thirteen

375 22 6
                                    

"Kyungsoo, bana nasıl söylemezsin eskiden böyle bir ilişkin olduğunu? Şirketten nasıl saklarsın?" Başımı olumsuzca salladım hızla. "Saklamadım efendim. Şirkete başvurduğum zaman biseksüel olduğum yazıyordu."

"Şuan ünlü olan biriyse eski sevgilin bunun detayını vermeliydin. Üstelik nasıl eski sevgilin ile görüşürsün? Bu adam üstelik Jennie'yle de ilişkisi olan biri." Yerine geri oturdu karşımdaki adam "ah Tanrım deliriyorum."

"Tamam, tamam sen çık dışarı. Ben Jongin'in şirketi ile görüşeceğim. Ah cidden kafam patlayacak." Bir şey demeden çıktım dışarı. Cidden yorgun hissediyordum.

Evime geldiğimde üzerimi bile değiştirmeden yatağıma uzandım. Bugün yaşadıklarım cidden ağır gelmeye başlamıştı.

Ertesi gün olduğunda erkenden kalktım ve şirkete doğru yol aldım. Gergin hissediyordum. Kafeye girip kendime kahve aldığımda kafede nerdeyse benden başka kimsenin olmadığını gördüm.

Masaya oturduğumda telefonumu çıkardım ve masaya koydum. O anda çalmasıyla hızla tekrar uzandım.

Jongin arıyordu. Neden beni arıyordu ki?

Hızla cevapladım "efendim?" "Jennie, yanında mı?" Hızla çatıldı kaşlarım "hayır, neden yanımda olsun ki?"

"Beni aradı az önce. Nereden öğrenmiş bilmiyorum ama bizim eski ilişkimizin gerçek olup olmadığını sordu. Sen neredesin evde misin?" "Hayır, şirket kafesindeyim. Sen ne dedin?"

"Yalan söyleyecek değilim. İki şirket de öğrendi zaten." "Söyledin mi yani?" O anda karşı sandalyede hissettiğim hareketlilikle bakışlarım sandalyeyi çekip oturan Jennie'ye kaydı.

"Evet söyledim." Diyen Jongin'e sadece "tamam." Diyebildim ve telefonu yüzüne kapattım. Karşımdaki kız, sinirli görünüyordu.

"Doğru mu?" Diye mırıldandı. "Gerçekten ikimiz de aynı kişiyle mi çıktık yani? Ne bu drama mı?" Derin bir nefes verdim ağırca. "Bizimki çok eski bir şey. Günümüz ile alakası yok."

"Jongin beni bir anda terk etti. Sen çıkış yaptıktan sonra uzaklaştı ve bir kaç hafta sonra ise ayrıldı benden." Masaya kollarını yasladı ve yaklaştı bana "bana pek günümüzle alakasız bir şeymiş gibi gelmedi Kyungsoo."

"Aranızdaki sorunları veya ne olduğunu bilemem tamam mı? Üstelik senden sonra falan da ilişki yaşamadım ben onunla. Yıllar öncesinde kalan bir şey için beni sorguya çekemezsin." Bakışları sertleşti hızla "sen benimle nasıl böyle konuşursun? Yeni çıkış yapmış bir çömezsin ve saygı ifadesi bile kullanmıyor musun?"

Hızla kalktım oturduğum yerden. "Size iyi günler Jennie sunbaenim. Benim çalışmam gerek." Hızlı adımlarla çıktım kafeden. Cidden sinirlerim bozulmuştu. Bana saçma sapan sorular sorması yüzündendi bu tutumum.

Gereksiz abartıyordu.

Telefonuma baktığımda Jongin'in tam dört kez aradığını görmüştüm pratik odama girdiğimde. Hızla geri aradım. "Neden bir anda yüzüme kapattın?" Diye açtı hızla telefonu. "Jennie yanıma geldi. O yüzden kapattım." Diye mırıldandım kendimi koltuğa bırakırken.

"Bak, sana ne söyledi bilmiyorum ama-"

"Jongin ilişkiniz benim yüzümden bitmiş gibi davrandı bana. Sen beni yıllar önce terk ettin. Yeni ilişkin ile benim ne alakam olabilir?"

Derin bir nefes verdi Jongin "ben onu sevmediğimi fark ettiğim için bitirdim. Sevmenin ne olduğunu anımsadığım için bitirdim."

Yutkundum sertçe "nasıl yani?" "Yıllar sonra, seni nasıl sevdiğimi hatırladım. Yaşadığımız şeyleri, kalbimin seninle birlikteyken nasıl attığını. Aynı şeyleri yaşamıyordum. Devam ettiremedim."

Oturuşum dikleşti hızla. "Öyle pişmanım ki Soo. Bunu denemediğim için. Seninle devam ettirmeyi denemediğim için." "P-pişman mısın?" Diye mırıldandım zor çıkan sesimle.

Kalbimin yumuşamasına izin vermemeliydim ama her bir kelimesi buz tutmuş kalbimin üzerine bir kaç damla ılık su serpiyordu sanki.

"Deli gibi pişmanım. Seni bırakıp gittiğim için. Sana, sana o sözleri söylediğim için." Sesinin titrediğini duyduğumda yutkundum sertçe.

"Ben, ne söyleyebilirim bilmiyorum." Diye mırıldandım. Cidden bilmiyordum. Kendimi bir boşlukta hissediyordum adeta.

"B-başımızda büyük bir bela var Jongin. Bunları konuşmamalıyız." "Bunları konuşmalıyız Kyungsoo. Çünkü artık konuşmasak patlayacağım. Bu hisler fazla geliyor bana, kaldıramıyorum."

"Bu pişmanlık benim taşıyabileceğimden daha ağır. Pişmanlığın yanında hissettiğim şeyler ise, Soo sende hissetmiyor musun beni gördüğünde aynı şeyleri? Kalbin sıcacık olmuyor mu? Sırtından aşağı sanki ılık bir esinti inmiyor mu?"

"O kadar çok mu nefret ettin benden? Tamamen çıkardın mı kalbinden?" Sertçe ovaladım yüzümü. "Ben sana, bir cevap veremem Jongin. Yapamam bunu."

"Ben sana tüm benliğimle dürüstüm Kyungsoo. Hissettiğim her şeyi tüm çıplaklığı ile anlattım. Sen düşün, bir karar ver."

"Ne kararı?" Diyebildim zorlukla.

"Bana küçük, küçücük de olsa bir şans verme kararını."

Instagram/KaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin