twenty

278 17 0
                                    

Yürüyordum. Gözlerim öylesine doluydu, öyle çok ağlıyordum ki önümü göremiyordum. Bu nasıl olabilirdi? Bu kadarını nasıl yapmış olabilirdi?

Kendi canına kıymıştı. Jongin...Onu yanında götürmek istemişti. 

Bahçeye çıktığım anda yasladım sırtımı hastanenin duvarına. Bahçede kimse yoktu. Hastanenin önü dolu olduğu için arka bahçe kapsından çıkmıştım. 

Ellerimle sıkıca örttüm yüzümü. Jongin benim yüzümden yaşam savaşı veriyordu. Jaehyun benim yüzümden ölmüştü.

Sertçe yutkundum. ''B-bilemezdim.'' diye mırıldandım. Kolumda hissettiğim tutuş ile Minseok hyunga dönerken tekrar zorlukla mırıldandım ''Bilemezdim hyung.'' Hızla kollarının arasına aldı beni. Sıkıca sarıldı.

''Sen, suçlamıyorum. Sakinleş tamam mı? Sakin.'' Hıçkıra hıçkıra ağladım kollarının arasında. Ne kadar zaman sonra sessizleştim bilmiyorum. Ama tamamen sustuğumda ayrıldı benden. Hızla kuruladı yanaklarımı.

''Bundan diğerlerine bahsetme tamam mı? J-jongin iyileşsin. Öyle anlatırız.'' Zorlukla salladım başımı. ''Hyung, ya Jongin'e bir şey olursa'' Başını olumsuzca salladı. ''Düşünme bunu tamam mı? O iyileşecek. Diğerleri merak etmiştir. Gidelim, hadi toparla kendini.'' 

Birlikte tırmandık merdivenleri. Exo üyelerini gördüğümüzde Sehun hızla adımladı yanımıza ''Endişelendik. Geç kaldınız.'' ''Hava aldık biraz.'' dedi Minseok hyung. Sandalyeye oturmama yardım etti.

Chanyeol ''Az önce doktor bu gecenin çok önemli olduğunu söyledi. Bu gece, bir şey olmazsa Jongin iyiye gidebilirmiş.'' diye mırıldandı. Gözlerimi sıkıca kapattım ve dua ettim Tanrıya. Onu benden, dostlarından ailesinden almasın diye.

Jongin'in ailesi haberi yurt dışındayken almıştı. Biz yoğun bakımın önünde oturmuş çaresizce beklerken girdi koridordan içeri Jongin'in anne ve babası. Arkasından ise iki ablası da gözleri yaşlı bir şekilde takip ettiler. 

Junmyeon hyung onları sakinleştirmeye çabalarken ben yüzlerine bile bakamıyordum. Benim yüzümden olmuştu her şey. Hangi yüzle burada beklediğimi bile bilmiyordum. 

Jongin'in büyük ablası beni gördüğünde duraksadı. ''K-kyungsoo sen, sen ne arıyorsun burada?'' Yutkundum sertçe. Ailesi bizi lise yıllarında çok yakın arkadaş sanıyordu. Bir anda görüşmeyi kesince, yıllar boyu hiç birini görmemiştim ama ablası beni hatırlıyordu.

''Biz, tekrar görüşmeye başlamıştık. H-haber alınca geldim.'' diye mırıldandım. Yaklaştı ve sıkıca sarıldı bana. O yıllarda bana da ablalık yapmıştı. Çok severdik birbirimizi. 

''Kardeşim iyi olacak değil mi?'' diye mırıldandı zorlukla. İç çektim ''İ-iyi olacak tabii ki de. Jongin o, her zaman bir yolunu bulur.'' Başını olumluca salladı genç kadın. 

Saatler geçti. Baekhyun ağlamaktan yorgun düştü Chanyeol'un omuzunda uyuya kaldı. Junmyeon hyung bir saniye bile oturmadı. Öylece bir ileri bir geri yürüdü hastane koridorunda. Ben ise yerimi Jongin'in annesine vermiştim. 

O yüzden yoğun bakım kapısının hemen yanına çökmüş oturuyordum. Saatler geçti, gün aydı. Doktorlar, hemşireler sayamadığım kez girdi çıktı içeri. Ben her çıkışlarında korktum. İstisnasız her çıkışlarında içim çekildi Jongin'e bir şey oldu diye.

Hiç birinde Jongin'in kötüleştiğine dair bir haber vermediler. Sabah oldu, saatler akmaya devam ederken çıktık doktor içeriden. ''Kim Jongin'in ailesi değil mi?'' dediğinde zorlukla kalktım yerden. Bacaklarım uyuşmuştu. 

''Zor olanı atlattı. Hayati tehlikesi tam olarak bitti diyemesem de rahat bir nefes alabilirsiniz. Hastamız çok şanslı. Öyle bir kazadan sağ çıkması bile bir mucize.'' Titrek bir nefes verdim mutlulukla. 

Exo üyeleri birbirlerini sarılıyor, kutluyorlardı. Jongin'in ablasının ikinci adresi bendim. Sıkıca sarıldım genç kadına. Göz yaşlarımı durduramıyordum. ''Bırakmadı b-bizi.'' diye mırıldandım zorlukla.

Sonraki günler bekleme ile geçmişti. Herkes, Jongin'in uyanmasını bekliyordu. Durumu her geçen gün iyiye giderken kendi içimde bir çok savaş yaşıyordum. 

Bu elbet ortaya çıkacaktı. Jongin'in benim yüzümden zarar gördüğü, Jaehyun'un benim yüzümden öldüğü. 

O günü korku ile bekliyordum. 

Bugün ise, Jongin'in uyandığı gündü. Jongin dakikalar önce açmıştı gözlerini. Gözlerim dolu bir şekilde bekliyordum. Herkes heyecanlıydı. Hastanede bizimle bekleyenler, fanlar herkes.

İçeriden çıkan doktor gülümsedi hafifçe ''Normal odaya alıyoruz. Ama hepiniz göremezsiniz. Çok kalabalıksınız. üstelik hastamız hala çok yorgun. Bugün bir kaç kişinin onu görmesine izin verebilirim.'' 

Exo üyeleri ilk önce kendi arasında tartıştı. sonrasında ise Junmyeon hyung bana döndü. ''İlk önce annesi görsün. Sonra sen girersin.'' dediğinde yutkundum sertçe ''T-teşekkür ederim hyung.'' 

''Sonrada ben gireceğim. Çok korkuttu bizi kerata'' Gülümseyerek salladım başımı. Annesinin girmesini izledim nefesimi tutarak. Çok heyecanlıydım. Çok özlemiş, çok korkmuştum. 

Annesi çıktığında ise verilen maskeyi taktım hızla. İçeri girdiğimde ise titrek bir nefes çektim içime. Yatakta uzanan Jongin'in yüzünde küçük bir kaç çizikten başka bir şey kalmamıştı. 

İç kanama riski tamamen bitmişti. Ayağında bir kırık vardı. Göğsüne çok büyük bir darbe aldığı için bir kaç kaburgasında kırık vardı. Ve yorgundu.

Adım seslerimi duyunca araladı gözlerini. Gözleri gözlerim ile buluştu günler sonra. Hızlı adımlarla ilerledim yanına. ''J-jongin'' Gülümsemeye çalıştı. ''Korkuttum seni, değil mi?'' diye konuştu zorlukla.

''İyisin, iyisin ya hiç önemli değil.'' Uzandım ve elini ellerimin arasına aldım. ''Sen gitmedin ya, hiç bir şeyin önemi yok Jongin.'' Dolan gözlerimi görünce iç çekti. ''Gözlerin kıpkırmızı olmuş zaten. Ağlama artık, iyiyim ben.''

Maskemi indirdim hızla elindeki kapanmaya başlayan yaranın yanını öptüm. ''Ağlamam, sen iyi ol yeter ki.'' Gülümsemeye çalıştım. ''Çok korktu herkes, Junmyeon gelecek benden sonra.'' ''Onlara söyledin mi?'' dediğinde başımı salladım.

''Kaza haberini alınca, ne yapacağımı bilemedim. Yixing'i aradım hemen. Geldiğimde halimi görünce Junmyeon hyung anladı zaten.'' Nefeslendi Jongin. ''Azar yiyeceğim desene'' Dolan gözlerimi silerken gülümsedim.

Kapının açıldığını duyduğumda çıkmam gerektiğini fark ettim. ''Benim çıkmam gerek Jongin.'' gözlerini yüzümde gezdirdi. ''Tamam, çık ama söz ver bana. Ağlamayacaksın.'' Hızla kuruladım gözlerimi ''Söz veriyorum. Sende dinlen tamam mı sevgilim?'' 

Başını olumluca salladı hafifçe. Gülümsedim derince ''seni seviyorum.'' diye mırıldandım. Gülümsedi Jongin. Yüzünde yorgun ama güzel bir gülümseme vardı. ''Seni seviyorum Kyungsoo.'' 

Instagram/KaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin