahibim. Belki de o gün senin konuşmana izin verseydim her şey farklı olabilirdi. Belki de böylesine acele etmeseydim, düşünseydim yeniden ayrılğı."

Saçlarına uzun bir öpücük verdim. "Yemin ederim düşünmedim doğru düzgün. Düşünürsem vazgeçerim diye korktum. O yüzden hızlı hızlı yaptım ya her şeyi. Korkağın tekiydim. Hayallerimi kaybetmekten korkuyordum, seni kaybetmek senden uzak olmak bu da korkunçtu ama diğerinden daha az korkunç gelmişti bir an."

"Hayatımız bambaşka olabilirdi. Exo'da olabilirdin. Hayatımızın her anında birlikte olabilirdik. Neler kaçırdığımı düşündükçe delirecek gibi oluyorum."

Birbirine sarılı olan bedenlerimiz uzaklaştı ağırca. "Daha fazla üzmeyelim kendimizi geçmişten konuşarak. Evet bir çok şey farklı olabilirdi ama baksana. Sonuç önemli değil mi? Biz yine bu yatakta birlikteyiz."

Başımı hafifçe salladım. "Öyleyiz. Ve öyle kalmaya da devam edeceğiz." O da benim gibi salladı başını.

"Devam edeceğiz."

Instagram/KaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin