dostlarım yorum yaparsanız çokkk sevinirim
Cumartesi günü yeni aldığım açık sarı yatak örtümün üstünde otururken bekliyordum.
Nefesimi tutmuş, saat sabah ondan beri telefonumun çalması ya da kapımda o suratın belirmesi benim için önemli bir olaydı.
Lisa'ya güveniyordum. Söylediğimi yapacağından neredeyse emin olsam da Jisoo'nun ona vereceği tepkiden korkmuyor değildim.
Arkadaşımdan istediğim şey ablama beni ve Taehyung'u kabul etmeye ikna etmekti. Bizimle konuşursa eğer, hayatım daha iyi olurdu. Taehyung'la aralarının hemen eski haline dönemeyeceğini biliyordum ama biz bu işi başarabilirsek eğer, elbet Jisoo ve Taehyung yine, bir zaman geçince eskisi gibi olacaktı.
Saat üçe geliyordu. Jisoo'yla neredeyse bir haftadır konuşmuyordum ve bu iş gerçekten can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı. Onun bu hallerine alışkın değildim ve tüm bunlar canımı sıkıyordu. Annemle babam sürekli ne olduğunu soruyor, su alırken bile birbirimizin yüzüne bakmıyorduk. Ablamı özlemiştim.
Yerimde huzursuzca kıpırdanıp sırtımı dikleştirirken verdiğim derin nefesle birlikte az önce durdurduğum Modern Family bölümüne baktım. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu. Akşam Taehyung'la buluşacak olmam dışında beni mutlu eden hiçbir şey yoktu. Minik bir adım bekliyordum sadece küçücük bir adım.
Ve kapım çaldı.
O an sevinçten çığlık atacak durumda olduğumu biliyordum. Yüzümde kocaman bir sırıtma oluştu ve yatakta dizlerimin üzerinde dikeldim. Kapıma bakarken eğer ardındaki annem ya da babam çıkarsa küçük çaplı bir sinir krizi geçirecek olsam da bu ihtimali düşünmedim.
"Gel.".
Çok hevesli çıkartmamaya çalıştığım sesim, kapının açılmasıyla ve karşımda annemi görmemle hayal kırıklığı yaratırken gözlerimi devirdim. Omuzlarım çöktü ve kafamı yana eğdim. "Ne var anne?".
Annem benim bu asabi tavırlarımdan bıktığını belli eden bir tonda "Biz çıkıyoruz." dedi sevimsiz bir gülümsemeyle. Odaya ilk geldiğinde gülümsemesinin gayet samimi oluşu ve benim onun hevesini kırmış olmam umrumda değildi. "Ablan seni mutfakta bekliyormuş, sana söylememi istedi.".
Tekrardan dikildim. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştuğunda "Oh," dedim "Tamam.".
Muhtemelen aramızın bozuk olduğunu bildiğinden dolayı heyecanla kalkmam annemi şaşırtmadı. "Görüşürüz," dedim onların nereye gittiğini bilmeden "İyi eğlenceler.".
Annem şaşkınca duraksadı. "Bay Hwang'ın cenazesine gidiyoruz." derken kafasını iki yana sallıyordu. Duraksadım. Az önce dediğim şey komik gelse de gülmemi tuttum ve şaşkın suratımla "Ah, özür dilerim." dedim "Ben bilmiyordum.".
Annem bir şey demedi. Kafasını iki yana sallayıp iş arkadaşının cenazesi için uuzaklaştı. Ben de Bay Hwang'ın acı kaybının üstünde durmadım ve odamdan çıkarak mutfağa doğru ilerledim. Jisoo'nun benimle ne konuşacağını merak ediyordum.
Ablam üstündeki açık mavi havlu şort ve büyük ACDC tişörtü ile mutfak tezgahında bir şey soyuyordu. Biraz yaklaşınca bunun bir elma olduğunu ve onu dilimlediğini gördüm. Sesimi çıkartmadım. Sadece yanında sessizce konuşmasını bekledim.
"Jisoo?".
Bana doğru döndü. Elmaları koyduğu mavi tabaktan alırken düşünceli gözüküyordu. Yine de ifadesi yumuşamadı. Bir süre birbirimize baktık, ablam ise başıyla masadaki sandalyeyi işaret etti ve ne demek istediğini anlayıp oraya oturmak için ilerledim.
