-3-

573 34 6
                                    

Beyza'dan
Gözümü bir dakika bile kapatmamıştım.
Acaba emirhan nerde, napıyor, kendini nasıl hissediyor, gerçi buda sorumu? Nasıl hissedecek kendini Beyza? Tabiki kötü!
Telefonumu elime aldım ve saate baktım, saat tam 5:35 gösteriyordu.
Kendime sıcak bir çay yapıp Terasa çıktım.
Hava soğuk olduğu için kendime birde ince battaniye aldım. Bütün İstanbul'u Terastan izlerken çayımdan küçük yudumlar alıyordum.
Bunları yaparken çok derin düşüncelere dalmıştım. Emirhan ben onu sevmediğimi düşünüyordu, ama bu doğru değil! Ben onu kendimden daha çok seviyorum. Ama tabi ben ondan habersiz başka biriyle yakınlaşınca o benim onu sevmediğimi düşünüyor. Mattia ile 1-2 ay falan beraberdik ve anladımki ben Emirhandan başkasını sevemem o yüzden zaten ilişkimiz bu kadar kısa sürdü. Benim ondan beklediğim sevgiyi başka birinden almam suçmuydu? Zaten Almanyadayken çok yalnızım, kendime arkadaş edinmek, onla yakınlaşmak suçmuydu? Ben Almanyadayken beni aramayı unutuyordu, ben arıyordum ama doğru düzgün cevap vermiyordu bile.
Onu düşünmeden geçirdiğim bir dakika bile yoktu.
Bazende olmayan aşkımızdan kaçmak için bir süre boyunca almanya'da kalıyordum.
Evet, onun uzağında olmak çok zordu ama olmuyordu, yapmıyordum.
Bunları düşünürken göz yaşlarıma hakim olamıyordum.
Saate baktığımda 8:35 olmuştu bile.
Aşağı inip bir duş aldım ve üstüme mavi bir eşofman giydim. Saçımı kurulayıp mutfağa indim.
Aybüke: Güno
İrem: günaydınss
Beyza: morgen (Almanca: günaydın)
Aybüke: Asma kızım yüzünü, gel bir şeyler ye.
Beyza: yok, aç değilim.
İrem: kızım gözlerin uykusuzluktan ölüyor, kaç saat uyudun?
Beyza: hiç.
Aybüke: of, beyzoş ya gel bari bir bardak çay iç.
Beyza: içtim.
İrem: sikerim kızım seni, gel buraya ye birşeyler!
Yanlarına gidip ağzıma bir zeytin atıp koltuğa oturdum.
Aybüke: dalga geçiyor, piç.
Beyza: Emirhan nerde?
İrem: bırak şimdi emirhanı, aybüke,sen,ben akşam dışarı çakacağız!
Beyza: hiç havamda değilim.
Aybüke: iyi ozaman bizde seni zorla götürürüz!
İrem: seni böyle üzgün üzgün evde oturmanı istemiyoruz.
Sesimi çıkarmadan öylece boşluğa bakıyordum.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra odama müzik dinlemeye çıktım.

Emirhandan:
Yaklaşık 1 saat falan yatabildim. Gözlerim yanıyordu ama yinede yatamıyordum.
Reckol ve berkcanla dışarda kahvaltı ettik.
Biraz dolaştıktan sonra eve gitmeye karar verdik. Ben nekadarda oralı olmasamda beni ikna ettiler.
Eve gidip odama geçtim ve bir duş aldım.
Yatağıma oturup duvardaki resimlere baktım. Beyza'yla olan resimleri duvara asmıştım, her resimde bir anımız var.
Resimlere bakarken gözlerim yaşarmıştı, resimlere dalmıştım taki biri kapımı çalana kadar.
Emirhan: Gir!
İrem: Emirhan? Nasıl oldun?
Emirhan: Sence?
İrem: Tamam saçma soruydu, pardon.
Aybüke: Emirhan bak anlıyoruz seni ama üzme kendini, asıl senin güçlü olman lazım!İrem: Aynen ya, olmuş bitmiş bir şey kafaya takma, sen böyle yapıyorsun ya beyza'da bizde çok üzülüyoruz.
Aybüke: Arkadaşlarını üzmek istemezsin dimi?
Emirhan: yok, tabikide istemem.
İrem: Tamam ozaman, bak ne diyeceğim, akşama hep birlikte nargile falan içeceğiz, sende bize katıl.
Emirhan: yok ya, ben odamda biraz kalcam.
İrem: Kırma bizi lütfen.
Aybüke: Evet emoş, ayrıca bak nezamandır birlikte bir şey yapmıyoruz, konserdi falan.
İrem: katılıyorum, eğer bizimle gelmezsen küseriz ona göre!
Emirhan: öf iyi tamam ama canım sıkılırsa eve gelirim!
Aybüke: Tamamdırrr! Söz canın sıkılmayacak.

Beyza'dan:
Gözlerimi kapatmış müzik dinliyordum taki biri sol kulağımdaki kulaklığı çıkarana kadar.
Reckol: Naber beyzoş?
Beyza: Bildiğin gibi.
Berkcan: Üzme kendini, her şey yoluna girecek ayrıca böyle kavgalar normal, hayatta iyi aynı zamanda kötü günlerde var.
Reckol: ağzını öpim berkcan.
Berkcan: Iyy sıvışma pislik.
Beyza: ahahah. Çok teşekkürler berkom.
Reckol: ha şöyle azıcık gül ya.
Berkcan: bak ne diyeceğim, bizimkiler nargile içmeye gidecekler, sende gel kafa dağıtırsın hem?
Beyza: ama-
Reckol: aması maması yok, geliyorsun!
Berkcan: Saat 19.00 hazır ol, seviyoruz seni!

Saat şuan 18.55 ve ben hazırdım.

Parfümümüde sıkıp aşağı indim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Parfümümüde sıkıp aşağı indim.
Berkcan: hadi kızlar çıkıyoruzz!
Reckol: hadi sevgilim!
İrem: geldimmmm!
Onlar konuşurken ben hala Emirhanı arıyordum. Arkamı dönünce onu hemen karşımda buldum. O kadar yakışıklı görünüyorduki, bi okadarda yorgun.
O beni başdan aşağı süzerken benim gözlerim onun bileğine kaymıştı. Benim ona hediye ettiğim bilekliği çıkartmıştı. Nasıl böyle bir şey yapabilir? O bilekliği son 4 yıldır kolundan bile çıkarmıyor. Kavga ettik diyemi çıkardı? Ağlamama ramak kala Aybüke omuzuma dokundu.
Aybüke: Prenses çok güzel olmuşsun ama arabada bizi bekleyenler var.
Beyza: Tamam geldim.
Son bir kere daha Emirhana baktıktan sonra arabaya bindim. Emirhan Berkcan ve Aybüke'yle bir arabada, bende Reckol ve İrem'le bir arabadayım. Aslında benle Emirhan beraber giderdikte, bu sefer böyle oldu. Bir nargile barına gidip oturduk ve kokteyl falan sipariş verdik. Emirhan ve ben pek havamızda olmadığımız için sadece konuşulanları dinliyorduk, taki irem beni dürtene kadar.
İrem: Beyza, kapıdan içeriye gelene baksana!
demesiyle gözüm kapıya gitti. Gördüğüm şeyle, kokteylimden aldığım yudum boğazımda kalmıştı.
Bu gelen Mattia'dı!
Beyza: Bunun burda ne işi var?
Aybüke: onu bilmem ama büyük bir felaket olacak!
İrem: çünkü buraya geliyor!
Mattianın buraya gelmesiyle benim kalkmam bir olmuştu.
Mattia: Beyza?!
Beyza: Mattia?!
Ben daha bunun şokunu atamazken, Mattia gelip bana sarılmıştı. Karşımda oturan Emirhan ellerini yumruk yapmış, bana bakıyordu. Ben İrem ve Aybükeden yardım ararken Mattia birden bedenimden çekildi.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken Emirhan Mattia'ya bir yumruk atmıştı ve Mattia yere yığılmıştı.


____________________________________
Tamda heyecanlı yerinde böldüm hehe.
Yarın devamı gelirrr<33

Imkansız Aşk- EMİRHAN ÇAKALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin