17.

332 16 3
                                    

Tam odadan çıkacakken Tuna ve Eren girdi. Ne yani beklememişler miydi?

Ah gerçekten mi? Hızla yanlarından geçecekken Tuna kolumu tuttu.

" Bırak, gitmem gerek. "

Neden demedi. Deseydi bile cevaplamazdım ama kapıdanda çekilmedi.

Eren sordu ne oldu diye.

Gözlerine endişeyle baktım ve ona biraz daha yaklaşarak telefondan mesajları gösterdim.

Tuna merakla bakıyordu bize.

Eren'in de gözlerini endişe  bürüyünce hemen kolumdan tutup koşmaya başladı.

Tuna arkamızdan geliyordu. Annem koşturma seslerimize uyanmış ne olduğunu merak ederek peşimizden geliyordu.

Son olarak ise hepimiz arabadaydık. Biz annemle arkada, Tuna ve Eren ise öndeydi.

Anneme daha çok sarıldım. Eren, Tuna ve anneme ne olduğunu sakin bir şekilde anlatmaya çalışıyordu.

Hastaneye geldiğimizde Duru'nun olduğu kata çıktık. Erkeklerden Batuhan burdaydı.

Birde Batu ve Kerem bekliyordu. Tuna onları görünce sinirlenmiş olsada kendini tuttuğu çok belliydi.

Onlarda bizim buraya gelmemize şaşırmıştı.

Batuhan'ın yanına gidip oturdum.

" Sana bir şey göstermem lazım. " Diyerek mesajları gösterdim. Gözlerime baktı bunun gerçek olup olmadığını anlamak için.

" Ne duruyorsun arasana arkadaşlarını. Hadi bende arıyorum. " Dedim.

Kafasını salladı ve telefonunu çıkarttı.

Bende Sinem ve Gizem'i aradım. İkiside hemen geleceğini söyleyip kapattılar.

Bir saate yakın şekilde hepsi geldi.
Onlarada gösterdim mesajları.

Hepsi kimin yaptığını merak edip araştırmaya çalıştılar.

Polisi arama fikri en mantıklı fikirlerimiz arasındaydı.

Tam o sıra bir mesaj daha geldi.

Demek işler ciddileşip polise kadar geldi ha. Komik bir replik söylemek istiyorum. Polise giderseniz canınızı daha çok yakarım. Hadi bayy.

Hepimiz suspus olmuştuk. O hâlâ buradaydı. Bizi izliyordu. Hepimiz bunun farkındaydık.

Batuhan sinirle etrafta dönmeye başlamıştı. Küfür savurup duruyordu etrafa.

Gizem kim yaptı, kim izliyor diye çıldırıyordu. Sinem ağlamaya başlamıştı. Mine sonradan gelmişti hastaneye ve gitmesi gerekiyordu. Ne kadar istemesede Duru'yu ziyaret edip gitti. Belli etmesede o da çok sinirlenmişti.

İşler sarpa sarıyordu. Ciddileşiyordu ve biz batıyorduk.

***

1 hafta sonra

Duru bu bir haftada toparlanmıştı. Okula devam ediyordu. Okuldaki herkese bu olayı unutturmaya çalışmıştık.

Ve en önemlisi biz yeniden dost olmuştuk. Artık günün çoğu saatlerinde beraber olup bu olayı konuşuyorduk.

Edebiyat dersine girmeden diğer sınıf geldi.

Yerlerimize geçip hocayı bekledik. Hoca yerine başka bir öğrenci gelip dersin boş olduğunu söyleyip gitti.

Sınıftakiler dağılmaya başlarken kızlar ve erkekler bize doğru yaklaştılar.

Onlar gelince yanımıza uzun zamandır görmediğim Zeynep geldi. Cidden bu kızı uzun zamandır görmüyordum.

" Ada, senle biraz konuşabilir miyiz acaba? "

Hayır desem sanki konuşmayacaktı.

" Tamam. "

Bizimkilerin yanından ayrılıp okul koridorunun pencere tarafına geçtik.

Zeynep derin bir nefes aldı.

" Babam... Baban.. Iııı.. Babamız.. Iıı seni görmek istiyor. "

İlk başta kekelesede sonunu hızlıca söyleyip geçmişti.

Siz bu olayı bilmiyorsunuz. Zeynep'in babası benim babam. O gün kavga ederken arkadan geliyordu. Takmadım açıkçası.

Bana baba olamayan adam başkasına olabiliyormuş. O zaman sorun bende.

Burnumda hafif ve alaycı bir gülüş ile karşılık verdim ilk önce.

" Babana söyle Zeynep. Ben onla görüşmek istemiyorum. "

Gözlerimi devirip yine bizimkilerin yanına döndüm.

Ve yine bir mesaj sesi duyduğum an kafamı kaldırdım. Yine başlıyoruz.

...

Son. Bölüm kısa oldu.
Uzun zamandır yoktum. Bölüm atamadım. Nedenini söyleme ihtiyacı duymuyorum çünkü merak ettiğinizi düşünmüyorum. Sadece iyi değildim. Bundan sonraki bölümleri ne kadar sürede atarım bilmiyorum.

Düşman Sınıflar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin